Neresinden tutsak elimizde kalan eğitim sistemimizin içinde son günlerde sınav krizleri yaşanıyor.
Bu kez sınavlarda yapılan usulsüzlüklerin yarattığı krizler değil, sınav sonuçlarının bize verdiği dersler yaratıyor krizi. Elbette Öğretmenlik Meslek Kanunu nedeniyle öğretmenlerin girmesi gereken sınavlar da ayrı bir kriz sebebi.
Ortak Akıl programında bu hafta Eğitim İş Bursa Şube Başkanı Yeliz Toy’u konuk ettik ve ilk olarak Öğretmenlik Meslek Kanunu’nu sorduk.
29 Aralık 2021 tarihinde yüzlerce öğretmenle birlikte Kent Meydanı’nda protesto ettikleri kanunun sadece sınavdan ibaret bir kanun olduğunu belirten Toy;
“Çıkan kanun kariyer basamaklarından ibaret. Başka hiçbir şey yok. Kariyer basamakları dediğimizde karşımızda var olan, bir sınav! Baktığımızda çağdaş, laik, bilimsel eğitimi koruyan, eğitim niteliğini artıran bir şey var mı? Yok! Yine öğretmenleri şiddete karşı koruyan, öğretmenlerin geleceğine umutla bakmasını sağlayan yeni haklar var mı? Yok! Bir meslek kanunu sadece sınavdan ibaret olamaz!” diyerek özetledi konuyla ilgili bakış açılarını.
Birkaç gün önce sosyal medyadan ‘500 sayfa okumak istemiyoruz! 10’larca video izlemek istemiyoruz!’ diyerek Milli Eğitim Bakanlığı’na seslenen öğretmenlerin yarısı sisteme başvuruda bulunmuş.
Ben de bir veli gözüyle bakıyorum ve öğretmenlerin kendilerini geliştirmeleri adına ortaya koyulan sistemin öğrencilerin öğrenme düzeylerine ve dolayısıyla veli memnuniyetine nasıl yansıyacağını sorguluyorum.
Anladığım kadarıyla tüm öğretmenler aynı müfredattan sorumlu olacaklar girecekleri sınavlarda. Oysa ilkokul öğretmeninin hitap ettiği öğrenci kesiminin öğrenme becerileri ve dolayısıyla yöntemleri farklı, lise öğretmenlerinin hitap ettikleri öğrenci kesimi ve öğrenme becerileri farklı. Aynı müfredatın her iki öğretmen kesimini de geliştirmesini beklemek bana biraz garip geliyor.
Diğer taraftan belirli mesleklerin eğitimlerini almış ve hayata karıştıktan sonra aldığımız eğitim ile yaptığımız işin sahadaki uygulaması arasında ciddi farklar olduğunu görmüş insanlarız. Test yaparak öğretmenlerin potansiyellerini nasıl ayıracaksınız merak içindeyim.
Elbette öğretme metotlarının değişen nesille birlikte farklılıklar gösterdiğini, yeni yöntemlerin, anlayışların geliştiğini ve tüm bunların öğretmenlerimiz tarafından öğrenilerek çocuklarımıza uygulanmasının önemini biliyorum. Ancak bahsettiğimiz kariyer basamakları sisteminin anlattığım gelişimi kapsamadığından eminim.
Konuğumla sadece öğretmenlerin kariyer basamakları sınavlarını konuşmadık elbette. Çocuklarımızın kariyerlerine başlamaları için geçmeleri gereken sınavlardan da bahsettik.
Sonuçları geçtiğimiz günlerde açıklanan LGS’nin bize çizdiği tabloyu açıklayan Yeliz Toy, öğrencilerin giderek LGS’den umudunu kestiğini belirtti.
2022 yılında LGS’de sekizinci sınıftan mezun olan 204 bin 509 öğrenci sınava girmedi! Tercih yapan öğrencilerin sayısındaki düşüş de bunun sağlaması oldu!
LGS rakamlarının AK Parti’nin imam hatip dayatmasının geldiği noktayı görmek için de imkan tanıdığını belirten Toy, şöyle konuştu;
“Resmi ortaokul mezunları Anadolu Lisesi ve Fen Lisesi’ne yerleşen öğrencilerin yaklaşık yüzde 70’ini, Sosyal Bilimler Lisesi ve Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’ne yerleşen öğrencilerin ise yaklaşık yüzde 80’ini oluşturmaktadır. İmam hatip ortaokulundan mezun olan çocukların yüzde 47,5’i bir imam hatip lisesinde eğitime devam etmek istememiştir.”
Mesleki ve Teknik Anadolu Liseleri’nin doluluk oranında ise bir yükseliş göze çarpıyor.
“Mesleki ve Teknik Anadolu Liselerinin doluluk oranı 2021 yılına göre önemli ölçüde yükselmiş, yüzde 94,91 olarak hesaplanmıştır. Bu artışı devlet eliyle çocuk işçiliğinin yasal hale getirilmesi olan MESEM’lerin yaygınlaştırılmasına bağlayabiliriz.” diyor Toy ve ekliyor;
“MESEM’lerde eğitim alan öğrenciler 13 yaşından itibaren haftanın 4 günü sanayide çırak olarak çalıştırılıyorlar. Bu çalışmalarının karşılığında asgari ücretin dörtte biri kadar bir ücret alıyorlar. Haftada bir gün de okullarda ders görmeleri gereken bu çocukları işyeri sahipleri çoğunlukla o bir günlük sürede de okula göndermiyor. Yani devlet eliyle çocuk işçiliği MESEM’ler aracılığı ile başlamış oluyor!”
Maddi olanakları yeterli olmayan ailelerin çocuklarının İmam hatip okullarına ve meslek liselerine yönlendirildiği, maddi olanakları yüksek olan ailelerin çocuklarının ise özel okullarda eğitim alabildikleri, giderek büyüyen bir uçurumdan bahsediyoruz…
Normalde Ortak Akıl programında çözüm önerilerini de sunuyoruz, ancak bu kez rutinimizi bozduk, çünkü eğitimde ipin ucu öylesine kaçmış görünüyor ki; yakalamak için taaa en başa dönmek şart…