Biz siyasetin ön yüzündeki kulisleri kovalarken, son yıllarda siyaset yapmanın ana nedenleri arasına giren ‘bazı şeyleri kendi lehine değiştirme müessesi’ de işine bakıyor elbette.
Bunlardan ilki Bursa için çok yazık diyebileceğimiz sonuçlar doğuracağından kesin emin olduğum, ancak şimdiden nelere neden olacağını tam da öngöremediğim bir gelişme. Bingöl, Elazığ, Eskişehir, Kastamonu, Kocaeli, Konya, Kütahya, Manisa, Muğla, Sinop, Zonguldak ve Tokat ile birlikte Bursa’da da 19 Ocak tarihindeki Resmi Gazete’de yayınlanan 8119 sayılı karar gereği bazı alanların orman sınırları dışına çıkarılması meselesidir.
Dile kolay, bir gecede, şak diye alınan bir karar ülke genelinde 6 milyon 74 bin 411 metrekare ormanlık alanın artık ormanlık alan olmadığına hükmedivermiş. Bu kararın Bursa’ya yansıması yaklaşık 4 milyon metrekare!
Bir yandan şu kadar ağaç ektik, bu kadar yeşil alan kazandırdık gibi söylemlerle doğaya aşık hükümet izlenimi çizen iktidar, diğer yandan bir gecede Bursa’dan 4 milyon metrekare ormanı alıveriyor!
Bu arada sürekli olarak beni sinir eden ‘Şu kadar metrekare yeşil alan kazandırdık!’ sözünün altını tam olarak doldurmak için tamamen çorak, üzerinde ot bitmeyen yerlerin yeşillendirilmesi gerektiğini de hatırlatmak isterim. Siz ‘kazandırdım’ diyerek ortaya çıkmazdan önce de zaten yeşil olan alanları yeşil alan ilan etmekten daha kolay bir icraat daha görmedi bu gözler…
Efendim gelelim bizim elden giden 4 milyon metrekarelik ormanlık alanımıza…
İnegöl’den başlayalım; Kozluca, Tokuş ve Yeniyörük kırsal mahallelerindeki, yani köylerindeki ormanlık alanların artık ormanlık olmadığına hükmedildiğinden, bir süredir olurdu olmazdı tartışmalarının yürütüldüğünü işittiğimiz ‘İnegöl OSB’yi büyütme planlarına hizmet mi amaçlanıyor?’ sorusu şimşek gibi çakıveriyor akıllarda.
Kestel Çataltepe bölgesindeki ormanlık alan da artık ormanlık olmadığından, zaten derdi başından aşmış, bir yandan yeni bir TEKNOSAB projesinin oluru olmazı ile uğraşan, diğer yandan Çataltepe Sanayi Bölgesinin akıbeti sorgulayan bu akıllar açısından konuyu anlamak daha da karmaşık bir hal alıyor. Bunun için, aslında önümüzde hali hazırda bir plan olması lazım, ama gelin görün ki, 2040 Çevre Düzeni Planı adı altında çalışılan plan, iddialara göre sürekli çakışan gizli ajandalar nedeniyle işler hale getirilemediğinden, tam aydınlanma mümkün değil. Yine de bazı tahminler yapabiliriz elbette.
Orman vasfından çıkarılan bölgenin daha önceden Kentsel Gelişim Bölgesi olarak tanımlanması bize bazı ipuçları sunuyor.
Bölge, konut alanı olarak kullanılmak isteniyor olabilir. Kestel, gelişen ve gelişmeye açık bir lokasyonda, dolayısıyla yeni konut alanları icat etmek istenmesi şaşırtıcı olmaz. Burada yeni konut planlarının ormanlık alanlara yapılmasına Kestel Belediye Başkanı Önder Tanır’ın karşı olduğunu vurgulayalım hemen.
Bölge, mevcut OSB’nin büyümesi için kullanılacak olabilir. Ben bu ihtimali es geçmeyi tercih ediyorum. Çünkü şimdilerde akıllarda yepyeni bir TEKNOSAB projesi var ve yeri belli. Burayla uğraşmak tercih nedeni olmaz kanaatimce.
Bölge, Bursa Teknik Üniversitesi’nin daha önce başvurusunu da yaptığı ‘yerleşke kurarak genişleme’ projesine hizmet etmek için ormanlık alan olmaktan çıkarılmış olabilir. Bu ihtimal bana daha mantıklı geliyor.
Gelelim Gürsu Dışkaya’daki devlet ormanının orman vasfından çıkarılmasına. Yepyeni bir TOKİ bölgesi açılıyor olduğunu şimdiden görebiliyorum. Mevcut TOKİ konutlarında yaşayanlar yerleşim bölgesinden uzaklıkları nedeniyle pek çok sorun yaşıyorken, burada olsa olsa bir uydu kent kurularak en azından vatandaşın sorunu çözülür ki, bu da ormanların katledilmesi gerçeğini değiştirmez.
Anlayacağınız birileri yine kolunun altına dosyaları alarak Ankara’nın yolunu tutmuş, plansız Bursa’da Ankara’dan gelen planlara mahkum olmuş durumda.
Gelişmeleri elbette takip edeceğiz…
Kaçak yapı artık zenginlerin işi!
Ankara’dan planlarla işini bitirmeye çalışanların yanında hızla kaçak yapı yaparak yerel seçim yatırımı yapan belediye başkanlarının durumu görmezden gelmesini fırsat bilip işini yürütmeye bakanlar da yok değil, hatta giderek sayıları artıyor her seçim döneminde olduğu gibi.
Bu seçim döneminde kaçak yapı yapanlarda tek bir fark var, artık başını sokmak için derme çatma bir ev yapmak ya da kira dahi ödeyemeyeceği için barakadan hallice bir iş alanı oluşturmak çabasında olanlardan ziyade koca koca depolar, imalathaneler yapan işinsanları var karşımızda.
İKK’nın ilgili oda başkanları, konuyla ilgili görüşmek üzere Bursa Valisi Mahmut Demirtaş’dan randevu talebinde bulunmuş, randevu talebinin ardından da Vali Demirtaş’ın kaçak yapıya karşı kurum temsilcileri ile yaptığı toplantı görüşmede konuşulacakların anahtarı niteliğinde gibi duruyor. İKK’nın görüşmesi bugün itibariyle gerçekleşecek. Bursa’nın sorunları ile yakından ilgilenmek için kolları sıvadığını gözlemlediğim, suya sabuna dokunmayan valilerden olmayacağını tahmin ettiğim Demirtaş’ın konuya hassasiyetle yaklaşacağına, şehrimizin zaten talan olmuş ovasının ve dağının daha fazla tahribata uğramasına izin vermemek adına harekete geçeceğine inancım yüksek.
Umarım bu inancım boşa çıkmaz. Takip edeceğiz elbette…
Var mı dur diyecek baba yiğit?
Şimdiye kadar seçim sürecinin saman altından yürüyen sularından ve bu suların bize verdiği zararlardan konuştuk, ama iyi şeyler de olmuyor değil. Bir süredir yazıp durduğumuz ve bir tür doğa katliamı yöntemi olarak kullanılmaya çok müsait olduğunun, gerekli düzenlemeler getirilmezse suistimal edileceğinin altını çizdiğimiz tekerlekli ev, namı diğer tiny house meselesinden bahsediyorum.
Nihayet beklenen düzenleme geldi…
18 Ocak tarihli Resmi Gazete’ye yayınlanan karar ile her şeyden önce evlerin bulunacağı alanların kırsal ekolojik alan ya da kamping alanı olarak geçmesi gerekiyor imar planlarında. En az 5 en fazla 49 bağımsız tiny house olabiliyor bir arazi üzerinde. Her bir ev için 250 metrekarelik alan olması şartı da var. Her ünite birbirinden çitle ayrılacak ve her ünitenin kendine ait otoparkı da olacak. Girişte de bir resepsiyon alanının olması lazım.
Buradan bakıldığından şimdiye kadar oluşturulmuş, ancak bahsedilen özellikleri taşımayan tiny house kentlerin iptalinin söz konusu olması lazım. Bakalım buna gücü yetecek babayiğit çıkacak mı?
Çünkü projeler peynir ekmek gibi satılıyor benim bildiğim…
Bu kez yerel seçimlerde birkaç kişi değil şehir kazansın düşüncesi ile takipteyiz…