Adındaki ‘adalet’i sağlamak ve ‘kalkınma’yı gerçekleştirmek için yola çıkan AK Parti’yi ayakta tutan siyasetin şimdi sürdürülen siyaset olmadığı gerçeğini hepimiz kabul ediyoruz sanıyorum.
Bir kabul de AK Parti’nin son dönemde kimi zaman yavaş, kimi zaman ise hızlı bir biçimde kan kaybettiği gerçeğine gelsin.
İşte bu durumlarda aranan ne?
Partinin eski siyaset adabı ve eski partililer. Bursa’nın ağabeyi olarak nitelendirilen; koruyucu, kollayıcı, iş bitirici, sorun çözücü, büyük küçük demeden vatandaşın derdini dinleyip derman olucu tavırdaki isimler.
Bir süredir biliyoruz bu isimlerin küskünlüklerini, kırgınlıklarını, hatta partiye sokulmadıkları dönemlerin olduğunu.
Hep sessiz kaldılar. Kırgınlıklarını kendi içlerinde dillendirmeye özen gösterdiler. Kendilerini geriye çekmekle yetindiler.
Oysa bugün katıldığım toplantıda AK Parti içinde 11 yıl bakanlık yapmış; 3 dönem Bursa’dan, 2 dönem ise Urfa’dan milletvekili olmuş Faruk Çelik, “Artık yeter!” dedi.
Kendisini Fazilet Partisi döneminden bu yana takip ettiğim, özellikle AK Parti’nin bayramlaşmalarında yaptığı konuşmalarla son dönemlerde yine dikkatleri üzerinde toplayan eski Bakan Çelik, hakkında uzun süredir yazılıp çizilen iddialara yanıt vermek için düzenlediği basın toplantısına, kendisine muhalefet eden yazıları kaleme alan basın mensuplarını özellikle çağırmasıyla da özlediğimiz siyasi anlayışı bize tekrar yaşattı.
Kendisine yönelik iddialara yanıt verirken belgelerle konuşmayı tercih eden Çelik, satır aralarında da çok şey söyledi. Ancak ilk söylediği, sonra söyleyeceklerine ilişkin daha önemli bir ipucu içeriyordu:
“Bu ilk buluşmamızda… sonraki toplantılarda…”
Basın toplantıları düzenlemeye uzunca bir ara veren ve bu sürede sektöre katılan isimlere kendini tanıtmaya başlarken böyle bir cümle kuran Çelik, bundan sonra daha aktif olacağının da sinyalini verdi bana göre.
Gelelim toplantının düzenlenme nedenlerine yönelik açıklamalara…
Önümüzdeki seçimlerde İçişleri Bakanlığı koltuğuna oynadığına yönelik haberlere, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile mesajlaşmalarını göstererek yanıt verdi Faruk Çelik ve aralarındaki ilişkinin yıpratılmaya çalışıldığının altını çizdi.
Çelik’in Cumhurbaşkanı ile yakın olup olmadığına dair haberlere de dikkat çeken bir yanıtı vardı:
“Cumhurbaşkanı ile 40 senedir tokalaşıyorum. Bir kere de tokalaşmayayım ne olacak yani? Ben toy bir siyasetçi değilim ki, böyle şeylere ehemmiyet vereyim.”
Eski Bakan Faruk Çelik’i Bursa Büyükşehir Belediye Başkanlığı makamına yakıştıran çok isim var malum. Bu konuda yazılıp çizilenlere de bir yanıt verdi Çelik:
“Önümüzde 2023 seçimleri var. En önemlisi o. Siz 2023 seçimlerini alamazsanız neyi alacaksınız?”
Millet İttifakı Bursa Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Mustafa Bozbey ile de tanışıklıktan öte bir samimiyetinin olmadığını belirtti kendi üslubunca Çelik.
Gelelim işin en can alıcı kısmına.
Faruk Çelik’in Alaçam’daki meşhur ‘kaçak’ yapısına!
Yapının kaçak olduğuna, kaçak yapıldığına, kaçak başladığına dair pek çok yazı kaleme alındı. Doğrusunu söylemek gerekirse bu konuyla ilgili hiç araştırma yapmadım. Gelişmeleri de yazılan yazılardan takip ettim.
Faruk Çelik de benimle aynı pozisyondaymış meğer.
“Yapımın kaçak olduğunu ben de basından öğrendim” diyerek başladı konuşmasına.
Ardından da şöyle sürdürdü sözlerini:
“2017 yılında evrak beyannamesi belediye tarafından alınmış. Buradaki durum şu, sizin buradaki varlığınız 30 metrekare, siz yapmışsınız 70 metrekare. Bunun için imar affına gidildi. Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’nde bir yıl başında gayret ediyorlar, çok büyük bir dayanışma var burada. O dayanışma ile ruhsatı iptal ediyorlar.
Sonra bağ evi ruhsatı alınıyor. Ne başı ruhsatsız ne sonu ruhsatsız.
Kestel Belediyesi elindeki belgeyi Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’ne vermediği için oluyor tüm bunlar.
Bundan sonra ben bana atılan bir kumpası, iftirayı çözmek için uğraştım!”
İşin bundan sonrası daha da can alıcı:
“Bu konu tamamen siyasi bir konu, ayıp bir konu. Kestel Belediyesi istese ben bu evi kaldırırdım, şimdi de istese yine kaldırırım. Ancak ben gazetelerden öğrendim bunu. Bu siyasi bir komplodur. Düşünün, 22 kuruluştan görüş alınmış bu ev için. 2 kuruluş olumlu ya da olumsuz görüş bildirmedi. 2 kurumdan biri Bursa Büyükşehir Belediyesi, ikincisi Kestel Belediyesi!
Siz ne anlarsanız anlayın artık!”
Bu gelişmelerin ardından yapı için zaten hak olan bağ evi ruhsatı alınmış.
“Tarım Bakanlığı 5 dönüm üzerindeki alanlara bağ evi ruhsatı veriyor. Aldığımız bağ evi ruhsatıdır. 75’er metrekareden 2 katlı 150 metrekare bağ evi, 70 metrekare depo ruhsatı var. Niyetimiz dahi yokken ev sahibi olmuş olduk” diyor Faruk Çelik.
Ben bu konuşmadan çok şey anlıyorum da yorumu siz okuyucularıma bırakmayı tercih ediyorum. Bir de şu önemli cümleyi yazımın sonuna ekliyorum:
“AK Parti’nin içini kaynatmaya çalışanlarla ilgili önümüzdeki günlerde de söyleyeceklerim olacak. Genel merkez de bundan çok rahatsız!”
‘Atış serbest’ soru cevap bölümlü basın toplantısı yapan bir AK Partili’yi uzun süredir görmemiştim doğrusu. Bu konuda kendisini özellikle tebrik etmek ve özlediğimiz siyaset anlayışını bize yaşattığı için teşekkür etmek şart oldu. Soru sorabilmek gerçekten kıymetli. Yanıt alabilmek de öyle.
Siyasette suların ısındığını biliyoruz da bu toplantı kaynama derecesine gelindiğine işaret ediyor gibi…
NOT: Bir önceki yazımla ilgili Bursa Büyükşehir Belediyesi cevap hakkını kullanmak istedi. Elbette hakkıdır. Ancak bu yazı hayli uzadı. Cevap hakkı için yarınki köşemde bir yer ayıracağım affınıza sığınarak.