Yakın zamanda siz ya da ailenizden biri hastalandı mı?
Bu soruya yanıtınız ‘evet’ ise yolunuz muhakkak eczaneye de düşmüştür ve doktorun size reçete ettiği ilaçların bir bölümünün olmadığını görmüşsünüzdür.
Uzun süredir böyle devam eden bir durum bu.
Konu hakkında defalarca yazıp çizdik, ancak çeşitli komisyon toplantılarında muhalefet partileri konuşurken aralarında şakalaşıp gülen iktidar partisi mensuplarının ciddiyeti ile okunduğu için yazılanlar, kimse sorunu çözmeye yeltenmiyor bile.
Tıpkı doktorlarla hastaları karşı karşıya getiren bir sistem kurup konuyu kendi haline bıraktıkları gibi hastaları eczacılarla da karşı karşıya getiriyorlar.
Haliyle hasta kendisine yazılan ilacın neden olmadığını soruyor, eczacı anlatıyor, oysa yanıt Sağlık Bakanlığında mevcut.
Geçtiğimiz günlerde kendisi eczacı olan bir ilkokul arkadaşımın paylaşımı ile karşılaşınca, konuyu en güzel eczacıların ağzından özetleyebileceğimi düşündüm sizler için.
Paylaşım şöyle;
“İlaçlar neden yok anlatalım;
Şu an 5 lira olan ekmek fiyatının 50 kuruşa düşmesini hepimiz isteriz, ama ekmek 50 kuruş olduğunda ekmeği üretecek fırıncı bulamayız.
İlaç işte tam da bu nedenle yok. İlacın ucuz olmasını biz de istiyoruz, ama bulunamayacak ve üretilemeyecek kadar ucuz olması bir anlam ifade etmiyor. Üretilemeyen ilaç bir lira olsa ne olur, olmasa ne olur…
Şu fiyatlarla ilaç ucuz olduğu için bulunamıyor demek vatan hainliği olmadığı gibi, ilaç daha da ucuz olsun demek vatanseverlik değildir. Gerçekler var ve bu gerçek artık ilacın üretilemeyecek kadar ucuz olduğudur!”
Konuyu çok net biçimde özetleyen bu açıklamaya Bursa Eczacılar Odası Başkanı Okan Şahin’in sorularıma verdiği yanıtlarla ilaveler de yapmak istiyorum.
İlaç yokları Okan başkanın dün aldığı rakamlara göre yüzde 28’lere dayanmış durumda.
İşin içinde daha da önemli bir nokta var;
“Bundan önce kronik hastalıklara yönelik ilaçlar yoktu, son dönemdeki yoklar akut hastalıkların ilaçlarında başladı, daha da üzücüsü çocuk ilaçlarında ilaç yokları daha yoğun!” diyor Okan Şahin.
Bulaşıcı hastalıkların yoğun biçimde görüldüğü bu dönemde, çocuğunuz hastalandığında doktorun onun için yazdığı antibiyotikleri, ağrı kesicileri ve ateş düşürücüleri bulamıyorsunuz yani. Üstelik bu sorun daha uzun süre devam edecek gibi görünüyor.
Çünkü ilaç alım fiyatları için belirlenen kur, reel piyasaya göre çok düşük kalmış durumda. Dolayısıyla ne ilaç alımı yapılabiliyor ne de ilaç üretimi. Üstelik yeni kurun şubat ayında belirleneceğini düşünürsek, giderek artan bir oranda yaşanacak gibi mevcut sıkıntılar.
Geçtiğimiz günlerde Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne bir soru önergesi olarak da gelmiş konu. Önergeye verilen yanıt;
‘Ülkemizde ilaç yokluğu ile alakalı bir sıkıntı yaşanmıyor. İçinde bulunduğumuz durum tüm dünyada yaşanan sıkıntı ile aynıdır’ biçiminde olmuş.
Oysa tıpkı enflasyon rakamlarındaki gibi, tıpkı enerji fiyatlarındaki artış gibi tüm dünyada yaşanan sıkıntının çok daha fazlası ile karşı karşıyayız ülke olarak bu konuda.
Türk Eczacılar Birliği her yolu denemesine rağmen sesini yetkililere duyuramıyor, sorunların çözümü için hiçbir adım atılamıyor.
Sadece seslerini duyurmak için pek çok siyasi partinin mitinginden daha büyük bir kalabalığı toplayıp dertlerini anlatmaya çalışmışlardı Ankara’da. Görünen o ki, bu da bir işe yaramamış. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüşme taleplerine de aylardır yanıt alabilmiş değiller.
Sağlıkta ‘halimiz itten beter, keyfimiz paşada yok’ dönemine hoş geldiniz…
NOT: 10 Aralık İnsan Hakları Günü öncesinde ülkemiz insanlarının şöyle bir düşünmesini rica edeceğim;
*Benim bir insan olarak bu ülkede ne gibi haklarım var?
*Bu hakları kullanabiliyor muyum?
*Haklarımı kullanmaya kalktığımda başıma neler gelebilir?
Ben bu sorulara yanıt verdim, siz de verin ve kendi kendinizi bir sorgulayın isterim…