Yasemin Güler
Yasemin Güler
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

İnsanlar ölüyor, sorumluluk alan yok!

Kanun, kural, denetim, yasa, adalet… Bu kavramların arkasından dolaşmaya alışmışlığımızla, hatta bu konudaki becerimizle övünürüz çoğu zaman. Oysa bu sabah, tüm bu kavramların bir arada kullanılmasının ne kadar da hayati olduğunu ibreti aleme gösterdi Kartalkaya’da yaşanan felaket!

Acı… Çok acı…

Geceliğine en azından 30 bin lira ödenen, çoluk çocuk şöyle bir tatil yapalım diyerek çıkılan yolda, genellikle halkın daha geniş kitlelerinin yoksunluğunu hissettiği kavramların önemini kafamıza çivi gibi çaktı 66 kişinin hayatını kaybetmesi…

Tam 66 kişiden bahsediyoruz ve yapılan her açıklamada kişilerin, kurumların kendilerini aklama çabalarını izliyoruz. Kimse kim ölmüş, kim kalmış diye bakmıyor, nedeni sorgulamak konusunda dahi samimi değiller. Varsa yoksa zeytin yağı gibi üste çıkalım derdi!

Misal ülkenin en pahalı turizm merkezlerinden biri olan Kartalkaya’da itfaiye aracı bulundurulmuyormuş! Otelin kendi itfaiye ekibine güvenilmiş!

Mevzuatı da aktaralım;

“Binaların yangından korunması yönetmeliği 50. maddede yatak odaları duvarlarının en az 60 dakika yangına dayanıklı olması gerekiyor. 20 ve üstü yatak sayısına sahip otellerde her kat için en az 2 acil çıkış alanı şartı var. İç koridor kapıları 30 dakika yangına dayanıklı olmalı. Böyle bir tesiste yangınla ilgili bir ‘springer sistemi’ olmalı. Ahşap yapılarda ise beklenti yangın söndürme sisteminin devreye girmesi”

Söndürme sisteminden vazgeçtik, yangın alarmı bile mevcut değil anlaşılan. Mevcutsa da çalışmıyor. Bolu Valisi Abdülaziz Aydın, itfaiye araçlarının bir saat 15 dakika mesafede olduğunu, buzlanmanın da etkisiyle gecikme yaşandığını söylüyor. Utanmasa bir de pardon diyecek!

Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ise yaptığı açıklamada otelin denetimlerinin 2021 ve 2024 yıllarında yapıldığını belirterek, “Otelin itfaiye tarafından verilmiş yangın yeterlilik belgesi mevcut. Zaten bu yetki ve yeti de itfaiyede. Düzenli kontrolleri ve yeterliliklerinin de itfaiye tarafından yapılması gerekiyor. Bugüne kadar da itfaiye tarafından yangın yeterliliğiyle ilgili olumsuz bir durum bize bildirilmemiş” diyor.

Arada belirtelim, otelde iki tane yangın merdiveni varmış!

Bakanın arkasından sözü Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan alıyor;

“Biraz önce Kültür ve Turizm Bakanı kameraların önünde açık seçik yalan söyleyerek itfaiyemizi suçlama cüretinde bulundu.

Sayın Bakan ne dedi? 2021 ve 2024 yılında bu oteli denetledik. Bu denetleme bakanlığa ait. Basına bir belge servis etmişler ve diyorlar ki Bolu Belediyesi’nden yangın yeterlilik belgesi alın. Arkadaşlar o belgenin tarihine bakın. O tarihte ilgili otel 22 Kasım 2007 yılında, 15 yıl önce belediyeye müracaat edilmiş. O zamanlar AK Partili başkan var. Bu binanın yangına karşı güvenli olduğuna dair bir rapor vermiş. 2007 yılından sonra Bolu Belediyesi tarafından yangına uygundur şeklinde herhangi bir rapor verilmemiştir.

Sayın Bakan bu olayın bizatihi sorumlusudur. Ve sorumluluğu atmak için alçak bir şekilde belediyemize suçlama cüretine girmiştir. Burası Bolu belediyesi sınırları içinde değil, burada yetkili olan Turizm Bakanlığıdır!” diyor.

Tekrar ediyorum; 66 kişi ölmüş, en büyük derdiniz ‘Ben yapmadım CHP’li belediye yaptı’ diyerek sıyrılmaya çalışmak mı?

Hatırlarsınız belki, bizim de bir dağımız, bu dağda son derece pahalı ve lüks tatil hizmeti sunan otellerimiz var.

Gitmesek de, görmesek de o dağ bizim dağımız aslında…

Biz gidemiyoruz, ama Uludağ’da otellerin doluluk oranı yüzde yüz dolayında.

Tehlike???

Tehlike büyük, çok büyük!

Mimarlar Odası Bursa Şubesi konuyla ilgili hızlı bir açıklama yaptı zaten. Küçük bir bölümünü alıntılayalım;

“…Yangınların önlenmesi ve yapı güvenliğinin sağlanması için gerekli olan ‘kamu adına denetim’ görevini yok sayan yapı üretim ve denetim süreçleri; yangın risklerini en aza indirmek için gerekli olan tasarım, yapım, kullanım ve işletme esaslarını ve güvenlikle ilgili yapılması gerekli harcamaları gereksiz masraf olarak gören politikalar nedeniyle bugüne kadar pek çok yangında yurttaşlarımız yaşamını yitirmiştir!”

Açalım şimdi ifadeyi…

Mimarlar Odası Bursa Şube Başkanı Şirin Rodoplu Şimşek; “Aslında bütün binalar yangın kontrolünden geçtikten sonra ruhsat alıyor. Eski yapıları burada hariç tutuyorum. Bursa özelinde konuşmak gerekirse arkadaşlarımız incelemeleri konusunda son derece titiz davranıyor, fakat sürecin kendisi doğrudan sıkıntılı. Sürekli bir denetim yok. İşler göstermelik yapılıyorsa bunu denetlemek mümkün değil.

Kağıt üstünde herkes doğruyu söylüyor olsa dahi, denetleme mekanizması çalışmayınca tıkanıklığın nerede başladığını bulamıyoruz bile.

Uludağ’daki otellerin çoğu eski zaten. Pek çoğunun kaçak olarak hayata başladığı, sonradan ruhsat aldığı, eklemelerle, çıkmalarla büyüyerek bugüne geldiği de bilinen bir gerçek. Dolayısıyla zamanında alınmış yangın izinlerinin olması bir anlam ifade etmiyor aslında! Orada Alan Başkanlığı kontrolündeki bir süreç yaşanıyor ve ne yapılıp yapılmadığı konusunda kimsenin bilgisi yok!”

İYİ Parti Bursa Milletvekili Yüksel Selçuk Türkoğlu, Kültür ve Turizm Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Adalet Bakanlığı ve Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na kış turizm merkezleri ile ilgili neler yapıldığını öğrenmek adına kapsamlı soru önergeleri sundu.

Merkezlerin ne ölçüde denetlendiğine yönelik merakı tetikleyen soru önergelerine; ‘Bakanlığımız tarafından gereği yapılıyor’ şeklindeki tek cümlelik yanıtın gelmesi elbette yaklaşık 2 ayı bulacaktır. Durum artık bir klasik olduğundan yanıt ve tarihle ilgili kesin hüküm bile verebiliyoruz.

Yakın süreçte Uludağ ile ilgili bir açıklama da gelecek Türkoğlu’ndan.

Çünkü hani deniyor ya şimdilerin moda lafıyla; ‘Turpun büyüğü heybede’ diye. Turpun büyüğü Uludağ’dan çıkarsa şaşırmamak gerekiyor!

Başın sağ olsun Türkiye…

HABERLER