Yasemin Güler
Yasemin Güler
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

Gıdada yara bandı çözümler

Son dönemde çok da kıymetli bir argüman var karşımızda seçimlere yönelik; “Erdoğan’ın seçimlerdeki en büyük rakibi, önlenemeyen fiyat artışlarıdır!”

Doğruluğu tartışılmaz bir cümle.

Özellikle gıda enflasyonu ve temel gıda maddelerinin dahi alınmasını güçleştiren raf fiyatları vatandaşın belini bükerken, seçimlere yönelik tercihlerin belirlenmesi için itici güç oluşturuyor.

Buna karşılık hükümetin attığı adımlar yaraya pansuman yapmaktan öteye pek geçmezken, kısa süre içerisinde yapıştırılan yara bandının düştüğüne de şahit oluyoruz.

Kalıcı çözümler üretmekten ziyade kısa süreli, durumu kurtarma planları üretildikleri hızla çöp oluyor.

Geçtiğimiz günlerde büyük bir tantana ile duyurulan ve halen piyasadaki fiyatlar konusunda belirleyici olacağı iddia edilen Tarım Kredi Kooperatiflerindeki indirimin fiyasko ile sonuçlanmasını bu meseleye bir örnek olarak vermek mümkün.

Bir liralık indirimi eline hesap makinesi alarak anca hesaplayanların düştüğü komik durum bir yana, Tarım Kredi Kooperatif marketlerinde 30’un üzerinde temel tüketim ürününde indirim uygulanmasını bekleyen vatandaşların karşılaştıkları etiketler gerçekte bir indirim uygulanmadığını, hatta bazı ürünlerin marketlerde daha ucuza satıldığını gösteriyor. En azından vatandaşın beyanı bu şekilde.

İndirim tatmin edici olmayınca, Tarım Kredi yönetimlerinde depremlerin yaşandığı, görevden alınmaların gerçekleşebileceği de konuşuluyor, ancak sözünde şunu söyleyebiliriz ki; vatandaş bu indirim iddiasından karlı çıkmamıştır.

İktidar kanadı ‘Raflarda ürün kalmadı’ savunması ile ucuzluk konusunu gündemde tutmaya çalıştığından şu soruyu sormak da farz oldu artık; ‘Raflarda neden ürün yok, madem vatandaşın yararına bir iş yapıyorsunuz üç beş paketle mi sınırlıydı yaptığınız indirim? Rafları indirimli ürünlerle doldurmak sizin göreviniz değil mi?’

Yanıtını alamayacağım soruları sormak son zamanlarda adetim oldu…

Sadece Tarım Kredi Kooperatiflerinde satılan ürünlerin fiyatlarını düşürerek piyasayı terbiye etme girişimi ile sınırlı değil gıda enflasyonunu düşürme gayreti.

Bu anlamda bir çaba da et fiyatlarının ayarlanması için gösteriliyor.

Türkiye’de yaşayanların şunu bilmesini çok isterim, doların arttığı bir dönemde hiçbir gıda ucuzlayamaz. Gecikse de zamlar gelecek. Et ve süt üreticileri gerçekten sıkıntıda. Tüketici de sıkıntıda. Ve halen hatalarda ısrar ediliyor. İnanılır gibi değil!” diyerek sosyal medyasından bir paylaşımda bulunan TÜSEDAD Yönetim Kurulu Başkanı Sencer Solakoğlu geçtiğimiz günlerde erkek besilik sığır ithalatı ve erkek kasaplık koyun ihracatına izin verilmesine yönelik tepkisini şöyle dile getirdi;

Ülkede hayvancılık büyük darbe aldı! Talep çok düştü, fiyat düşmedi. Şimdi bakanlık 150.000 ithal hayvan için izin verdi. Türk çiftçisini bitir, sonra yabancı çiftçileri ihya et! Bu karar yanlış. Hiçbir şey değiştirmez. Fiyatlar artmaya devam edecek, üretim daha da düşer!”

Gerek tarımda gerekse hayvancılıkta senaryonun hep böyle geliştiğini, üreticinin desteklenmesindense ithalatın önünün açıldığını biliyoruz. İthalatın önünün açılması üreticiyi daha da zor duruma düşürüyor ve üretimi daraltıyor, bir süre fiyatlar üzerinde baskı oluşturulmuş olsa da çok geçici bir çözüm olan bu durum açıkçası hiçbir işimize yaramıyor.

Bütün bunlar yıllardır yaşanırken, neden halen köklü bir çözüm uygulamaya koyulmuyor?

Neden sürekli düşen yarabandını yerine yapıştırmaya çalışıyoruz?

Akıl alır gibi değil…

HABERLER