Geçtiğimiz yaz karada yangınlarla denizde ise müsilaj tehlikesi ile boğuştuğumuz bir yazdı. Hani öyle bir boğuşma ki, ‘Rabbim yenisini yaşatmasın!’ denilecek cinsten.
Havaların ısınmasıyla birlikte birkaç yerde yaşanan ve yüreğimizi ağzımıza getiren yangınların ardından müsilaj tehlikesi de kapımızı bir kez daha çalmaya başladı.
İzmit Körfezi ve Tekirdağ taraflarından kara haberleri aldık, Gemlik için tehlike çanları ne zaman çalacak yüreğimiz ağzımızda bekliyoruz.
Geçtiğimiz yıl kokusuyla burunlarımızı, görsel şöleniyle de gözlerimizi şenlendiren ve küçücük bir mutluluk kırıntısı arayan tatilcilerin denize ayaklarını sokmalarına dahi engel olan müsilaj tehlikesi baş gösterdiğinde, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı hızla harekete geçerek, bir çevre seferberliği başlatılmış, ardından 22 maddelik eylem planı açıklamıştı.
Haftalarca süren yüzey temizlikleri sonucunda yeniden denizi görebilmiştik, ama dipte müsilaj çamuru kalmıştı.
Yapılanlar bunula da sınırlı kalmadı, TBMM Müsiaj Araştırma Komisyonu 570 sayfalık bir rapor hazırlayarak nedenler ve alınması gereken tedbirler konusunda uyarılarını yaptı.
Sonuç?
Yılların birikimiyle aldığımız kiloları nasıl iki günde veremiyorsak, yılların ihmalini ve kirliliğini de bir yılda temizleyemeyeceğimizi öğrendik.
Bir de şunu öğrendik; ülke nüfusunun dörtte birinin yaşadığı kentlerle çevrili Marmara Denizi’ne her gün yeterince arıtılmadığı için azot açısından yoğun, tonlarca kanalizasyon suyu boşalıyor. Her gün yaklaşık 7,5 milyon metreküp atık su pompalanıyor. Uzmanlara göre, Marmara bölgesinde bulunan 200’den fazla kentsel atık su arıtma tesisinin yalnızca yüzde 19’u gerekli biyolojik artırma yöntemlerini kullanıyor.
Yani deniz kirletilmeye devam ediliyor!
Şimdi karşımızda başka bir tehlike daha var.
Marmara Kimya Sanayi adlı şirket Gemlik’te yeni bir tesis kuruyor. Derin deşarj yapacak. Malzeme üretebilmek için gereken soğutma ünitesinde denizden çektiği suyu kullanacak, sonra da ısınan suyu denize akıtacak.
Buna dur demek için kim harekete geçti?
Çok kıymet verdiğimi her fırsatta dile getirdiğim sivil toplum kuruluşları ve akademik odalar elbette. Bu kez yanlarında Gemlik Belediye Başkanı Uğur Sertaslan da vardı.
Bursa Barosu, Mimarlar Odası Bursa Şubesi, DOĞADER, Gemlik Belediye Başkanı Mehmet Uğur Sertaslan, Başkan Yardımcısı Mert Dimili ve vatandaşlar adına Av. İsmail İşel, işte bu projenin iptali için dava açtı.
Bursa Barosu Başkanı Av. Metin Öztosun’un konuyla ilgili açıklaması şöyle;
“Marmara Denizi can çekişiyor, felaket müsilajla su üstüne çıktı, kıyıları kapladı ve aylarca içimiz acıyarak izledik. Bu acı tabloya rağmen önlem alması gerekenler, aksine girişimlerle Marmara Denizi’ne bir hançer daha saplamak için çalışıyorlar.
Marmara Kimya’nın derin deniz deşarjı projesine ilişkin ÇED başvurusu Çevre, Şehircilik ve İklimlendirme Bakanlığı tarafından kabul edildi ve plan değişiklikleri hızlı bir şekilde onaylandı.
Proje ile bu firmanın yaklaşık 1 milyon nüfusun kullandığı kadar suyu işleme tabi tutarak tek başına kullanması anlamına gelmektedir ki, bu da projenin ve doğal olarak çevresel sonuçlarının devasa boyutlarda olduğunu, tasarımdan ibaret proje dosyasındaki verilerin dahi projenin çevreye ciddi olumsuz zararlar vereceğini göstermektedir!”
Burada Gemlik için özel bir duruma daha dikkat çekmek gerekiyor.
Deprem riski nedeniyle 2017 yılında bölgeye özel bir KHK yayınlandı. Gemlik ilçe sınırları içerisinde yer alan ve yanıcı, parlayıcı, patlayıcı, korozif ve toksik madde üreten, kullanan ve depolayan kullanımların kapasite gelişimine ve yeni tesis yapımına yönelik taleplere izin verilmemesi kararlaştırıldı.
Kısacası konu nereden tutarsanız elinizde kalıyor. Söz artık yargıda…