Yasemin Güler
Yasemin Güler
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

Kenti anlatırken akılları koltukta olanlar

Akademik odalar siyasete karışır mı karışmaz mı, hadi karıştı diyelim bu işin neresinde durur gibi tartışmalar almış başını giderken, üstelik zaten aile ilişkilerimizden attığımız adıma kadar her şeyi siyasetin belirlediği bir ülkede yaşarken, yerel seçimlere gidiyoruz.

Gidiyoruz da ne oluyor sanki…

Genel başkanların çalıştığı, yerel figürlerin oy topladığı vekillik seçimlerinin ardından buna bir de yerel seçimleri ekleyebiliriz pekala. Seçime 65 gün gibi bir süre kalmış, halen pek çok il ve ilçenin belediye başkan adayı belli değil pek çok siyasi partide.

Gelelim durumun Bursa penceresinden bakışına. Açıklandı, açıklanacak denilen CHP Belediye Başkan Adayları bu hafta da açıklanmıyormuş.

İddialar CHP Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey ile Nilüfer Belediye Başkanı ve başkan adayı olarak gösterilmesi en muhtemel isimlerden biri olan Turgay Erdem arasındaki gerginlik nedeniyle adaylık açıklamasının geciktiği yönünde. ‘Turgay Erdem aday olursa ben yokum!’ resti önemli bir rest. Hatırlarsanız ‘Turgay Erdem varsa ben de varım’ resti de İYİ Parti kanadından gelmişti.

Araların neden bu kadar açık, tavırların neden bu kadar keskin olduğuna yönelik söylenecek çok şey var, fakat söylenecekleri tarafların kendilerinin dillendirmelerini tercih ederim. Bizim işimiz tabloyu gözler önüne sermek.

Tüm restlere karşılık CHP Genel Merkezi’nin tavrı halen Turgay Erdem’in adaylığından yana olunca, ancak bahsi olunan restler de göz ardı edilemeyecek ciddiyeti koruyunca, bir kez daha düşünmek gerekti gibi.

Muhalefette sular deli dalgalı da iktidarda durgun ve sütliman mı deniz? Hiç de değil…

Aynı ‘hangi koltuğu kim alacak, hangi makam ve imkanlar kimlere emanet edilecek’ kavgası, bu emanetlerden kimin yararlanacağına yönelik itiş kakış burada da sürüyor. Fakat iktidar cephesi çok daha rahat bu konuda, çünkü AK Parti seçmeni oyunu çoğunlukla adaya değil ‘Reis’e veriyor. Dolayısıyla AK Parti cephesinde ‘Genel Başkan çalıştı, adaylar seçildi’ kavramı daha bir hakimiyet kazanıyor.

Bütün bu kargaşanın gölgesinde, bugün şehri çok yakından ilgilendiren, 6 Şubat depremlerinin yıldönümüne 10 gün kalmışken mutlak yakından takip edilmesi gereken,  TMMOB Bursa İl Koordinasyon Kurulu tarafından ‘Direnen kent mi Bursa?’ ana teması ile düzenlenen 6. Kent Sempozyumuna katıldım.

Kenti yönetmek için birbirini yiyen isimlerin yönetimine talip oldukları kent ile ilgili söyleyecekleri birer çift lafları vardır elbet ve mutlaka akademisyenleri de dinlemek isterler bu konuda düşüncesiyle.

Şu anda görevi başında bulunan belediye başkanlarından hiçbirinin sempozyuma katılmadığını belirtmek isterim. İktidar ve muhalefet partisi ayrımı burada kalkmış, maşallah herkes koltuğunun ağırlığını korumak adına oturduğu yere sıkı sıkı tutunmuş görünüyor.

Neyi nasıl yöneteceklerini tam ve doğru olarak bildiklerinden, her daim doğru kararları alarak kentin refahı için çabaladıklarından olsa gerek sempozyuma katılacak vakit bulamadıklarını tahmin ediyorum.

Bir diğer bakış açısı ise ‘Hiç kimse rakibiyle yüzleşme riskine girmiyor’ bu bakış daha doğru gibi…

CHP Bursa Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Mustafa Bozbey’i ve İYİ Parti Bursa Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Selçuk Türkoğlu’nu konudan ayrı tutmak lazım, zira ikisi de sempozyuma dahil oldular, hatta salona da birlikte girdiler diyebilirim.

TMMOB Bursa İKK Sekreteri ve Mimarlar Odası Bursa Şube Başkanı Şirin Rodoplu Şimşek uzun zamandır en az yorum kattığı, en fazla elindeki kağıda bağlı kaldığı konuşmasını gerçekleştirdi. Ana fikir olarak konuşmasının şu kısmı son derece önemliydi;

“Ülkemizin genelinde olduğu gibi Bursa özelinde de popülist siyasi kararlara ve sermaye baskısına paralel olarak kentsel mekanlarda ve doğal çevrede pek çok tahribat oluşmuş ve neredeyse her bir tahribat kaotik hal alan kronik kent sorunlarına dönüşmüştür. Ulaşım, kentsel dönüşüm, sanayi, tarım, altyapı ve buna benzer alanlar kronikleşen sorunlardan sadece birkaçıdır.”

Siyasi kararlara ve sermaye baskısına karşı kenti korumak adına aday olanlar arasında yer alan CHP Osmangazi Belediye Başkan Adayı Erkan Aydın Osmangazi’nin kötü bir zemin üzerine kurulu, kötü planlanmış, daha doğrusu planlanmamış yapısından bahsetti.

CHP Bursa Milletvekili Hasan Öztürk;

“Kıyılan bir kent Bursa. Bursa’ya kıydık. Bursa hem kullanma hem korunma kapasitesini doldurdu. Nüfusu durdurmamız gerekiyor. Herkesin kendi şehrinde yaşadığı bir ülke yaratmamız gerekiyor” dedi.

İYİ Parti Bursa Milletvekili ve Büyükşehir Belediye Başkan adayı Selçuk Türkoğlu;

“Sonuca baktığımızda Bursa direnememiş. Akademik odalarında direnci olmasa daha da kötü bir şehirle karşı karşıya kalacağız. Bursa plansız, programsız kendi başına yürüyen bir şehir. Deprem, küresel ısınma ve iklim değişikliği önümüzde. Dirençli kentleri mutlaka oluşturmalıyız!” dedi.

Bursa Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Gülten Kapıcıoğlu;

Şehrin geldiği nokta hepimizin ortak problemi. Ortak akılla çözmek gerektiğinin farkındayız. Bursa’da TÜBİTAK ile ortaklaşa şehrimizin zemin haritasını çıkardık ve faaliyete geçtik. Pilot bölgeler belirleyerek kentsel dönüşümlerimizi tamamlıyoruz. 10 bine yakın konut projemizin ihalelerine başlamak üzereyiz. 100. yılımıza özel 100 bin konutu dönüştürme hedefimiz  de var. Günümüzde su krizi var. Biz Çınarcık Barajıyla 2060’a kadar su sorununu çözme yönünde planlar yaptık” dedi.

Son olarak CHP Bursa Büyükşehir Belediye Başkan adayı Mustafa Bozbey;

Bu kentte bir direnenler var, bir de direnenlere direnenler var. Bu kentin üst ölçekli planı yok! Hala 2020 planları ile yönetiliyoruz. Neyden bahsediyoruz? Büyük bir Bursa platformunun oluşmasını sağlamamız gerekiyor.

Ankara’da projeler yapılıyor burada hayata geçiyor. Ulaşıma etkisi var mı? Çevreye etkisi var mı? Değerlendirmeler yapıldı mı? Sonuçlar nelerdir? Bunların hiçbiri yok. Sonra nasıl rahatlama yaparız diye uğraş vermeye çalışıyoruz. Tüm bunlar Bursa’nın sahipsizliğinden kaynaklı.

Bu şehirde kentsel dönüşüm hiçbir yerde yapılmadı, sadece bina yenileme yapıldı. Bizim önerimiz 2050 vizyon planın hazırlanması yönünde. Alt ölçekli planlarla, kentsel dönüşümlerle, Büyükşehir Belediyesi’nin mutlak garantör olduğu anlayışla insanların dirençli yapılarda oturmasının sağlanması gerekir” dedi.

Bursa’nın sahipsizliğini de, plansızlığını da, sağından solundan büyük parçalar koparılarak yenilen bir ekmek gibi büyük bir yem olarak kullanılışını da defalarca yazdığımdan, bu konudaki yorumlarımı da bildiğinizi düşünerek daha fazla yorum katmak istemedim konuşulanların üzerine.

Söylenenler kente yönelikti, akıllar koltukları kimin alacağındaydı açıkçası…

Buraya kadar yazdıklarım sadece açılış konuşmalarından. İşin sempozyum kısmını ayrıca değerlendirmek farz oldu artık…

 

 

HABERLER