Pek meşhur, hatta meşhurluğu nedeniyle hayli de bayat bir fıkra vardır. Fıkra bayat, ancak anlatacaklarım sıcak olduğundan bu fıkrayı anlatmak şart…
Efendim, vakti zamanında hayata gözlerini yummuş, fıkra bu ya cennet cehennem kapısına gelmiş, günahları nedeniyle de cehenneme düşmüş bir fani varmış. Kendisine cehennemi gezdiren zebaniler, altında ateş yanan, içi fokur fokur kaynayan kazanları göstererek tek tek tarif etmeye başlamışlar hangi günahkarların hangi kazanlarda yandığını.
Bu kazanda yalan söyleyenler yanıyor demişler üzerinden dumanlar çıkan bir kazanı göstererek, bu kazanda hırsızlık yapanlar yanıyor demişler biraz ilerideki kazan için, bu kazanda kul hakkı yiyenler yanıyor demişler hemen bitişikteki kazan için. Zebaniler böyle anlatmaya devam ederken günahkar faninin dikkatini bir şey çekmiş. Tüm kazanların başında bir zebani varmış, elinde de kocaman bir sopa, kazandan dışarıya başını çıkarmaya çalışanı tekrar kazanın içine itmekmiş bu zebanilerin görevi.
İşin ilginç yanı kazanlardan birinin başında hiç zebani olmamasıymış, zaten o kazanda başını dışarıya çıkarabilen günahkar da yokmuş.
Fıkranın kahramanı günahkar fani kendisine cehennemi gezdiren zebaniye sormuş, ‘bütün kazanların başında bir zebani var, bu kazanın başında neden kimseler yok!’
Zebani korkunç sesiyle bir kahkaha atmış ve şöyle demiş; ‘O kazanın içinde günah işlemiş sosyal demokratlar var. Başlarına zebani koymamıza gerek kalmıyor. Onlar kazandan başını çıkarmaya çalışanı paçasından tutup aşağıya çekiyorlar zaten.’
Dedim ya fıkra eski, fakat olaylar gayet yeni…
Önümüzdeki yerel seçimde Bursa için ciddi bir iddia ortaya koyan CHP’nin Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Mustafa Bozbey’in kazanmaya çok yakın olduğunu en başından bu yana söyledim. Sahadaki gözlemlerin dışında açıklanan pek çok anket de bu görüşümü haklı çıkardı. Bozbey ya yarışı kazanan aday olarak gösterildi ya da yarışı kazanmak için birkaç puan geriden gelen isim olarak.
Buraya kadar her şey normal.
Fakat buradan sonrası tam bir fıkra gibi…
Çünkü sandıklarda sorun olduğu iddiaları aldı başını gidiyor.
Kulisler istemediği halde sandık görevlisi yazılanların isyanından tutun da bir önceki seçimin sandık görevlisi listelerini kontrol etmeden olduğu gibi sandık görevlisi olarak teslim edilmesine kadar pek çok konu ile ilgili tartışmalarla dolu.
Hemen hatırlayalım, geçtiğimiz seçim ne olmuştu da CHP Bursa Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Mustafa Bozbey sandıktan ikinci çıkmıştı?
Elbette sandıkların bir bölümünün boş kalması nedeniyle…
Tam da bu nedenle sandık meselesini çok önemsiyorum, adaylar ve ilçe başkanları sandıklarla ilgili bir sorun olmadığının altını ısrarla çiziyor.
O halde şöyle demek en doğrusu; sandıklarda sorun varsa önümüzdeki beş günlük sürede bu konuya yoğunlaşıp meseleyi sorun olmaktan çıkarın, eğer ortada sorun yoksa örgütün içinde dolaşan ‘sandıklar boş’ söylemlerinin sona ermesini sağlayın ki, zaten sandığa gitmenin anlamlı olup olmadığını kafasında tartıp duran CHP seçmeni bir kez daha oy kullanmak konusunda ikileme düşmesin.
Bir bilgilendirme de CHP Mudanya Belediye Başkan Adayı Deniz Dalgıç’ın kaçak inşaatına zabıt tutulmasına konusuyla ilgili gelsin.
Dalgıç’ın avukatı kamuoyunun bilgisine sunduğu açıklamada şöyle diyor;
“Yapı denetçisinin Kasım ayında müvekkilimin inşaatıyla ilgili hazırladığı raporda ‘yağmur suyu toplama havuzu ve makine dairesi’ ile ilgili belirtilen düzenlemeler 20 gün içerisinde hızla yapılmış ve Mudanya Belediyesi’nin ilgili birimine bildirilmiştir.
Belediye tarafından yapılan kontrolde herhangi bir sorun olmadığı rapor edilmiştir. Ancak her nasılsa, Mudanya Belediyesi müvekkilimin şirketine 10 Ocak’ta eksikliğin giderilmediğini yazmış, daha sonra itirazımız üstüne ‘memur sehven yaptı’ diyerek hatanın düzeltileceği bildirilmiştir. Buna rağmen yasal süre olan 30 günün dolmasını beklemeden, büyük bir hızla evrakları savcılığa gönderdikleri ortaya çıkmıştır.
Ancak yasa gayet net ve müvekkilimin de herhangi bir kusuru olmadığı açıktır.
Bu durum, Mudanya Cumhuriyet Başsavcılığımız tarafından ‘kovuşturmaya yer olmadığına’ dair hükmüyle açıklığa kavuşmuştur!”
Amacım kimsenin dürüstlüğünü savunmak, kimseye kefil olmak falan değil. Ben yazının başındaki fıkraya atfen aktardım tüm bu bilgileri…
Dedim ya, fıkra eski, ama olaylar yeni…