Nefesler tutulmuş halde beklenen asgari ücretin Türk-İş’in istediği 9 bin lira bandında olmayacağı, ama bu rakama çok uzak bir oranda da belirlenmeyeceği Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘Kimsenin lafıyla hareket edecek değiliz, bizim sırtımızda küfe var’ demesiyle belli olmuştu zaten.
Dün 8 bin 250 lira olur demiştim, 250 lira şaşmış benim kantar. Yeni asgari ücret 8 bin 500 liradan hepimize hayırlı olsun.
Bu kararın oy birliği ile değil oy çokluğu ile alındığının altını çizmek lazım. Asgari ücretlinin ne kadar maaşla çalışacağını hükümet ve işveren belirledi, işçi temsilcisi olarak masaya oturan Türk-İş teklifleri kabul edilmediği için masada yoktu.
Bu nedenle asgari ücrete ‘işveren ve hükümetin uygun gördüğü ücret’ de diyebiliriz artık.
Bu önemli ayrıntının dışında, asgari ücretin kendisinin değil alım gücünün mühim olduğunu da hatırlatmak gerek. Malum, rakam açıklandıktan hemen sonra bir zam furyasıdır başlar, asgari ücretli maaşını Şubat ayında cebine koyana kadar verilen zam oranının bir miktarı çoktan uçup gitmiş olur. Kalanı da zaman içinde gelen zamlarla erir, 3-4 ay içinde el elde baş başta kalırız.
Normalde böyle seyreden durum; bu yıl seçim yılı olduğundan, pek mühim bir seçim süreci önümüzde durduğundan, ‘Mart-Nisan ayı gibi yeni bir asgari ücret düzenlemesi yapılır mı?’ sorusunu getiriyor akıllara. Seçimlerden hemen önce, şöyle gönüller şenlensin babında bir zam daha olma ihtimali mümkün.
İşte burada da işverenin işçi maliyetlerine ne kadar tahammül edeceği üzerinde düşünmek lazım. Hani meşhur ‘maaşa zam, işe son’ durumu en çok asgari ücretli için söz konusu oluyor.
Bakalım zaman bize ne getirecek!
İSMET KARACA GÖREVİ DEVRETTİ
Cumhuriyet Halk Partisi Bursa İl Eski Başkanı İsmet Karaca’nın milletvekili aday adaylığı için görevinden istifa ettiğini ve koltuğunu, yönetiminin oy birliği ile seçilen Turgut Özkan’a devredeceğini biliyorduk birkaç gündür.
Beklenen seramoni bugün gerçekleşti.
Törende yapılan konuşmalara değinmekten daha ziyade bir tespit yapmak isterim.
Cumhuriyet Halk Partisi konuşulabilen, tartışılabilen, yeri geldiğinde küsülebilen, ama çok güzel de barışılabilen bir parti. Bunu hep dile getiriyorum. Demokrasinin gereği, son derece insani durumların hepsini partide gözlemek mümkün.
Bu özelliklerinin yanı sıra bir özelliği daha var CHP’nin; kendi teşkilatlarından çıkan isimlerden daha ziyade, CHP’ye gönül vermiş, ancak başında bulunduğu STK’lara hizmet etmiş isimleri ya da şehrin ileri geleni olarak nitelendirilebilecek kişileri milletvekilliği listelerinde seçilecek yerlere koymayı tercih ediyor nedense…
Bu kez daha farklı olsun her şey diye yola çıkıyor İsmet Karaca. Daha önce de milletvekili aday adayı olduğu listede umduğu yeri bulamadığı için şeytanın bacağını önümüzdeki seçimlerde kırmayı, Bursa’yı Ankara’da temsil etmeyi istiyor.
Eğrisini doğrusunu, iyisini kötüsünü ayrıca tartışmayı bir kenara bırakacak olursak; Bursa’ya geldiği ilk gün partinin gençlik kollarına kayıt olan bir ismin, CHP Bursa’ya uzun süredir hak ettiği kendi mülkü olan il binasını kazandıran, partiyi bir kuruş borcu olmadan yeni il başkanına teslim eden bir ismin listede güzel bir yer bulması partiye hizmeti daha anlamlı bir hale getirir, diye düşünüyorum.
Diğer türlüsü, her türlü hamallığı göğüsleyen örgütün sürekliliğe dönüşmüş cezalandırılması gibi olacak kanaatindeyim.
CHP’de elbette STK’ların kapsayıcılığından yararlanılsın, elbette akil insanlar milletvekilliği listelerine alınsın, ama partiyi parti yapan örgüt de unutulmasın!
Ben de ‘CHP’de herkes fikrini açıkça söyleyebilir’ düsturundan yola çıkıp tespitimi ortaya koydum. Gerisi genel merkezin bileceği iş…