İnsanlar gelişimleri boyunca hatalarından ders alarak ilerlerler, hatalarından ders alamayanlar ise genellikle bir batağın içine saplanıp kalır ve gereken dersi alana kadar o bataklığın içinde boğuşmaya devam eder.
Peki, aynı şey devletler için de geçerli midir?
Geçerlidir elbette. Hatta şöyle diyebiliriz; kişi bir hata yaptığında bu hata genellikle kendisini ve yakın çevresini bağlar. Devletler bir hata yaptığında ise hatadan etkilenen büyük bir nüfustan bahsedebiliriz!
Devletlerin hata yapma lüksleri bu nedenle bir insana göre çok daha sınırlıdır, bu nedenle bir devletin yönetiminde çeşitli güçlerin ayrı sorumlulukları, danışmanlık alınan yetkin kişi ve kurumlar, en önemlisi de bağımsız denetim mekanizmaları vardır. Tüm bu sistem hata payını en aza indirmek içindir.
Girişi tamamladığıma göre bahsettiğim hatadan da dem vurayım biraz.
“Yüz binlerin beklediği yasa teklifi Meclis’e geldi! Yeni imar affı yolda” ve benzeri başlıklarla vatandaşa duyurulan, ülkemizin 9. imar affının çıkarılması için verilen yasa teklifi TBMM komisyonuna geldi.
Şimdi gelelim işin hata kısmına;
1999 yılında meydana gelen Marmara depreminin ardından tüm partilere mensup milletvekillerince kurulan Meclis Araştırma Komisyonu raporunda, “Gecekondulaşma ve kaçak yapılaşmayı teşvik eden imar affı politikasından kesinlikle vazgeçilmelidir!” denildi. Buna rağmen TBMM yıllardır tam aksini yapıyor. AK Parti iktidarı döneminde 8 kez imar affı çıkarıldı. Şimdi dokuzuncu imar affına hazırlık yapılıyor.
Hatırlarsınız, son olarak 2018 yılında, 31 Aralık 2017’den önce yapılmış, ruhsatsız ya da ruhsata aykırı yapıların imar sorununun çözülmesi amacıyla imar barışı düzenlemesi hayata geçirilmişti. Yapı kayıt belgesi almak için bina bedelinin en az yüzde 25’inin yatırılması istendi vatandaştan. Süresi de uzatılan bu uygulamadan 10 milyonu aşkın kişi yararlandı ve yapı kayıt belgesi bedeli olarak da 16 milyar lira toplandı.
Bütçeye büyük katkısı olan konudan hazine arazisini işgal edenler, kaçak ev, villa yapanlar, kaçak kat çıkanlar yararlandı. Yasalara uyan vatandaş kaybeden tarafta yer aldı.
Bir yandan harıl harıl kentsel dönüşüm projeleri hazırlayarak vatandaşın karşısına çıkan devletin diğer yandan kentsel dönüşüme girmesi gereken binaları yasal kapsama almak için yasa çıkarması sizce de biraz tuhaf değil mi?
Bu konuyu İKK Sekreteri ve Mimarlar Odası Bursa Şube Başkanı Şirin Rodoplu Şimşek ile konuştuk. Fikirlerimiz birbiriyle paralel.
“Konuyu vatandaş açısından ele aldığımızda ortaya şöyle bir tablo çıkıyor. Zor zahmet yaptığı evini yasal bir zemine oturtmak için borç harç para bulup devletin istediği bedeli ödeyen pek çok vatandaş aslında evinin yıkılmayacağı, güvencesini elde edemedi. Kapsam dışında kalan yapı sayısı hayli fazla. Yani bu mesele vatandaş için bir para tuzağı çoğu koşulda” diyor Şimşek.
Şehircilik açısından konuyu ele aldığımızda ise;
“Devletin bir kez daha imar barışı gibi bir hata yapma lüksü yok. Ülke böyle bir yanlışı kaldıramaz. Depreme karşı dayanıksız, adeta birer mezar olan yapılara kanuni unvanı verilemez. Bu hem şehre karşı hem de vatandaşlara karşı işlenmiş bir suç olur. Ben imar barışının ülke gündemine gelmeyeceğini düşünüyorum” sözlerini işitiyorum kendisinden.
Mimarlar Odasının tüm akademik odalarla birlikte kaçak yapılar konusunda ciddi mücadeleler verdiğini zaman zaman bu köşeden sizinle paylaşıyorum. Hatta bu kaçak yapıların sadece gecekondu bölgelerinde olmadığını, şehrimizin lüks binalarının yasanın izin verdiğinden daha yüksek katta yapılması ile pek çok dairenin de kaçak durumuna düştüğünü aktarıyorum.
Yani mesele sadece barınma konusunda sıkıntı çeken vatandaşlara değil, lüks konut sahiplerine de avantaj sunacak buradan bakıldığında.
Elbette sosyal devletin yapması gereken vatandaşının depreme karşı dayanıksız konutlarda oturmasına göz yummak için kanun çıkarmak değildir. Yapılması gereken depreme karşı dayanıklı konutlar oluşturularak vatandaşın bu konutlara yerleşmesinin sağlanmasıdır.
İşte bu noktada ortaya koyulan projeyi ayakta alkışlarım. Ancak yeni bir imar barışını kabul etmem mümkün değil!
Bu aynı hatanın dokuzuncu kez yapılması olur!