2015 yılında dönemin Koç Holding Yönetim Kurulu Üyesi Ali Koç, “2. Dünya Savaşı’ndan sonra dünya 50 kat zenginleşti, ama gelir dağılımında büyük uçurum var. Bunun sürdürülebilir olmadığını anlamak için Einstein olmaya gerek yok. Paradigmalar değişmeli!” dedi.
Kısacık bir an kendisinin “…sosyalizmin demir yumruğu…” diye devam edeceğini düşündüğüm açıklaması aslında son derece gerçekçi. Tüketici alamazsa üretilenin kıymeti yok. Üretici zor durumda olursa tüketicinin alması imkansız gibi bir paradoksun içinde dengeyi bulmamız şart.
İşte tam da bu nedenle sadece tüketicinin yaşadığı zorluklardan bahseden bir yazar olmak istemiyorum ve diyorum ki, enerji fiyatları!!!
Yanında üç ünlemi hak eden bir yükseliş gösteren enerji fiyatları küçük esnafı ‘mini minik esnaf’ olmaya iterken, sanayiciyi de çok zorluyor. Yani elektriğin, doğalgazın ateşi sadece evlerde ocakları söndürmekle kalmıyor.
Öncelikli olarak küçük esnafın aldığı tedbirleri sıralayayım size; dolaplar az çalıştırılıyor ya da çalıştırılmıyor, klimalar kapalı, dükkanların aydınlatmasında tasarrufa gidildi, kuaförlerin bir bölümü düz fön çekmeyi bıraktı ya da fiyat çok yüksek geldiği için müşteriler düz fön çektiremiyor. Elektrikle çalışan cihazlar her daim çalışır durumda tutulmuyor, müşteri geldiğinde açılıyor…
Burada manzara trajik!
İşin sanayi boyutu daha da trajik. Eğer gayrimenkul yatırımlarından, kur korumalı mevduatlardan ya da borsa oyunlarından para kazanmak yerine üretimden para kazanmayı, istihdam yaratmayı, ülke ekonomisine katma değer sağlamayı hedefe koyduysanız, yani gerçek bir sanayiciyseniz vay halinize.
Sanayicinin son bir yılda maruz kaldığı enerji zamları yüzde 430’u aştı. Yılbaşından bu yana konut elektriği yüzde 184, sanayi elektriği ise yüzde 266 arttı. Üretim bandında yeni maliyet artışlarına yol açan söz konusu enerji zamları ürün bazında vatandaşa yansıyor, işin bir de ihracat boyutu var ki, evlere şenlik.
Sanayici küçük esnaf gibi tedbirler de alamıyor. Ya o çark dönecek ya da dükkan kapatılacak!
Özellikle otomotiv sektöründe önceden belirlenmiş fiyatlar üzerinden yürütülen projelerde aynı fiyatlara bağlı kalmak sanayici için zor. Fiyat artışı istemek daha da zor. Yani işin ihracat yanı sekteye uğramaya mahkum.
Tekstilcilerin halini konuşmasak daha iyi.
Kısacası, faturanın ateşi sadece evleri değil küçük esnafından sanayicisine üreticiyi de yakacak.
Pek meşhur replikle söylersek eğer ‘Kış geliyor…’ hem de öyle bir kış ki, soğuğu pek çok hanenin ocağını söndürecek.
VATANDAŞLIKTA YOLSUZLUK İDDİALARI
Zamanında ünlülerimiz yurt dışından evler alıp o ülkelerin vatandaşı olmak gibi yollar izlerlerdi. Ama bu hayli zaman önceydi. Şimdi devran döndü dolaştı, şöyle bir hal aldı;
“Resmi Gazete’de geçtiğimiz Nisan ayında yayınlanan yönetmelikle, istisnai olarak Türk vatandaşlığına başvuru için satın alınması gereken gayrimenkulün değeri 400 bin dolara yükseltilmiştir. Bu değişiklikle en az 400 bin Amerikan doları tutarında taşınmazı tapu kayıtlarına 3 yıl satılmaması şerhi koyulmak şartıyla satın alanlar, Cumhurbaşkanı kararı ile Türk vatandaşlığı kazanabilmektedir.”
İşin en başından bu yana bir ev tapusuyla vatandaşlığın satılmasına karşı olanlar olduğu gibi, konunun başka bir durumu daha doğurduğuna ilişkin söylentiler de mide bulandırıyor.
CHP Bursa Milletvekili, Güvenlik ve İstihbarat Komisyonu Üyesi Prof. Dr. Yüksel Özkan, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya vatandaşlık alımında rüşvet iddialarını sordu!
İddia şudur ki;
Suriyeli, Pakistanlı, Afganistanlı mülteciler Türk vatandaşlığı almak için 400 bin dolarlık bir gayrimenkul almak zorundalar.
Gerçek değeri 2 ya da 3 milyon TL olan bir dairenin ekspertiz tarafından 400 bin dolar olarak gösterildiği ve bu sayede özellikle Suriye, Afgan ve Pakistan uyruklu kişilere vatandaşlık verilmesinin yolunun açıldığına işaret ediyor Özkan ve soruyor;
1.Basına yansıyan iddialar doğru mudur?
2.İddialar doğru ise söz konusu yolsuzlukları durdurmak için herhangi bir çalışmanız var mı?
3.Söz konusu gayrimenkul alımlarında herhangi bir kontrol mekanizması mevcut mudur?
4.Vatandaşlık alma bahanesi ile ülkemizde kara para aklandığı iddiaları son derece vahimdir. Bu iddialar doğrumu dur?
Kara para aklanmasından rüşvet ve yolsuzluk ağına enteresan bir karışım! Soru önergesi ile meclise taşınan meseleye yönelik sorular cevaplanmaya muhtaçtır.