Yasemin Güler
Yasemin Güler
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

Evlilik adı altında çocuk istismarı

Bir kadın olarak, bir anne olarak, özellikle de kız çocuğu annesi olarak yaklaşık 10 gündür konuştuğumuz çocuk istismarı vakasını kafamda evirip çevirmeden duramıyorum.

Nasıl diyor insan?

Nasıl bir çocuk altı yaşında evlenmenin normal olduğuna yıllarca ikna edilecek kadar bilgiden uzak olabilir?

Üstelik bu çağda. Üstelik bilgiyi kapıdan kovsanız bacadan girecek kadar kanalların açık olduğu böylesi bir dönemde.

Sonra da yanıtlıyorum kendi sorularımı;

Okul yoksa, iletişim kanalları kapalıysa, sosyalleşmiyorsan, hatta evinden dışarıya dahi çıkmıyorsan. Dolayısıyla tek bilgi kaynağın ve mutlak doğru olduğunu kabul ettiğin kaynak annen ve babansa

Ne derlerse doğru ne derlerse haklılar!’

Üstelik işin içine dini duyguları alet etmek, ‘cehennemde yanmak…’ gibi korkular da ekleniyor.

Sonra karşımızda yıllarca süren, herkesin göz yumduğu, hatta normal karşıladığı, üstüne üstlük bir biçimde ekranlara çıkarak mağdur rolü yaptırılan kız kardeşlerin ve erkek kardeşin açıklamalarının ya tutarsa hesabı izlettirildiği bir dram yaşanıyor.

Öyle çok devlet kurumunun görevini yerine getirmemesi var ki, işin içinde…

Düşünün, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı konuyu iki yıldır biliyor ve ortalığı ayağa kaldırmıyor. Hatta mağdurun şu anda aldığı eğitimlerle ve ona sağlanan koruma ile kendisine bir pay çıkarmaya çabalıyor.

En çok da Milli Eğitim Bakanlığı’nın bu kız çocuğunu aramamasına kızıyorum. Nerede bu çocuk? Neden sistemin içinde değil? Neden evinden alınıp okula getirilmiyor? Madem okunmayacak, biz neden 12 yıla çıkardık zorunlu eğitimi? Dostlar alışta verişte görsün diye mi?

Dahası da var da…

Kabul etmek lazım ki, altı yaşındaki bir kız çocuğunun istismarı sık rastlanan bir örnek değil.

Çok şükür ki, değil!

Ancak bu ülkede 12, 13, 14, 15… yaşlarında evlendirilen kız çocukları bir gerçeklik.

Utanç verici bir gerçeklik!

Unutmayın ki, lise 18 yaşında bitiyor! Bu çocuklar ya eğitim sisteminden çıkıyor ya da liseyi dışarıdan okumak tercihinde bulunuyor.

Çocuk gelin diyemeyeceğim, zira bu söylem kurumsallaştırıyor gibi geliyor bana yapılan çirkinliği. Ben bu meseleye ‘çocuğun evlilik adı altında istismarı’ demeyi tercih ediyorum.

Kadınlara kabaca; ‘haliniz, ahvaliniz, ihtiyacınız nedir’ diye sorulmak için yola çıkılan bir araştırmadan çıkan sonuç dahi İstanbul’da yaşayan 5 ev kadından birinin 18 yaşından önce evlendirildiğini, evlilik adı altında istismar edildiğini pat diye koyuyor önümüze.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin bir kuruluşu olan İstanbul Planlama Ajansı’nın şehirde yaşayan ev kadınlarının yaşam koşullarını, beklentilerini ve ihtiyaçlarını tespit etmek amacıyla yaptıkları araştırmadan bahsediyorum.

Hiç şaşırtıcı değil…

Değil, çünkü çevremize bakınca biz de görüyoruz bu vakaları. Zamanında 14-15 yaşlarında evlendirilmiş, çocukları ile evcilik oynayarak büyümüş pek çok kadının hikayesi var benim dahi hafızamda.

İstanbul’da elde edilen verilere göre kadınların çoğu zor geçiniyor. Yarısından fazlası şehrin karşı yakasına bile geçmemiş. Çalışma hayatına bir biçimde girseler dahi evlilikten hemen sonra ya da çocuk sahibi olduklarında işlerini bırakanların oranı çok yüksek.

Yani kadınlar için dar alanda kısa paslaşmalar bir hayat resmi çizilmiş…

Sosyalleşmekten, dünyadan uzaklaşan, mahallesindeki iki üç yere uğrayıp evin ihtiyaçlarını karşılamak dışında faunasından dışarıya çıkmayan kadınlar…

En büyük korkularının başında ise sağlık hizmetlerinden yararlanamamak geliyor. Çünkü araştırmaya katılan kadınların yüzde 77 gibi yüksek bir oranı eşleri üzerinden sosyal güvenlik kurumu imkanlarından yararlanabiliyor.

Belediyelerin kendilerine sundukları hizmetler arasında en fazla yararlandıkları ise Anne Kart ve Halk Süt. Bunun yanında sosyal yardımları, engelli bakım aylıklarını, engelli maaşlarını, kömür ve erzak paketlerini de saymak mümkün.

Kabuğundan çıkmak gibi bir hayali dahi yok bu kadınların.

Kabukları sırtlarına yapışmış yaşıyorlar.

Ne yaşıyorlar?

Neden bu kadar sahipsiz yaşıyorlar?

Ülkenin ilk yüz yılı dolmak üzereyken, kuruluşunun ilk yıllarında kadınlarına en geniş hakları teslim etmiş bir ülke olarak, bu topraklarda hala neden kadın cinayetlerini, evlilik adı altında çocuk istismarını, örselenmiş kadınları, çocukları ve hayvanları konuşuyoruz

Ülkenin acilen kuruluş kodlarına dönmesi, ikinci yüzyıla baştan başlaması lazım…

HABERLER