Yasemin Güler
Yasemin Güler
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

Gastronominin ‘lezzet’ kısmındayız

Bursa’nın turizm kenti olma sevdası uzun yıllardır kara sevda olarak varlığını devam ettiriyor. Sevda var, fakat karşılığı yok, sevda var, fakat ilerleme yok…

Önce tarih turizmi ile bu kulvarda yer bulmak istedik. Elimizde tarihe yön veren pek çok değer bulunmasına rağmen başarılı olamadık. Hemen ardından sağlık turizmi fikri gündeme geldi. Sağlık turizmine yönelik de çok kıymetli kaynaklarımız mevcuttu, şu an bu kaynakların bir kısmının üzerine TOKİ bina yaptığından başarımızın değerini ölçemiyorum bile. Bir de inanç turizmi meselesi var, İznik konusu malumunuz olduğundan insanın tadı iyice kaçıyor…

Olumsuzlukları bir kenara koyarsak, ölçebildiğimiz bir kriter elimizde mevcut aslında. 1.8 gecelik konaklama süresi!

Bursa günübirlik turistlerin otobüslerinden inip birkaç noktayı gezdikten sonra yanlarında getirdikleri dolma, börek, kurabiye menüsünü tüketerek, maksimum kalabalık, minimum kazançla evlerine döndükleri bir turizm lokasyonu.

Şimdilerde tüm dünyanın odak noktalarından biri olan, ülkemizde de pek çok şehirde bu işin iyi örneklerini gördüğümüz Gastronomi festivalleri çekiyor ilgimizi.

Bu yıl üçüncüsü düzenlenen Bursa Gastronomi Festivali ‘Damağımdaki Bursa’ alt başlığı ile yaptı açılışını.

Normalde, yerel gıdaları ve yerel yaşamın özelliklerini yansıtan ve yerel gıda mirasını tanıtan etkinlikler olarak tanımlanan gastronomi festivallerinin Bursa gibi pek çok kültürü içinde barındıran şehirlerde bir miktar amacının dışına taşması insanı şaşırtmıyor. Zira şehrin hem eski lezzetlerini hem de şehirde bir arada yaşayan kültürlerin kendilerine has kültürel özelliklerini bir arada bulabiliyorsunuz bu tür festivallerde.

Gastronomi festivallerinin organizasyonunda lezzet, yer ve gelenek olmak üzere üç temel unsurun yer alması beklenir. Festivale katılan ziyaretçiler bölgeye özgü gastronomik ürünleri öğrenme, deneyimleme ve bu gastronomik unsurlar eşliğinde eğlenme motivasyonu ararlar bu festivallerde. En azından bizim konukların beklentilerine yönelik tahminimiz bu olmalı. Zira bu beklenti kaliteyi de beraberinde getirir.

‘Bedava ekmek arası köfte var mı?’ sorusuyla festivale katılan, işin daha da kötüsü bu beklentisine karşılık bulan katılımcı işin gastronomik kısmından hayli uzaktır, festivalin konseptini de amacından uzaklaştırır…

Peki neler olmalıdır bir gastronomi festivalinde?

Festivalin düzenlendiği şehrin direk ve dolaylı olarak gastronomi sektörüne ürün ve hizmet üreten üreticisi, işletmecisi, satıcısı, dağıtıcısı gibi ticaret odaları ile esnaf sanatkâr odalarına kayıtlı tüm paydaşları olmalıdır elbette. Ayrıca, organize olmuş kadın üreticileri ile bireysel üretim yapan kadınlar asla unutulmamalıdır.

Bu yıl üçüncüsü düzenlenen Bursa Gastronomi festivalini tam da bu açılardan değerlendirmek için, özellikle açılışın yapıldığı ve her şeyin son derece intizamlı bir biçimde işlediğinin kentin yöneticilerine gösterildiği ilk gün değil de ikinci gün ziyaret etmeyi tercih ettim.

Geçtiğimiz yıl da festivali açılışının ertesinde ziyaret etmiştim. Dolayısıyla kıyaslama yapma imkanı elde etmiş oldum.

Öncelikle şunu belirteyim festival gibi organizasyonların en önemli özelliği her yıl bir önceki yıldan daha iyi olmalarıdır. Bir önceki yıldan ders alan, eksiklerini gidermeye çalışan, kendisini geliştirme yolunda adım atan etkinlikler etkilerini artırarak ömürlerine devam ederler.

Bursa Gastronomi Festivali’ni bu açıdan değerlendirdiğimde doğru yolda olduğumuzu söyleyebilirim. Yöre derneklerinin kendi lezzetlerini sunduğu bölümlerin, kadın kooperatiflerinin el emeği ürünlerinin ayrı alanlarda sergileniyor oluşu çok içime sinen bir durum oldu. Yemek yeme telaşından uzak, daha kendine has bir noktada durmaları bence görünürlüklerini de artırmış.

Bursa’nın ünü tüm ülkeye yayılmış lezzetlerinin pek çok stantta vatandaşın beğenisine sunulduğunu görmek de güzeldi. Her üründen sadece bir tedarikçinin olması talebi geçtiğimiz yıl bir miktar sorun çıkarmıştı yanlış hatırlamıyorsam. Kimse rekabet istemiyor, herkes alanın sadece kendisine ait olmasını, dolayısıyla kalite ya da fiyat konusunda son sözü kendisinin söylemesini arzuluyor. Bu yıl kalite ve fiyat konusunda rekabetçi bir ortam vardı. Katılımcılar için bir avantaj da buradan yakalandı.

Geçtiğimiz yıl yaşadığımız göz gözü görmeyen, duman dumana festival havası daha doğru bir yerleştirme ile nispeten azaltılmış görünüyor. Bu kadar kusur kadı kızında da olur, hatta seneye çok daha iyi olur kanaatindeyim.

Bildiğimiz markaların yanında geçmişte unutulmuş lezzetlerin yer aldığı, Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından hazırlanmış stantları görmek sevindiriciydi benim için. Önümüzdeki yıl çok daha fazla eskide kalmış lezzetin bu stantlarda yer alacağını düşünüyorum.

Vatandaşın ilgisi yoğundu, ancak alan geniş tutulduğu için yoğunluk ziyaretçileri boğmuyordu.

Biliyorum ki festival daha çok genç, biliyorum ki bu işler için zamana ihtiyaç var yine biliyorum ki bir festivalin güçlenmesi için tanıtıma büyük önem vermek gerekiyor. Tüm bu verileri bir araya getirdiğinizde festivalin şimdilik sadece Bursalılara hitap eden bir yönü olduğunu söylemekte yarar var.

Belki önümüzdeki yıl festivale kardeş şehirlerimizden ziyaretçiler getirmeyi başarır, en azından işin ulusal boyutunu aşmış oluruz.

Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’in; “Gastronomi turizmi, bir seyahatten çok daha fazlasıdır; bir deneyim, bir keşif, bir paylaşım yolculuğudur. Bu anlamda festivalimiz, hem kültürümüzün ve mutfağımızın zenginliklerinin dünyaya tanıtıldığı hem de en keyifli lezzetlerimizin sunulduğu bir sahne olacaktır. Festivalimizin amacı, yemeklerimizi tanıtmak ve deneyimlemek kadar, yerel üreticileri desteklemek, sürdürülebilir mutfak anlayışını yaygınlaştırmak ve gastronomi dünyasında köprüler kurmaktır” sözü çok kıymetli bu noktada.

Ulusal ve uluslararası platformlara bir festivali taşımanın altın anahtarının yaratacağı farklılık ve bu farklılığın doğru tanıtımı olduğunu düşünüyorum.

Gastronomi festivali gurme tadımcıların önerdiği lezzetlerin, hatta belki Michelin yıldızlı işletmelerin de kendisine yer bulacağı, bir tabak değil belki bir lokmanın tadımı için insanların katılmaktan keyif alacağı, rafine tatların buluşacağı atölyeler oluşturabilir içinde.

Şimdilik gastronominin ‘lezzet’ bölümünün daha ağır bastığı bir festival havasında Bursa Gastronomi Festivali…

Kucağımıza doğan bu bebeğin her yıl kendini geliştirerek ilerlediğini görmek güzel.

Uğraşanların emeğine sağlık…

 

HABERLER