Yasemin Güler
Yasemin Güler
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

En büyük sorun ekonomiymiş!

IPSOS Araştırma Şirketinin elde ettiği sonuçlar üzerine dertleşmek istiyorum bugün. Yanına bir araştırma sonucu daha ekleyeceğim ki, ülkemizin içinde bulunduğu durumun anlamına anlam katacak, öyle şahane bir tablo…

29 ülkede “2023 Eylül Tüketici Güven Endeksi, Dünyanın Endişeleri” araştırmaları gerçekleştiren kurum, ülkemizdeki katılımcılara, “Türkiye’nin en önemli sorunu nedir? Tüketici güven endeksi ne durumda?  Dünyanın endişeleri neler? Toplumların yaşadıkları ülkelerde ilk üç sıraya yerleştirdikleri en çok endişe duydukları konular neler? Türkiye’nin ekonomisinden memnuniyeti ne durumdadır? Beklentiler ne yönde? Döviz kuru beklentileri nasıl? Enflasyona yönelik beklentiler ne durumda? İşsizlik ile ilgili beklentiler de durum ne? Kişisel harcamalara yönelik beklentiler ne?” sorularını yönelterek bir sonuçlar dizisine ulaşmaya çalışmış…

Araştırmanın güven endeksi bölümünde sondan üç ülkesini yüzde 32 ile Türkiye, yüzde 33.1 ile Arjantin ve yüzde 35.1 ile Macaristan olarak sıralayabiliriz. Gözümüz aydın, yine sonuncuyuz…

Katılımcılar ülkemizin en önemli sorununu ‘ekonomi’ olarak belirlemişler ve bu sorunu ‘göçmen’  meselesi takip etmiş…

En çok endişe duyulan konular sıralamasında da enflasyon başı çekiyor, ardından yoksulluk ve sosyal eşitsizlik ile birlikte işsizlik geliyor, son olarak da yolsuzluklardan dem vuruluyor…

Her şey yoksullukla ilintili, ama dört yanıtı da ‘yoksulluk’ olarak veremeyeceğimizden çevresinden dolanmışız adeta… Bizde acayip bir pratik zeka var, yine kullanmış ve göstermişiz bu konudaki maharetimizi…

Katılımcıların büyük bölümü döviz kurlarının artacağını söylerken, enflasyonunun çok artacağı beklentisi yüzde 75’i oluşturuyor…

Her alanda, her konuda, her soruda ümitsiz vaka olduğumuzun altını kalın kalın çizmişiz araştırma katılımcıları olarak…

Ipsos’un 29 ülkede ölçtüğü tüketici güveni sıralamasında Türkiye Ağustos’ta en son sıraya düşmüştü, görüldüğü üzere Eylül ayında da sonunculuğu kimselere kaptırmadık. İçinde bulunduğumuz ekonomik durumda bu şaşırtıcı da değil zaten.

Henüz ısınma ve enerji masraflarının hane bütçelerini zorlamaya başlamadığı aylardayız. Hani demem o ki, kış daha kapıdan baktırmadan kazma kürek yaktırmadan ekonomiyi ve enflasyonu ana sorun olarak ortaya koyuyorsak, kış ayları geldiğinde vay halimize…

Elbette bu durum tüm katılımcılar için aynı değil. Ülke ekonomisinden memnun olanların oranı yüzde 4 seviyesinde, yani her araştırmada, her istatistikte ortaya koyulan, ‘ülkenin yüzde 5’lik bir oranı ülkenin yüzde 85’lik gelirine sahip!’ durumu bu araştırma sonucunda da kendini göstermiş…

Yüzde 95’lik kısım için ise döviz kurunun seyrine, işsizlik oranın akıbetine dair beklentiler olumsuz olmaya devam ediyor. Yaşam standardındaki gerilemeye, kişisel harcamaların artacağına dair negatif beklentilerde bir dip noktayı görmüş olabiliriz. Araştırma sonuçlarını değerlendiren uzmanlar ‘dibi görmeden toparlanamazsın!’ öngörüsünden ziyade ülkenin bir süre bu dip seviyede kalmaya devam edeceği yönünde fikir beyan ediyorlar.

Hiç haksız bulmuyorum kendilerini…

BOŞUNA OKUMUŞSUNUZ!

İçinde bulunduğumuz bu duruma katlanmayı gerekli görmeyen, hatta gerek can güvenliği gerekse akıl sağlığı ve kaybettiği özgüveni yerine koyabilmek adına başka ülkelerde yaşamak için yollara düşen beyinlerimizin göçü ile birlikte bu tablonun daha da karanlık bir hal alacağı korkusu hep var içimde…

Bir süredir aldıkları maaşlarla geçinemediklerini ve kendilerine ilginç ücretlendirme politikalarının dayatılmaya çalışıldığını belirterek ‘Boşuna mı okuduk!’ çıkışı ile gündeme gelmiş olsalar da ben kendilerine maalesef boşuna okuduklarını söylemek istiyorum…

Ülkenin okumuş kesimine yönelik en büyük eleştiri ‘bunlar da iş beğenmiyor’ olmuştur hep. Bir yandan da ‘iş var da çalışmaya adam yok’ sözümüz pek meşhurdur…

Alın size İŞKUR’dan tam da bu sözlerin açıklaması gibi rapor paylaşımı…

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, en fazla işçi talep eden sektörler ile en fazla işçi aranan meslekleri belirlemek amacıyla İŞKUR tarafından hazırlanan Açık İş İstatistikleri Araştırması ile ilgili yaptığı açıklamada, açık iş oranının en yüksek olduğu sektörlerin başında bilgi, iletişim, inşaat ve imalat sektörlerinin geldiğini belirtiyor.

Açık iş oranın en yüksek olduğu mesleklerin başında silahsız özel güvenlik görevlisi, garson ve paketleme işçisi, alçı dekorasyoncu, satış danışmanı, temizlik görevlisi, makineci, inşaat işçisi, düz dikiş makineci ve konfeksiyon işçisi yer alıyor…

Ülke mimar, mühendis, yazılımcı… aramıyor ki; tamamen beden gücüne dayanan, büyük ölçüde bir vasıf ve eğitim gerektirmeyen işlerden bahsediyoruz elimizde kalanlar olarak…

Ücretlendirme de ona göre olacak elbette.

Gidişatın böyle olması durumunda, ülkede kalan ve çalışanların neredeyse tamamı en iyi ihtimalle asgari ücret düzeyinde bir rakama çalışacaklarından, önümüzdeki yıl Eylül ayı sonuçlarını çok merak ediyorum…

HABERLER