Bir süredir basın mensupları arasında geçen, ‘hangi belediye hangi medya kuruluşuna aylık ya da yıllık bazda ne kadar ödeme yaptı’ isimli tartışmanın çıkış noktasından bir açıklama gelince konuyu bir kez de benim köşemden dinlemeye hakkınız olduğunu düşündüm.
İlk olarak George Orwell’in pek meşhur sözünü anımsatmak isterim:
“Gazetecilik birilerinin yayınlanmasını istemediği haberleri yazmaktır, gerisi halkla ilişkilerdir.”
Şimdi, çıkış noktamız bu söz olacak.
Yani gazetecilik yapmak.
Bu noktada ülkemizde gerçek anlamda gazetecilik yapan kişi ve kurum sayısının son derece sınırlı olduğunu söylememiz mümkündür ve bana bu konuda katılacak meslektaşlarımın sayısı da çoğunluktadır sanıyorum.
Gazeteciliğin zaman içerisinde geçirdiği dönüşümden en ağır etkilenen bölgelerden birinin Bursa olduğunu düşünüyorum. Katıldığım ‘Yerel Medya Kurultayları’nda da şehrimizde yaşanan ‘Belediyelerin basın kuruluşlarına destek olması’ kavramının başka şehirlerdeki meslektaşlarımız için yabancı olduğunu fark ettim.
Yani, ‘Belediyelerin basın kuruluşlarına destek olması’ kavramı koskoca Türkiye’de en yoğun biçimiyle Bursa’da yaşanıyor.
İşin bu kısmı üzücü, çünkü yapılması gereken eleştirilere bir doz ayarı gerekiyor hep, hatta bazen eleştirmemenin en doğru karar olduğu düşünülüyor. Gazeteler de çoğunlukla belediyelerin hizmet bültenlerine dönüyor.
Eminim ki, bu söylediklerime sesli ya da sessiz meslektaşlarım destek veriyordur.
Şimdi gelelim hangi belediye hangi medya kuruluşunu ne kadar desteklemiş tartışmasına.
Yukarıda yazdıklarımdan sonra bu tartışma daha çok anlam kazandı sanıyorum.
Peki, nereden çıkmış bu konu ve nasıl yayınlanmış çarşaf çarşaf hangi belediyenin kime ne kadar ödediğini gösteren listeler?
Osmangazi Belediye Meclisi CHP Grup Sözcüsü Av. Sefa Yılmaz’ın, Belediye Meclisi Denetleme Komisyonu raporlarına itirazı ve şerh koyması ile başlamış bu tartışma.
“Osmangazi Belediyesi Denetleme Kurulu raporuna yazdığımız şerhte ifade ettiğimiz hususları meclis toplantısında da açıkladık. Basının desteklenmesine değil, haber+tanıtım faaliyetinin hem şekil hem de içerik anlamında yasaların dışına çıkılarak yapılmasına itirazımız var!” diyor Yılmaz.
Artan maliyetlerle ve düşen basılı gazete satışları ile birlikte ayakta durmaya çalışan, bu noktada devletin kendilerine verdiği ödeneklerin de yeterli olmadığı yerel basının ayakta tutulması için bir formülün bulunması esas elbette. Ama bu durum ‘Bana ne kadar destek olursan o kadar destek alırsın’ biçiminde bir pazarlığa dönüştüğünde konu bambaşka bir yere gidiyor.
Bunun yerine tıpkı Basın İlan Kurumunun belirli kurallar çerçevesinde basın kuruluşlarına ödenek vermesi gibi kurallar koyulsa ve bu kurallar esnetilmese çok daha doğru yol alınır diye düşünüyorum.
“Gerek ben ve gerekse CHP’li meclis üyeleri her zaman yerel basının desteklenmesinden yanayız. 5393 sayılı yasanın 60/k maddesi belediyelerin harcama kalemleri içerisinde ‘tanıtım giderlerini’ de saymıştır. Ancak uygulamada belediye başkanları bu harcama kalemini, belediyenin hizmetlerini tanıtmaktan ziyade kendi reklamlarını yapmak şeklinde kötüye kullanmaktadırlar. Belediyeler rutin hizmetleri dışında yaptıkları hizmet, açılış, yarışma, konser gibi etkinlikleri yerel basın aracılığıyla halka tanıtabilirler. Böylece bir taraftan yerel basına da destek olacaklardır” diyerek koyduğu şerhin izahını yapıyor Osmangazi Belediye Meclisi CHP Grup Sözcüsü Av. Sefa Yılmaz.
Ardından da bir soru yöneltiyor;
“Osmangazi Belediyesi ödemelerini yasal ve mevzuata uygun görüyorsa, yaptığı ödemeleri niye durdurdu? Yapılan doğru olsaydı ödemelere devam ederlerdi.”
Burada benim için konu Osmangazi, Yıldırım, Büyükşehir, Mudanya ya da Gemlik belediyelerinin kime ne kadar ödediği değil. Burada benim için konu gazetecilik yapılmasına hakkaniyetli desteğin sağlanıp sağlanmadığı ve yasalara uyulup uyulmadığı.
Sonrası sağlık, selamet…