Yasemin Güler
Yasemin Güler
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

İtlaf değil, çözüm istiyorum…

Bugün 4 Ekim Dünya Hayvan Koruma Günü…

Bugün benim de hayatımın bir parçası olan ve bu duyguyu yaşayabildiğim için çok şanslı olduğumu hissettiğim en kıymetli dostlarımdan birinin günü…

Bizimki gibi ülkelerde, daha insanlar hakları ile ilgili söz söyleme cesaretini bulamıyor, vatandaş olmaktan gelen kazanımlarını dahi savunamıyorken hayvan haklarından ve hayvanların korunmasından bahsetmek biraz ütopik gelse de kulağa, durum hiç de öyle değil aslında…

Bugünün benim için en kıymetli açıklamalarından birini yapan Bursa Veteriner Hekimler Odası Başkanı Melike Baysal ile yaptığımız tüm sohbetlerden çıkan ana fikir; dünya denilen habitatta aynı yaşamı paylaştığımız bitkilerin, hayvanların ve insanların sağlığı birbirinden ayrı düşünülemez. Dolayısıyla hayvan popülasyonunun refahı insanlar için de vazgeçilmez bir gereksinimdir.

Oysa içinde bulunduğumuz süreçte hayvan refahı ile ilgili ciddi sıkıntılar yaşadığımız ve bu sıkıntıların bir bölümünün hayatlarımızı etkilediği gerçekliği ile karşı karşıyayız.

Elbette hissettiğimiz en önemli sorunların başında sahipsiz hayvan popülasyonundaki artış geliyor. Bursa Veteriner Hekimler Odası’nın araştırmalarına göre şehrimizde yaklaşık 300 bin civarında sahipsiz hayvan bulunuyor.

Sahipsiz hayvanların bakım, beslenme, kısırlaştırma ve rehabilitasyon görevinin 2004 yılından, yani bundan 19 yıl öncesinden beri yerel yönetimlere devredildiği düşünüldüğünde, 19 yıldır bu konuda pek de taş üstüne taş koyulduğunun söylenemeyeceği ortada.

Büyükşehir ile birlikte 18 belediyesi olan Bursa’nın sadece 6 belediyesinde Veteriner İşleri Müdürlüğü var. Kalan 12 belediyenin 6’sında kısırlaştırmaların da yapıldığı barınaklar mevcut. Özellikle sorunların devleştiği dağ yöresi belediyelerinde veteriner hekim dahi olmadığının altını çizmek lazım.

Araya girerek benim de Türkiye geneli için küçük bir ekleme yapmam gerekiyor. Vatandaşlardan ve hayvan severlerden gelen bilgiler ışığında şunu söyleyebilirim ki, belediyelerde Veteriner İşleri Müdürlükleri adeta bir sürgün yeri olarak kullanılıyor. Zaten zorluk içinde ayakta durmaya çalışan bu müdürlükler ilgili personelin elinde gül olabilecekken, ceza mevkii olunca kül olabiliyor…

Bursa bilgilerinden devam edersek, yerel yönetimlerde çalışan veteriner hekim sayısı 50! Bundan 5 yıl önce, 2018 yılında da bu sayı 50 personel olarak geçiyordu bilgiler arasında…

5 yılda bir personel dahi eklenmemiş sorumluluk üstüne sorumluluk eklenen Veteriner İşleri Müdürlüklerine…

Yaklaşık 30 veteriner hekimin kısırlaştırma ve rehabilitasyonla ilgilendiği, her bir veteriner hekimin günde en fazla 5 kısırlaştırma operasyonu gerçekleştirmesi gerektiği göz önünde bulundurulursa artan hayvan popülasyonunun kısırlaştırmasına bu kadar personelle nasıl yetişileceğinin aritmetiğine benim zekamın yetmediğini söylemeliyim…

2022 yılında 8 bin civarında kısırlaştırma yapılmış, 2023 yılı sonunda bu rakam maksimum 14 bin olacak. Ancak özellikle köpeklerin üreme hızı bu rakımın ilerleyiş hızından kat kat fazla…

Sayıları artan hayvanların guruplar halinde bir araya gelerek yaşamaları sürü psikolojisi ile hareket ettikleri için insanlar açısından tehlike oluştururken, hayvanlar açısından da hastalıkların aralarındaki geçişini artırıyor, hasta hayvan sayısı artarken belediyeler hastalık tedavisi için bütçe ayırmak istemiyor. Hatta iş öyle bir noktada ki, Veterinerlik Fakültesi artık sahipsiz hayvanları kabul etmiyor!

Devletin çeşitli yöntemlerle üzerinden silkeleyip atmaya çalıştığı bu yükün yine hayvan sever vatandaş ile özel veteriner hekim kliniklerine yüklenmeye çalışıldığını gözlemlemek için özel bir çabaya gerek yok aslında. Bir yanda özel bir kuruluş, diğer yanda hasta bir hayvanı kurtarma çabası içindeki, büyük ihtimalle mali durumu bu işe elvermeyen vatandaş, karşı karşıya gelen iki kesimi oluşturuyor.

Tıpkı sağlığın, eğitimin ve daha pek çok şeyin özelleştirilmesi neticesinde işini yaparak evine ekmek götürmesi gereken ile müşteri pozisyonuna geçen vatandaş arasında yaşanan gerilim gibi bir hal bahsettiğim…

Tüm bunlar olurken, adına hasta hayvanların uyutulması, hasta hayvanlara ötenazi uygulanması gibi cici cici yakıştırmalar yapılan, aslında hayvan itlafının ta kendisi olan bir gerçeklikle karış karşıyayız!

Üstelik çiplemeler adeta durmuşken, cins kedi ve köpeklerin de kapıya konma hızı giderek artarken, neresinden tutacağınızı bilemeyeceğiniz kadar zorlu bir halin içindeyiz toplum olarak…

Vicdanları yıllarca kanatacak bir kararın eşiğindeyiz anlayacağınız…

Bursa Veteriner Hekimler Odası Başkanı Melike Baysal; “Merkezi yönetim bütçe ayıracak, yerel yönetimler bütçe ayıracak, Veteriner İşleri Müdürlükleri kurulacak, devlet hayvanına sahip çıkacak. Bunu onlara borçluyuz, çünkü hukuken hakları var, çünkü 5199 sayılı yasayla bizim ülkemizde kasten hayvan öldürmek yasak!” diyor açıklamasında. Oysa ülkemizde kasten bir hayvanın canına kıyılmayan gün sayısı neredeyse yok. İlginçtir bu konuda ceza alan da yok!

Elbette sahipsiz sokak hayvanları sorunu ile karşı karşıya kalan tek ülke biz değiliz. Avrupa’da her ülkenin sokak hayvanları için kendince çözüm yolları var. Örneğin, İspanya zorunlu kısırlaştırma ve çip kullanımını öne çıkarırken, Fransa hayvanları sokağa terk etme kuralını ihlal edenleri üç yıl hapis ve 45 bin avro para cezasına çarptırarak caydırma yolunu kullanıyor.

Biz itlaf gibi korkunç bir yola doğru ilerliyoruz…

Çözümünün yerelden çok genel olduğunun altını çizmem gereken sahipsiz hayvan meselesini bir kenara bırakırsak, Alan Başkanlığı nedeniyle Uludağ ve Teknosab nedeniyle Gölyazı’nın yaban hayatı açısından ciddi tehlike altında olduğunu vurgulayabileceğimiz en önemli gün de 4 Ekim olur herhalde.

Tüm bunların içinde güzel bir bilgi paylaşımı ile kapatmak istiyorum yazımı, zira sorunları dile getirmek mümkün, ancak çözümü noktasında ciddi bir tıkanıklık var…

İşin güzel olan yanı, Bursa Veteriner Hekimler Odasının bir yıllık karnesinin ‘pek iyi’ notları ile dolu olmasında. Özellikle 6 Şubat depremi ile birlikte deprem bölgesinde yaşanan tüm hayvan bakımı ile ilgili sorunları daha önce olduğu gibi sorunların çözümünü hayvan severlerin omuzlarına yüklemek yerine bilhassa görev alarak üstelenen ve bu konuda da çok başarılı bir sınav veren Türk Veteriner Hekimler Birliğini de ayrıca kutlamak isterim.

Bölgeden çeşitli şehirlere göç eden meslektaşlarından tutun da bölgede çalışma gayreti gösteren meslektaşları ile dayanışmaya ve depremin ilk zamanlarında hayvan popülasyonunun ihtiyaç duyduğu her türlü hizmeti sağlamaya ciddi bir gayret gösterildi. Bu gayretin halen sürdüğünün altını da çizmek lazım.

Bursa Veteriner Hekimler Odasının bu yılki hedefi tüm yerel yönetimleri ziyaret ederek sorunlara yönelik önerilerini ve işbirliği tekliflerini götürmek olacak. Belki bu görüşmelerden şehrimizin vicdanına yakışır bir çözüm de çıkar beklentisindeyim…

HABERLER