Yasemin Güler
Yasemin Güler
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

Gemlik sahilleri darda…

Gelirimiz dar, mevsim yaz, çalışma koşulları çetin; tüm bu bileşenleri topladığımızda bize kaçacak hiçbir yer kalmıyor. Çünkü tatiller, tatil mekanları pek bir pahalı, bizlerde cep de cepken de hep bildiğiniz gibi, havadar…

Hal böyle olunca, hele bir de resmi tatiller hafta sonu ile birleşirse eğer, Bursa’nın yakın sahil beldelerine yoğun bir göç başlıyor. Daha ucuz olması, daha yakın olması ve hep bir akrabanın yanına sığınılabilirliği açısından bulunmaz fırsat denize kıyısı olan ilçelerimizin tatil beldeleri…

En popüler mekanlardan biri elbette küçüğüyle büyüğüyle Kumla

Hafta sonları insan yağan belde, hafta sonunun ucuna bir iki gün daha eklendiğinde, iğne atsan yere düşmez bir kalabalığı bağrına basıyor.

Bir evde on kişi yatanları mı saysam, arabada uyuyup, ayakları arabanın camından çıkmış halde güne başlayanları mı bilemiyorum…

Tüm bu fedakarlıklar tatilcilerin Kumla sahilinden serin sulara kendilerini bırakmaları için…

Gelin görün ki, özellikle Küçük Kumla’nın tüm sahil boyu, yöre halkının ‘torpil’ adını verdiği kahverengi deniz anaları ile dolu.

Denizin ne kadar kirli olduğunun habercisi bu canlılar bir yandan deniz yaşamı ile ilgili bilgi verirken, diğer yandan birkaç kulaç atmak isteyenlerin vücutlarında yapıştıkları yerlerde ciddi rahatsızlıklara neden oluyor.

Tatilciler ‘torpil’ vuruklarına karşı sirke ile mücadele etmeye çalıştıklarından dükkanlarda sirke stokları hızla tükeniyor.

İşin buraya kadar olan kısmı kısa bir vatandaş gözlemi, bundan sonrası daha bilimsel, daha analitik, daha eleştirel…

Gemlik halkı yeni belediye başkanlarından son derece memnunlar. Çalışkan, güler yüzlü, samimi, halkla iç içe tavırları ile vatandaşın kalbine taht kurmuş gibi görünüyor Şükrü Deviren. Kimse kendisine laf söyletmiyor, fakat işin başka bir yönü daha var; belediyelerin alt kadrolarının çalışmamasından şikayetler büyük!

Senede hepi topu 3 ay yoğun hizmet alması gereken sahil beldelerinde temizliğinden, gölgeliğine, sahilin güvenliğinden, satıcıların denetlenmesine kadar verilecek hizmetlerin kalitesi son derece önemli.

Şimdi sayalım; sahile her yıl kum getiriliyormuş sezon başlamadan önce, bu yıl getirilmemiş. Deniz içi temizliği müsilaj tehlikesi yaşandığından bu yana düzenli olarak yapılıyormuş, bu yıl yapılmamış. Halk plajının gölgelikleri her yıl yenileniyormuş, bu yıl geç yenilenmiş. Beldenin sahil yolu her sezon başında trafiğe kapatılırmış, bu yıl geç kapatılmış. İşin daha da hazin tarafı, beldenin güvenlik ve zabıta denetimleri açısından bir başıboşluk içinde olduğu görüşü hakim…

Bir diğer yandan Gemlik Serbest Bölge’de fabrika atıklarının yağmur suyu toplama kanalları ile tahliye edildiği iddiası var gündemde.

Doğrudan denize akan yağmur suyu toplama kanallarına arıtmadan fabrika atıklarının verilmesi demek, fabrikaların kirli sularının doğrudan denize akıtılması demek oluyor haliyle…

Gemlik Körfezi’ndeki önemli kirlilik nedenlerinden biri de bazı büyük işletmelerin yeraltı kuyu sularından proses suyu ihtiyacının yanı sıra, soğutma suyu ihtiyacını karşılıyor oluşu. Bu su kirli ve alındığından 2 ila 10 derece yüksek sıcaklıkta alındığı ortama geri veriliyor, dolayısıyla sucul yaşamı destekleyen çözünmüş oksijen tamamen tükeniyor, iklim değişim dinamiklerinin de ötesinde doğal dengeyi bozuyor.

Konuyla ilgili kurumsal görev ve yetki, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nda! İşin tedbir alma kısmına ise mülki amirler ile yerel yönetimler bakıyor. Son tahlilde ilk sorumlu ise atık üreticileri ve bertaraf etme tesisleri. Atık üreticileri ne yapıyor. Birkaç paragraf önce söylemiştik; atıklarını temizlemeye gerek duymadan yağmur suyu toplama borularıyla denize salıveriyor…

Küçüğüyle büyüğüyle Kumla her yıl olduğu gibi bu yıl de alarm çanları çalıyor demiyorum, bu yıl çanlar kimin için çalıyor belli değil diyorum…

Durum baya baya ciddi.

Yerel yönetiminden bakanlığına herkesin bir ana önce elini taşın altına koyup Bursa’nın sahil beldelerine gereken hizmeti götürmesi şart!

Belediyelerin alt kadroları da ya işlerini hakkıyla yapmalı ya da kendilerini ait hissetmedikleri belediyede çalışmaya devam ederek vatandaşın hizmet alma hakkını elinden almamalı.

Böyle gizliden gizliden iş yavaşlatır gibi hallerle göreve yeni başlayan belediye başkanlarını zor durumda bırakmak ekmeğini yediğiniz şehre ihanet etmekten başka bir sözle açıklanamaz bence.

 

NOT: Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’i ezip geçen emekli baskısı, en düşük emekli maaşına 2 bin 500 lira güncelleme koparmayı başardı devletin hazinesinden. Gördüm, daha şimdiden marketlerde etiketler değişmeye başlamış. 2 bin 500 liranın hükmü ne kadar gider, alım gücü olarak emekliyi ne kadar rahatlatır bilinmez, ama Mehmet Şimşek’in planlarının bir kez daha alt üst olduğunu tahmin etmek için müneccim olmaya gerek yok sanırım…

HABERLER