Yasemin Güler
Yasemin Güler
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

Güllüce meselesi daha kapanmadı!

Daha dün güçlünün güçsüze istediği davranış biçimini kabul ettirmek için yaptığı mesnetsiz uygulamalara ve bu uygulamalara boyun eğmeyen ülkenin beyin takımının kendisi için bulduğu çıkış yoluna değinmiştim.

Bu kadar yalnızlaşmamızın ve yavaş yavaş terk edilenler ülkesi haline gelmemizin nedeninin de topyekün bir karşı duruş sergilemiyor olmamızdan kaynaklandığını söylemiştim.

Alın size örnek gibi örnek…

İki gün önce Mustafakemalpaşa İlçesinin Güllüce Mahallesinde Mustafakemalpaşa Organize Sanayi Bölgesinin hemen dibindeki tarım arazilerinin ne sihirdir ne keramet el çabukluğu marifet şekilli plan değişikliği ile sanayi arsası ve depolama alanı olarak ilan edildiğini, aslında yüzde 70’lik kısmı boş duran sanayi bölgesinin değerlendirilmesinin ise seçenek olarak dahi düşünülmediğini yazmıştım…

Bu yetmezmiş gibi sanayi arsası olan bahsettiğim toprakların üç parselinin 29 Eylül tarihinde satışa çıkacağını, tüm bunlar olurken de Mimarlar Odası Bursa Şubesi’nin itirazlarının, konuyu yargıya taşımasının falan hiç kafaya takılmayan ayrıntılar olduğunu dile getirmiştim…

Konuyla ilgili köy halkının daveti ile bir basın açıklaması yapan ve bölge ile ilgili önerilerini sıralayan CHP Mustafakemalpaşa İlçe Başkanı Serda Tandoğan Kuru’nun tüm bunlardan çok daha ilginç bir açıklaması ile başladık güne…

“Dün Güllüce Köyü Muhtarı ve köy halkının çağrıları doğrultusunda köy meydanındaydık. Yaklaşık iki yıldır süren bir problemleri var. Bir tarla arazi satışı söz konusu Güllüce Köyünde. Açıklamamız sırasında hemen yanı başımızda oturan muhtar ve kooperatif başkanı bize bir süre sonra dediler ki, ‘Başkanım kaymakamlıktan çağrıldık, bizim kaymakamlığa gitmemiz lazım’ Fakat sonradan öğrendik ki, kendileri belediye başkanı ile pazarlık yapmaya gitmişler. İki dükkan, köyün arka taraflarında 17 dönüm taşlık bir arazi, süt toplama merkezinin büyükşehir yasası ile belediyeye geçmesi nedeniyle kiralama bedeli olmadan köylüye bırakılması ve yapılacak fabrikanın içinde bir sosyal tesis yapılarak işletilme hakkının 15 yıllığına kooperatife verilmesi karşılığında köy muhtarı ve kooperatif başkanı bu satışa olur verdi!”

Haydaaaa…

Hani köylü tarlalarının sanayi arsası olmasını istemiyordu. Hani köylü satışın gerçekleşmesini istemiyordu. Hani köylü ekip biçtikleri topraklarına sahip çıkıyordu da belediyenin bu toprakları ellerinden almasına engel olmak amacıyla muhalefetin ve basının desteğine ihtiyaçları vardı…

Ne oldu şimdi arkadaş?

Üstelik konunun üzerinde duran tek muhalefet partisi CHP de değildi. İYİ Parti de tam kadro bölgede bulundu. Görüşmeler ve incelemeler yaptı. İYİ Parti Bursa Milletvekili Selçuk Türkoğlu,

Yargıya intikal etmiş bir konuda ihaleye çıkmak net biçimde usulsüzlüktür. Belediye Başkanı Mehmet Kanar’ın ısrar ettiği bu usulsüzlüğe ortak olmak da suçtur!” diyor.

Olay köyü de ikiye bölünmüş durumda. Köylünün bir bölümü muhtarın yaptığı anlaşmayı onaylarken, diğer köylüler tarım arazilerinin bu biçimde satışına kesinlikle karşılar…

İşin bir diğer boyutuna da İYİ Parti Mustafakemalpaşa İlçe Başkanı Tevfik Demir açıklık getiriyor;

Mehmet Kanar, iş bilmezliği sonucu belediyeyi borca batırmış, bu satıştan gelecek paraya bel bağlamıştır. Hizmet için değil, borç ödemek için bu satış ihalesine çıkılmıştır!” iddiası da dikkat çekici.

Benzeri biçimdeki pek çok satışı Bursa Büyükşehir Belediyesi başta olmak üzere diğer ilçe belediyelerinde de gördüğümüzü ve belediyelerin içinde bulundukları borç batağından kurtulmanın yolu olarak ellerindeki mülkleri satışa çıkarmayı tek çare olarak düşündüklerini söylemek lazım.

Satışın tüm itirazlara rağmen 29 Eylül tarihinde gerçekleşmesini bekleyenlerdenim…

Mimarlar Odası Bursa Şube Başkanı Şirin Rodoplu Şimşek, konuyu yargıya taşıdıklarına bir kez daha değinirken, “Yüzde 200 kazanacağımızı bildiğim bir dava. Büyük Ova Koruma kanunu kapsamındaki tarım arazileri sanayiye açılamaz. Bu, bu kadar basit bir gerçeklik. Muhtar ne kadar anlaşırsa anlaşsın, belediye satışı gerçekleştirmek için ne kadar ayak direrse diresin yargı kararı sonucu tüm bu anlaşmalar ve satışlar geçersiz olacaktır. Elbette bu süreçte satış gerçekleşirse belediyenin yeniden kamulaştırma ile arazileri alması gerekecek, bu da daha ciddi kamu zararına neden olacaktır!” diyor.

Benimse söylemek istediğim tek bir şey var tüm bu bilgiler ışığında…

Önümüzde yerel seçimler var, anlıyorum ki; kasap et, koyun can derdinde. Kasap satışı gerçekleştirerek eti elde etmenin ve belediye borçlarını kapatmanın, koyun da satışı gerçekleşecek bir bölge üzerinden ne koparabilirsem kardır çabasının derdinde…

Pek de güzel aranızda anlaşmışsınız…

İyi de kardeşim, anlaşmada eliniz zayıf kaldığı için mi bunca muhalefet partisine, basın mensubuna mağduruz diye haber saldınız. Destek istediniz?

Bu işten bizi çırak çıkarıp pazarlıkta elinizi mi kuvvetlendirdiniz?

Köylünün kendi toprağına sahip çıkma hikayesi sadece bir hikayeden mi ibaretti?

Hepsini sineye çektik, aldık, kabul ettik…

Şimdi düşünün bakalım, birkaç yıl içinde sonuçlanacak davanın ardından eliniz böğrünüzde kaldığınızda, yaptığınız pazarlık hükümsüz olduğunda bu işten kim karlı çıkmış olacak?

Köyünüze siz de sahip çıkmazsanız kim sahip çıkacak?

HABERLER