Mimarlar Odası Bursa Şubesi, İnşaat Mühendisleri Odası Bursa Şubesi ve Jeoloji Mühendisleri Odası Güney Marmara Şubesi ile bir protokole imza atan ve şehrin yapı stoğunu güncelleme yolculuğuna çıkan Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş’ın Olay Gazetesi Başyazarı Ahmet Emin Yılmaz’a yaptığı açıklamalar benim de konuyu başka bir açıdan ele almama vesile oldu.
Öncelikli olarak şunu belirtelim, üniversitelerin de dahil olduğu protokolün içerisinde Jeoloji Mühendislerinin henüz etkin bir rolü yok, bu durum odayı rahatsız ettiği gibi, zaman zaman Jeoloji Mühendisleri Odası Güney Marmara Şube Başkanı Engin Er’in; ‘biz o protokol masasından kalktık, yanlış bir yol izleniyor, zemin etüdleri yapılmadan bir binanın durumu ile ilgili net bilgi veremezsiniz!’ uyarıları ile karşılaşıyoruz.
Yine de bir bina envanteri çalışması sürüyor, hatta bitmek üzere. Aktaş’ın verdiği bilgilere bakılırsa Japon Uluslararası İşbirliği Ajansı ile yapılan çalışmaların yüzde 80’lik bölümü tamamlanmış görünüyor ve bu çalışmaların sonuçlarına göre şehrin binalarının yüzde 35’lik oranında sıkıntılar mevcut.
Binalarına sağlamlık testi yaptırmak isteyen 1000 binanın olduğuna dikkat çekiyor Aktaş ve diyor ki, ‘geçtiğimiz hafta sadece bir bina başvuruda bulunmuş!’
Oysa İKK Sekreteri ve Mimarlar Odası Bursa Şube Başkanı Şirin Rodoplu Şimşek, şehrin sorunlu binalarında vatandaşın talebi ile değil daha ziyade binalarla ilgili bilgilerin mahalle mahalle dolaşılarak sisteme girilmesi neticesinde bir veri tabanı oluşturmaya çalıştıklarını dile getiriyor daimi olarak. Böylelikle çıkan bina envanteri ise tahmin edileceği üzere kentsel dönüşümde öncelik verilmesi gereken bölgeleri ortaya koyuyor bizler için.
Depremin ilk zamanlarında binasını kontrol ettirmek için adeta belediyenin telefonlarını kilitleyen vatandaşın şimdilerde neden böyle bir çaba içerisinde olmadığını anlamaksa hiç güç değil aslında.
Öncelikli olarak söylemek lazım ki, bizim toplumsal hafızamız üç ay…
Üç ay öncesinde yaşadığımız tüm sıkıntıları silip atıyoruz. Ben yaşadığımız onca sıkıntıyla baş edemediğimiz için toplum olarak başımıza gelenleri yok saydığımızı, hafızamızın da yardımı ile yaşadığımız şeyleri hiç yaşamamışız gibi kabul ederek ancak geleceğe bakmayı başarabildiğimizi düşünüyorum…
Elbette bir uzman değilim, bu benim safiyane düşüncem…
Deprem için de bu durum geçerli olmuş anlaşılan…
İkinci önemli neden ise tamamen ekonomik…
Binasının depreme dayanıklı olmadığını, kentsel dönüşüme ihtiyaç duyduğunu öğrenen vatandaşın kaç tane alternatifi olabilir sizce?
Ya yeni bir ev alacak (bu durum elbette ekonomik sıkıntısı olmayanlar için geçerli olabilir) ya da kiraya çıkarak bulunduğu konutu boşaltacak ki, kentsel dönüşüm başlayabilsin…
Bursa’da kiraların ortalama 10 bin lira düzeyinde olduğunu tam da bu noktada belirtmek ve asgari ücretin 11 bin 500 lira olduğunu hatırlatmak isterim…
Bence yeterli…
Başkan Aktaş, yapılacak bina testlerinin bir bağlayıcılığı olmadığını özellikle vurgulamış verdiği bilgiler arasında ve vatandaşları üzerlerine düşen sorumluğu yerine getirmeye davet etmiş.
Hemen araya gireyim; belki de çaresizlik nedeniyle evinin depreme dayanıklılığını ortaya koyacak testleri yaptırmaktan kaçınan vatandaşa tüm belediyelerin sunması gereken hizmetin sağlamlık testinden fazlası olması gerektiği kanaatindeyim.
Belediyelerin rezerv alan olarak kullanabilecekleri bölgelere müteahhit anlaşmalı binalar yapılarak belediyelerin eline geçen konutların kentsel dönüşüm bölgelerindeki evlerinden çıkması gereken vatandaşlara tahsis edilmesi gibi bir yöntem izlemek her iki tarafı da büyük ölçüde rahatlatacaktır diye düşünüyorum.
Bizim gibi çalışan kesiminin yüzde 60’ı asgari ücret ya da asgari ücrete komşu ücretlerle geçim mücadelesi veren ve bu esnada gerek konut fiyatları gerekse kira fiyatları azami ölçüde artan bir ülkede aksi durumda kentsel dönüşüm için vatandaşın güvenle adım atması hayli güç…
Bu arada sıklıkla dile getirilen Altıparmak, Çarşamba kentsel dönüşüm projesinin ilk kazması da 2023 yılı sonunda vurulacakmış.
Oysa benim bildiğim şudur ki, henüz bölge ile ilgili bir hikaye oluşturulma aşamasında. Projeler çizilmedi. İKK Sekreteri ve Mimarlar Odası Bursa Şube Başkanı Şirin Rodoplu Şimşek, ‘Bölgeyle ilgili belediyenin şimdiye kadar yürüttüğü şu kadar metrekareye bu kadar metrekare daire biçimindeki kentsel dönüşümlerden çok farklı bir proje olması yönünde çalışacağız. Şimdiye kadar var olan projeler gibi bir çalışma hayal ediliyorsa biz böyle bir projenin içinde yer almayı zaten doğru bulmayız!’ diyor.
Başkan Aktaş her daim ‘Bursa’yı yıkarak güzelleştireceğim’ sözünü dillendirir. Depremsellik açısından bakıldığında hayli önemli olan dayanıksız binaların yerine dayanıklı binaların gelmesi işi sadece yıkmaktan biraz daha kompleks bir hal alıyor gibi…
Hani nasıl desem; ‘…öyle bir yerdeyim ki, ne karanfil ne kurbağa…’
‘SAYIN BAKAN HALA SUSACAK MISINIZ?’
Tabipler Odası Bursa Şubesi giderek artan sağlık sektörü sorunlarını görmezden gelmeyi ve tüm bu sorunları günümüzün pek moda tabiriyle klavye şövalyeliği yaparak çözüyormuş gibi yapmayı tercih eden Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’ya bir kez daha şöyle seslendi;
“Artık canımıza da kasteden bu sorunlarımıza karşı halen sadece tweet atmakla mı yetineceksiniz? Hekimlerin, sağlık emekçilerinin yaşadıkları sorunlar için tek yapabileceğiniz bu mu? Her ay sayısı katlanarak artan yüzlerce hekim bu kötü koşullar ve gelecek kaygısıyla ülkesini terk ediyor. Neredeyse hepimiz, çalışma yükümüzün yanında bu sağlık sisteminde ruhsal anlamda zorluklarla da karşılaşıyoruz. Daha geçen hafta üç meslektaşımız intihar etti. Günde en az 100 sözel ve fiziksel şiddetle karşılaştığımız, hekimlerin %84’ünün en az bir kere şiddete maruz kaldığı çalışma koşullarındayız.
Sayın bakan, siz halen susacak mısınız? Sosyal medyadan mesaj göndermekten daha fazlasını yapacak mısınız?
Şimdi, bir kişi daha eksilmeye sabrımız yok. Bir gün daha kaygıyla çalışmak istemiyoruz. Bir kere daha yaşatmak isterken ölmek istemiyoruz. Bu nedenle başlattığımız eylem sürecinde topluma çağrımızdır; Sağlıkta yaşadığınız sorunların sorumlusu ne hekimler ne de sağlık çalışanlarıdır. Randevu bulamamanızın, 5 dakikada muayeneye mecbur bırakılmanızın, eczanelerde kalem kalem ödeme yapmanızın, hastanelere ulaşamamanızın ve diğer bütün sorunlarınızın sorumlusu bu sağlık sistemidir. Sağlıkta şiddete karşı her yönüyle mücadelemiz devam edecek: Yaşamak ve yaşatmak istiyoruz!”