Yasemin Güler
Yasemin Güler
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

Eğitimde tablo acı!

Bursa talihsiz, Bursa sahipsiz, Bursa bedbaht derken öyle boşa konuşmuyorum, oturduğum yerden ahkam kesmiyorum. Ülke ekonomisine sunduğu katkı oranında yatırım alamamak konusundaki makus talihini yenemeyen Bursa’nın eğitim konusundaki yatırımlardan da payına pek bir şeyin düşmediğini her fırsatta dile getirmeye devam ediyorum.

Bu kez elimizdeki veriler benim söylediklerime matematik bir karşılık da sağlıyor.

Şu ekonomik koşullarda anne baba olma cesaretini göstermiş tüm ebeveynlerin çocukları için yaşadıkları doğruluk payı yüksek gerçekliğinden hareket ederek pek çok yazı kaleme aldım. Bu yazıların büyük bölümünde bizden daha iyi duruma gelsinler diye çeşitli fedakarlıklarla bir gelecek hazırlamaya çalıştığımız evlatlarımızın en iyi ihtimalle bizimle aynı duruma gelebileceklerine yönelik pek çok araştırma sonucuna da yer verdim.

Tüm bunlardan ortaya şöyle bir anlam çıkıyor; anne babalar olarak umut olarak gördüğümüz çocuklarımız adına boşa kürek çekiyoruz özellikle de Bursa’da!

Geçtiğimiz günlerde öğrencilerin kaderini belirleyen iki sınav yapıldı. LGS sınavı sonrasında kontenjanlar da belirlendi ve kamuoyuna açıklandı.

Eğitim İş Bursa Şube Başkanı Yeliz Toy’un konuya yönelik değerlendirmesinin ilk cümleleri şöyle;

“Bursa İl Milli Eğitim Müdürlüğü bu sene de okul türleri ve kontenjan planlamalarını yaparken tarikat destekli STK’lar ile ara eleman talebinin karşılanmasını bekleyen sanayicilerin sesine kulak vermeyi tercih etmiştir!”

LGS sınavına Bursa’da 40 bin 428 öğrenci girmiş. Bu çocukların hepsinin liseye gitmesi gerekiyor, çünkü ülkemizde zorunlu eğitim 12 yıla çıkarıldı. Dolayısıyla her biri için kontenjan açılması lazım liselerde. Okullarımızın da nitelikli ve niteliksiz olarak ikiye ayrıldığını, bu ayrımın altında meslek liseleri, imamhatip liseleri ve MESEM’lerin de yer aldığını bir kez daha dile getirelim.

Şimdi, 40 bin 428 öğrenci için nitelikli okullara gidebilmeleri adına kaç kontenjan açıldı dersiniz?

6 bin 828 kontenjan!

Hemen öyle heyecana kapılmayın, bu kontenjanların 17 ilçedeki toplam 8 fen lisesine ait olan kısmı 810 kontenjan, sosyal bilimler liselerine ait olanı 240 kontenjan, Anadolu liselerine ait olanı ise 2 bin 430 kontenjan. Toplam 3 bin 480 öğrenci mesleki eğitim ya da imamhatip lisesi gibi zorunluluklara katlanmadan nitelikli okullara gitme hakkını elde etmiş olacak bu yıl!

Bunun dışında kalan 3 bin 348 öğrencinin Anadolu meslek lisesi ya da Anadolu imamhatip lisesine gitmesi gerekiyor!

Türkiye geneli kontenjan oranlarının çok altında kalan bu rakamın ayrıntılarına baktığımızda Mesleki ve Teknik Anadolu Liseleri kontenjanı 1938’e yükselirken, Anadolu İmam Hatip Liseleri kontenjanı da artırılarak 1410 olarak belirlenmiş görünüyor.

Türkiye genelinde başvuru yapan öğrencilerden sınav sonucuna göre nitelikli okullara yerleşecek öğrenci oranı yüzde 20,5 iken Bursa’da bu oran yüzde 16,88’de kalmış durumda. Türkiye genelinde adrese dayalı okul türlerine yerleşecek öğrenci oranı yüzde 79,5 iken Bursa’da bu oran yüzde 83,11 olarak gerçekleşiyor. Bursa’da sınavla yerleşecek öğrenci oranı yüzde 16,88’de kaldı. Adrese dayalı yerleşecek öğrenci oranı ise yüzde 83,11.

Ne demiştik?

Bursa talihsiz, Bursa sahipsiz, Bursa bedbaht…

Eğitim alanında da bu böyle…

Özel okulların fiyatlarındaki ani ve fahiş artışın ardından çocuklarını devlet okuluna göndermek isteyen velilerin çırpınışları, uzun yıllardır derslik yatırımı dahi yapılmayan Bursa’nın eğitim konusunda ne kadar geri kaldığını ortaya koymuştu zaten.

Şimdi elimizdeki bu oranlarla birlikte, çocuklarımızın akademik eğitim olanaklarından yaşıtlarına göre daha uzak kaldığını ve daha niteliksiz bir eğitime mahkûm edildiğini açıkça görüyoruz.

“Ulusal ve uluslararası ölçme değerlendirme sınavlarında da görüldüğü üzere Bursa Milli Eğitimi, kentin çocukları için değil ideolojik amaçları ve sanayinin ihtiyaçları için çalışıyor. Adeta çocuk işçi bulma kurumuna dönüşen Bursa İl Milli Eğitim Müdürlüğü 2024 yılı için geçtiğimiz günlerde MESEM’lere kayıtlı 9. sınıf öğrenci sayısını 5123 olarak açıklamış, 2028 hedefini de 9. Sınıflarda 7 bin öğrenci olarak ortaya koymuştur. MESEM’de kayıtlı toplam öğrenci sayısını ise yine gizlemiştir. Hedefleri arasında “Öğrencilerin 7 ve 8. sınıflardan başlamak üzere mesleki eğitim alarak istihdam edilebilirliklerini” ortaya koyan Bursa İl Milli Eğitim Müdürü 15 yaşındaki çocuk işçiliğin yeterli olmadığını ve 13 yaşındaki çocukların işçileştirilmesini hedeflediklerini söylemiştir!” diyor Yeliz Toy.

MESEM konusu da eğitim sistemimizin özellikle Bursa gibi sanayi ağırlıklı şehirlerde yaşattığı ayrı bir dram.

Aslında tüm öğrencilerin doktor, avukat, eczacı, mühendis, mimar, öğretmen… olması taraftarı değilim. Elbette elinden iş gelen ve bu iş gelme meselesinden hoşlanan tüm öğrencilerin el emekleri ile iyi işler başarabilecekleri meslekleri de olabilir ve bizler bu mesleklerle gurur duyabiliriz.

Ancak bu iş 13 yaşındaki çocukların, hiçbir denetimin ve öğrencinin öğrenmesine anlam katan artı değerin olmadığı küçük sanayi işletmelerinde, çocuk eğitiminden anlamayan ustaların ellerinde kullanılması anlamına gelmemeli.

Pek çok konuda sınıfta kalan Bursa eğitim konusunda benim gözümde zaten çoktan sınıfta kalmıştı, durum bir kez daha perçinlendi. Devlet okuluna giden öğrencilerine köklü okullarında dahi yabancı dil hazırlık sınıfı sunamayan, öğrencilerini günümüz koşullarına hazırlayamayan, küçük yaşta çocuklarını sanayinin kucağına atmayı eğitim marifeti sayan bir zihniyetin sınıfta kalmaması zaten şaşırtıcı olurdu.

Tablo acı, ama gerçek bu!

HABERLER