Bu ülkenin gerçeği emekçisini hor görmekle, yok görmekle başlar…
Bir ülkenin işçisi olmadan, köylüsü olmadan, memuru, emekçisi, emeklisi olmadan, sadece küçük ve büyük burjuva kesimi ile var olabileceğini düşünecek kadar kendi aklıyla düşünemeyen burjuva eksenli politikacıları ve ülke yönetenleri de sürekli olarak bu kesimleri baskılamanın, hatta kendi kendilerini dahi yok saymalarının yollarını arar…
Bir yanda harcadığı emeğin karşılığında aldığı para ile geçinme kaygısının içinde boğulup giden, diğer yanda hayatını renklendiren dijital ekranlardan ve televizyondan yaşamın içinde zaten kendisinin olmadığını, sadece zenginlere ait bir dünyada hasbelkader bulunduğunu düşünecek kadar burjuva hayatını izlemeye adapte olan emekçi kesim de uzun zamandır inanmıştır zaten bu gerçekliğe.
Tam da bu nedenle, kimse emeğin gücünün farkına varmasın diye bu ülkenin 1 Mayıs kutlamaları hep bir sorunlar yumağı olarak çıkar karşımıza. Emekçi sayısı ile asla doğru orantılı olmayan örgütlü emekçilerin pembe bir rüyanın içinde uyuyan halka, aslında yok sayılan değil değerli olan olduklarını hatırlatmaları ihtimali hep ortadan kaldırılmak istenir durur.
Bu yıl da farklı bir senaryo yok karşımızda ne yazık ki…
İstanbul’da 1 Mayıs kutlamalarının bu yıl Taksim Meydanı’nda yapılmasıyla ilgili emek örgütleri ve yetkililer arasında anlaşma sağlanamadı.
Şaşırdık mı?
Elbette hayır…
Zaten durum uzun zamandır bu biçimde sürüp gitmekte…
Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB), Türk Tabipleri Birliği (TTB) ve Türk Dişhekimleri Birliği (TDB) 1 Mayıs’ta İstanbul’daki kutlamalar için bu yıl da Taksim Meydanı’nı işaret etti, çünkü Türkiye’de 1 Mayıs demek Taksim demektir.
İstanbul Valiliği Taksim’deki kitlesel kutlamalara izin vermezken büyük bir lütuf göstererek kutlamaların farklı bir adreste yapılabileceğini belirtti açıklamalarında. Ne bileyim, bir takdir, bir övgü, emekçilerin senede bir gün görünür olmalarına küçük bir kapı araladıkları için bir teşekkür mü etmeli anlamak güç…
Emek örgütleri bu süreçte Taksim taleplerini değiştirmezken Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel ise hükümete, Taksim’i kutlamalara açma çağrısı yaptı. Partisinin Gurup Toplantısında konuşan Özel;
“Esasen Taksim Gezi Parkı birilerinin kendi egemenlik sancaklarıymış da oraya toplum giderse egemenliklerini, iktidarlarını kaybedeceklermiş sanıyorlar. Oysa siz bir yasaklamayla egemenlik korumaya başladıysanız zaten orada artık egemenlikten, muktedirlikten, iktidardan bahsedilemez. Baskıyla, güçle tesis edilen iktidarlar önünde sonunda kaybetmeye mahkumdur. Bütün uyarılarımıza rağmen olmadı. Bu sabah Bakan’la bir görüşme daha yaptık, önerilerimizi yerine getiremeyeceklerini söylediler. Hala geç değil, çağrımı yineliyorum” dedi ve 1 Mayıs’ta Taksim’de olacaklarını söyledi kısaca.
DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, yaptığı açıklamalarda, “İşçilerin, emekçilerin mücadelesinin ve geleneğinin, emeğe saygının bir simgesi var, Taksim Meydanı” diyor.
1 Mayıs 1977 kutlamalarında 34 kişinin yaşamını yitirdiği olayları, yani ‘Kanlı 1 Mayıs’ı hatırlatarak, “Taksim Meydanı 1977’den beri yüreğimizdeki yaradır; yeniden yasaklandığı 2013’ten beri en büyük hasretimizdir” sözleri ile vurguluyor Taksim’in anlamını.
Bir de 12 Ekim 2023 tarihli Anayasa Mahkemesi (AYM) kararının Taksim Meydanı’nın 1 Mayıs meydanı olduğunu hukuksal olarak belgeliyor olması meselesi var tabi.
Mahkemenin değerlendirmesinde;
“Sembolik bir değeri olan Taksim Meydanı, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü ile bağlantılı ele alındığında başvurucular, diğer sendikalar ve işçiler nezdinde öneme sahiptir. Bu nedenle işçi ve sendika kültürünü oluşturan yapı taşlarından biri olan Taksim Meydanı, yalnızca 1 Mayıs günü orada bulunanların dayanışmasını değil, aynı zamanda emekçilerin ortak hafızasının varlığını göstermektedir. Kendisini o kültürün bir parçası olarak gören her kişinin 1 Mayıs günlerinde Taksim Meydanı’nın ifade ettiği anlamı doğrudan tecrübe etmek ve edindiği tecrübeyi kuşaklar boyunca aktarmak için orada bulunma hakkının olduğu” ibareleri yer alıyor.
Bu konuda Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan’dan gelen kıvrımlı konuşmaya hayran kaldım; “Görüştüğümüz sendikaların Taksim Meydanı ısrarı olmadı. Türkiye’nin tüm meydanları işçilere açık. Emekçilerimizin alın teri Taksim’e sığmayacak kadar değerlidir” sözlerini nereye koysam bilemedim.
Hani nereye sığdırsak emekçilerin alın terini? Daha küçük, daha görünmez, daha yok sayılacak yerlere mi mesela?
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, Taksim Meydanı’nın Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu kapsamında belirlenen ve ilan edilen, yer ve güzergahlar arasında olmadığını söyleyerek en azından kendi içinde bir konuşma mantığı tutturmuş görünüyor. Ancak gerekçelendirme kısmında tökezliyor, araç ve yaya akışının yoğun olduğu bölgede güvenlik tedbirlerinin alınmasının zorlaştığını işaret ederken.
“Ayrıca görüyoruz ki terör örgütleri de son bir haftadır 54 ayrı sosyal medya hesabından ‘Taksim Meydanı’na gelin’ çağrısı yapıyorlar. Sosyal medyadan çağrı yapan terör örgütlerinin, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü kutlamalarını bir eylem ve propaganda sahası haline getirmelerine asla ve asla müsaade etmeyeceğiz” sözleri bu yıl Taksim’in yine zorlu bir işçi bayramına gebe olduğunu gösteriyor.
DİSK, Taksim Meydanı’na varmak üzere iki yürüyüş kolu oluşturulacağını açıkladı. Saraçhane Meydanı’nda DİSK, TMMOB ve TDB’nin kortejleri yer alacak.
Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik de sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada Saraçhane’de toplanma çağrısı yaptı.
Yine Türkiye İşçi Partisi, Türkiye Komünist Partisi, Emek Partisi, SOL Parti ve Türkiye Komünist Hareketi de Saraçhane’de toplanacak.
Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (TÜRK-İŞ) ve Hak İşçi Sendikaları Konfederasyonu (HAK-İŞ) ise Taksim’de kutlama konusunda DİSK ile aynı görüşte değil.
Bir önceki yazımda 1 Mayıs’ı her yıl kitlesel olarak farklı bir şehirde kutlayan TÜRK-İŞ’in, bu seneki kutlamaları Bursa’da yapacağını yazmıştım hatırlarsanız. Aynı konsepti benimseyen HAK-İŞ ise bu yılki programını Kocaeli’nde düzenleyecek.
Uzun zamandır küçük esnaf şehri olmaktan çıkmış işçi şehri olmuş ancak ne olduğunun halen farkına tam olarak varamamış Bursa için bu yılki kutlamalar bir bayram havasında geçecek kanaatindeyim. Yine de tüm emekçiler gibi gözümüz, kulağımız Taksim’de.
Taksim en büyük hasretimiz çünkü…