Hep söylüyorum, ‘ekonomiden çok da anlamam!’ Yine de zaman zaman ekonomik durumumuzla ilgili yazılar yazıyorum, çünkü öyle bir noktaya geldik ki; hepimiz çakma da olsa birer ekonomist olduk.
Evin alışveriş yükünü çeken kadınlar birer iktisatçı gibi fayda fiyat hesabı yapıp market market dolaşarak ürün alırken, genelde finans konusunda daha mahir olmaları beklenen erkekler de tam bir broker edasıyla parayı nasıl değerlendirip ayın başından sonuna kadar aynı alım ölçeğinde tutabileceğinin hesaplarını yapıyor artık.
Elbette bu noktada devletin ekonomiyi yoluna koymak için neler yaptığı da önemli. Ne diyor gözlerinden ışıltılar yayılan Hazine ve Maliye Bakanımız Nurettin Nebati;
“Biz dar gelirli vatandaşlarımıza yönelik gelirlerini arttırıcı düzenlemeler yapıyoruz. Böylece onları enflasyonun karşısında korumaya çalışıyoruz.” diyor.
Nedir efendim bu gelirlerini arttırıcı düzenlemeler?
Hemen yanıt vereyim; ‘sosyal yardımlar’
Sosyal yardımlar sayesinde geçinmeye çalışan pek çok vatandaş hem hükümete minnet duyuyor, hem de hükümetin değişmesi söz konusu olursa yardımların kesileceği endişesiyle bir bağlılık geliştiriyor.
Yani kimse, ‘emeklilik maaşı bağlama oranlarını kuşa çevirdik’ demiyor, ‘sosyal yardım olarak emekli maaşlarının belli bir noktada tutmak için emeklimize destek oluyoruz’ deniyor. Adeta bir lütuf sunuluyor!
Lütuflarla ancak ayakta durduğunu düşünen vatandaş kaderine razı olurken yakın bir zamanda yine ağzından inciler dökülen Hazine ve Maliye Bakanı Nurettin Nebati açıklıyor esas durumu;
“Bu sistemden dar gelirliler hariç üretici firmalar, ihracatçılar kâr ediyorlar. Çarklar dönüyor!”
Çarklar dönüyor da bize dönüyor sanki! Dar gelirlinin çarkların arasında ezildiğinden hiç bahsedilmiyor konuşmada.
Dar gelirliye ‘sosyal yardım’ veriliyor ya, o yeter!
“Dövizi düşürmek için yüksek faiz artışı yapabilirdik. Ama o zaman üretim bundan olumsuz etkilenirdi. Biz bir yol ayrımına gittik. Enflasyonla birlikte büyümeyi tercih ettik. Yoksa enflasyonu düşürmek için çok sert tedbirler alabilirdik. Yüksek faiz artışı yapardık. O zaman üretim dururdu. Kur korumalı TL’ye geçerek bir yandan doları frenledik. Diğer yandan üretimi ve büyümeyi tercih ettik!”
Aaaa… Ne de güzel olmuş.
Böylece biz bir hafta 10 yumurta alabiliyorken, ertesi hafta neden 7 yumurta aldığımızı anlamış olduk. Aslında düşürebileceğiniz enflasyonu, tercih ederek düşürmediğiniz içinmiş meğer! Sonraki hafta aldığımız yumurta sayısı 5’e düşünce sosyal yardım verip 6 yumurta almamızı sağlıyorsunuz, biz de minnet duyuyoruz size. İyi güzel de 4 yumurta hala yok ortada, ama biz size minnettarız.
Bence süper sistem de, kim için süper, orası mühim!
İşin bu kısmını CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç, sosyal medya paylaşımıyla özetlemiş;
“Yani zengini daha zengin yapmak için fakiri enflasyona ezdiriyoruz diyor. Erdoğan politikaları, zenginin faizini, fakire açlıkla ödetiyor!”
HDP Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan da;
“Bakan Nebati utanmadan, çarkların dar gelirliler hariç yalnızca patronlar için döndüğünü itiraf etmiş. Yazıklar olsun!” diye yazmış sosyal medyasında.
Ne acı bir tablo, emeğinin karşılığı ile geçinmek zorunda olanlar için!
Doğrusu kendi adıma ben artık kimseye minnettar olmak istemiyorum. Emeğimle kazandığım parayla insan gibi yaşamanın hakkım olduğunu düşünüyorum. Herkesin de artık böyle düşünerek hareket etmesinin vakti geldiğine inanıyorum.