Bir el tarafından ucu kıvrılarak sıkılmış göçmen tüpünün içinden çıkan diş macunu gibi birbirimizi iterek ilerliyoruz sanki dünya üzerinde.
Afganistan ve Suriye’den bize, bizden Avrupa’ya, Avrupa’dan Amerika’ya…
Ancak mesele bizde çok daha farklı. Son derece ele yüze bulaştırılmış bir mevzu olan (ister mülteci ister sığınmacı deyiniz) ülkemizde yaşanan yabancı göçü meselesi giderek daha sık, tarafların itişli kakışlı karşı karşıya gelmesine neden oluyor.
Hiçbir kriter gözetilmeden, belirli şehirlerde ve şehirlerin belirli bölgelerinde yoğunlaşmalarının önüne geçilmeden, ‘yavaş yavaş herkes birbirine alışır’ mantığı ile yürütülmeye çalışılan göçmen politikası, şimdilerde küçük küçük sinyaller veriyor ve ileride daha büyük toplumsal patlamalara gebe olduğunu gösteriyor bize.
Konu tekil olarak kişilere duyulan antipatiden daha çok, toplumsal yaşam kuralları farklı iki grubun hayatın içinde karşı karşıya geldiğinde yaşadığı gerilim ve bu gerilimi üstünden atabilmenin tek yolu olarak görülen kaba kuvvete başvurma gibi geliyor bana daha çok.
İlk olarak metroda kadınların fotoğraflarını çektiği iddiasıyla yabancı uyruklu bir şahıs darp edildi şehrimizde.
Nedense böyle bir trend var erkekler arasında son dönemde. Kadınların rahat giyinmesinin önüne geçmek için başlatılmış bir trol hareketi gibi özellikle insanların toplu olarak bulundukları bölgelerde dekoltelerin fotoğraflarının ya da videolarının çekilmesi zaten son derece anlamsız bir davranış modeli.
İçinde bulunduğumuz dönemde ne türlü fotoğraflar ya da videolar isterseniz kolaylıkla ulaşabilecekken, hafifçe açılmış bir eteğin ya da yakanın fotoğrafını çekmeye çalışmak bence sadece ve sadece kadınların rahat giyinmesinin önüne geçebilmek için yapılan bilinçli ve toplu bir eylemin parçası olabilir.
Neyse konumuza dönelim. Yabancı uyruklu bu gencin böyle bir trendin parçası olmadığı anlaşıldı. Garibim yediği dayakla kaldı, telefonunda bahsedilen türde fotoğraflar olmadığı için de kendisini darp edenlerden şikayetçi oldu haklı olarak.
Bu olaydan kısa bir süre sonra, Mudanya’dan gelen haberle irkildik.
Özellikle Güzalyalı sahillerini zapturapt eyleyen Suriyelilerin denizin içinde nargile karpuz keyfi yaptıkları fotoğraflarını gözlerimin önünden silemiyorum bir türlü.
Vatandaşlar uzun süredir artık Güzelyalı sahillerini kullanamadıklarını söylüyorlardı, ancak yoğun şikayetlere rağmen hiçbir müdahalede bulunulmuyordu.
Bu kez Suriyeli yoğunluğu bir sitenin havuzunda gündem oldu. 15 göçmen erkeğin havuza girmeye kalkması site sakinlerini rahatsız etti, anlaşılan o ki, ciddi bir arbede yaşandı. Bir site sakininin;
“Kendi ülkemizde, kendi sitemizde, havuzumuzda sandalyeler kafamızda kırıldı, telefonumuz, gözlüklerimiz çalındı. Kadınlar çocuklar yerlerde…” diyerek anlattığı üzücü durum, 15 erkekten birinin sitede evi olması ile açıklanmaya çalışıldı. Bahsedilen erkeklerin bazıları da Avrupa’da çeşitli ülkelerin vatandaşıymış.
Öncelikle şunu belirtmek lazım ki, sitelerin havuzlarına çoğunlukla misafirler giremez. Her hanenin belirli bir misafir kotası vardır, isimler sezonun açılışında yazdırılır ve listede ismi olanlar dışında kimse havuzu kullanamaz.
Havuzlu evi olan herkesin bildiği ve hassasiyetle riayet ettiği kurallardan biridir bu.
Bir de yazılı olmayan kurallar vardır.
Site havuzları daha ziyade çocukların ve gençlerin eğlencesine ayrılmış alanlardır. Zaman zaman site kadınları güneşlenmek için dinlenme alanlarını kullanır, ancak toplum huzurunun sağlanması için herkes azami dikkat gösterir havuzu kullanırken.
Yani 15 erkek bir anda havuza inemez, çıkmaları istendiğinde küfürler edip eşyaları kırma hakkına ise asla sahip değildirler.
Türk vatandaşı da olsalar, Alman vatandaşı da olsalar, böyle bir hakları yoktur!
Böyle bir davranışı vatandaşı oldukları Avrupa ülkelerinde sergileyebiliyorlar mı? Merak ederim doğrusu.
Bu davranış kendi eşlerinin, kızlarının, kız kardeşlerinin bulunduğu bir ortamda gerçekleşse tutumları ne olurdu, onu da merak ediyorum…
Göçmen konusunu partisinin ana politikası haline getirmiş olan Zafer Partisi Bursa İl Başkanı Adem Şimşek; “Vatandaşlarımızdan şunu rica ediyorum. Bu adamlar yaptıkları bu davranışlar için nereden destek alıyorlar? Vatandaşlarımız bunu bir sorgulasın!” diyor.
Bu sorunun yanıtını da merak ediyorum…
Kendi vatanımda yabancı olmayı reddediyorum!