Yasemin Güler
Yasemin Güler
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

Hayaller Kadıköy, hayatlar Nilüfer…

2023 herkes için milat kabul edilebilecek öneme sahip bir yıl. Elbette her şeyden önce Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekilliği seçimleri yapılacağından ve pek çok görüşe göre bu seçimin neticesinde Türkiye’nin dümeninin ne yöne kırılacağı kesinlik kazanacağından önemli bir tarih.

Bilindiği üzere belediyeler de bazı temaları daha yoğun işleyebilmek adına özel anlamlar yüklüyorlar yıllara. Nilüfer Belediyesi 2023 yılını “İkinci Yüzyıl İçin Tasarım” yılı ilan etti.

Henüz tasarımın kıymetini anlayamamış, bu nedenle de montaj sanayiciliğini ve Avrupa’nın üretiminden çoktan çekildiği ürünleri üretmeyi aşamamış bir şehirde hayli iddialı bir tema olarak değerlendiriyorum ‘Tasarım’ı!

Ancak Nilüfer Belediyesi’nin ortaya koyduğu tasarım kavramını biraz daha farklı algılamak gerekiyor sanırım. Zira, tasarım derken daha ziyade, süreç ve sistem tasarımını öngördüklerini ifade eden Nilüfer Belediye Başkanı Turgay Erdem, “2023’te doğa ile kentsel sistemleri bütünleştiren, süreci tasarlarken yeni nesil ekonomiler ve beklentileri dikkate alan stratejiler geliştirip, çözümler tasarlamak için çalışacağız” diyerek bu kez işin daha çok nasıl yürüyeceğine dair fikirler üreteceklerini anlattı bizlere.

Halkevi binasının bir bölümünü Nilüfer Tasarım Atölyesi olarak düzenleyerek işe başlamış bile Nilüfer Belediyesi.

Çalışmaların şehir plancısı Faruk Göksu danışmanlığında yürütüleceğini de eklemek lazım.

İşin içine ‘şehir plancılığı’ lafı girince, düzenlenen toplantı bir basın toplantısı, toplantının düzenlendiği yer de Bursa’nın en hızlı gelişen ilçesi Nilüfer olunca, sorular haliyle şehir plancılığı yönünde ardı ardına gelmeye başladı.

Öncelikli olarak Nilüfer’in hali hazırda yüzde 30 yapılaşma yüzde 70 yeşil alan ile halen iyi konumdaki ilçelerden biri olduğunu söyleyerek başlayalım. Ardından gelecek konu biraz daha üzücü çünkü.

Bu köşeden sürekli olarak bundan sonra yapılacak olan sanayi bölgelerinin çok dikkatli adımlar atılarak ve gerçekten ihtiyaç varsa yola çıkılacak projeler kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini yazıyoruz.

Belki de benim bir eksikliğim, kaçak fabrika inşaatlarına yeteri kadar değinmemiş olmak. Şimdi sırası gelmişken, bu vesile ile yazalım konuyu.

Nilüfer özellikle de seçim yatırımı kaygısı ile ortaya atılan imar barışı söylentilerinin ardından kaçak sanayileşmede öyle büyük bir hızla yol alıyor ki, adeta freni patlamış bir kamyon gibi. Daha geçtiğimiz günlerde bitişikteki tarlaların fabrika olmasından şikayetçi Yaylacık köylülerinin isyanı vardı gündemde. Çalı’dan tutun da Akçalar’a kadar boş bulunan her nokta, (aslında bu noktalar verimli tarım arazileridir. Birinci sınıf tarım alanlarıdır) en kolay elde edilen ruhsat olan sera ruhsatı alıp inşa edilen fabrikalarla dolu.

Konunun Nilüfer Belediye Başkanı Turgay Erdem’e sorulması üzerine aldığımız yanıt ise daha bir manidar;

“En büyük sorunlardan bir tanesi bu! Valimiz de bütün belediye başkanlarıyla toplantı yaptı. Tekrar bir farkındalık oluşturmak, tedbir almak konusunda talimat da verdi. Bana göre geç kalınan bir karar. Sadece ilçe belediyelerinden beklememek lazım. Orada yapılan binalar çok hızlı gerçekleşiyor!” diyor başkan.

Bu konuşmanın meali Nilüfer Belediyesi yetkilerini kullanmak için gerekli prosedürü işletirken yapılar neredeyse bitme noktasına geliyor, üstelik yıkmaya gittiğimizde verilen yürütmeyi durdurma kararları nedeniyle pek çok yıkımı gerçekleştiremiyoruz. Bu konuda devletin başka biçimde çözümlerle yanımızda olması lazımdır şeklindedir.

“Ben itiraf ediyorum, ben bununla mücadele etmeye yetişemiyorum! Bir tane kaçak yapı olsun istemiyorum. Valimiz, Büyükşehir Belediye Başkanımız, Tarım İl Müdürlüğümüz, Çevre Şehircilik Müdürlüğümüz hep birlikte topyekün mücadele gerekiyor. Tarımsal depolama izni alıp farklı amaçlarla kullanılıyor. Ama bu durum bile çok az. Nilüfer’in kaçak bina sorunu var. Kaçak fabrika sorunu var!” sözleri tüyler ürpertici.

Vakti zamanında kentsel dönüşüm adı altında bir rantsal dönüşüm geçirmenin faturasını da ödeyen Nilüfer’deki kirlilik kendisi de bir mimar olan Turgay Erdem’i elbette rahatsız ediyor.

“Binaların bir kısmı 6 kat olurken, diğerleri 12 kat olarak çirkinlikle devam ediyor. Nilüfer yapısal ve planlama olarak gelişen bir ilçe. Türkiye’de konut satışında dördüncü sırada yer alıyor. Rantı yüksek olan bir bölge” diyor Başkan Erdem.

Çözüm olarak; planlı ve yavaş büyümenin öngörülmesi gerektiği dile getirilmiş çeşitli platformlarda. “Bunu ne kadar sağlayacağız… Rantın bu kadar büyük olduğu bir yerde bunu sağlamak bizler açısından zor!” cümleleri her ne kadar kulağa ‘Elden ne gelir’ tınısında çarpsa da bir açıdan cesaret işi bunları söylemek. Çünkü ‘Ben hallederim, hatta hallettim, artık böyle bir sorun yok…’ içerikli konuşmaları dinlemeye daha alışık bu kulaklar.

Sözün özü, sanatsal ve sosyal belediyecilik içeriği yoğun, Kadıköy tadında bir belediye olmayı hayal ediyor ve Nilüfer halkına da böyle bir ilçe sunmayı istiyor anladığım kadarıyla Turgay Erdem. Gelin görün ki; hayaller Kadıköy, hayatlar kaçak yapılaşmanın her türlüsü ile boğuşan Nilüfer…

Ama bir Kadıköy olsak fena mı olurdu…

HABERLER