CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, CHP Yoksulluk Dayanışma Ofisi Kurucusu Hacer Foga ile kameralar karşısına geçerek, Türkiye’nin uyuşturucu parasıyla cari açık kapattığını ve ülkede bir metamfetamin salgını olduğunu iddia etmişti.
İşin cari açık kısmını bilemem. Büyük paralar benim işim değil, ancak şunu biliyorum ki; ülkemizde gerçekten de bir salgın olarak nitelendirilebilecek kadar yaygın halde metamfetamin meselesi.
Kullanım yaşı ilkokul düzeyine kadar düşmüş durumda. Okullarda peynir ekmek gibi satılıyor, her köşe başında eğer böyle bir madde arıyorsanız gerçekten de bulabiliyorsunuz.
Bu durum sadece bizim şehrimiz için değil büyük şehirlerden başlamak kaydı şartıyla tüm ülke için ciddi bir sorunu haline geldi.
Farkında olalım ya da olmayalım, eminim ki, bütün anne babaların yüreği sıkışıyor bu satırları okurken.
Çocukları kapıdan dışarıya çıktıktan sonra hangi tehlikelerle karşı karşıya kalacak diye düşünen her veli hisseder bu paniği.
Şehrimizde mesele ne kadar ileri boyutta tahmin etmek zor. Ancak şunu biliyoruz; 20 Eylül ve 7 Kasım tarihlerinde iki büyük operasyon düzenlendi uyuşturucu satıcılarına yönelik.
Operasyonları bizzat İçişleri Bakanı Süleyman Soylu başlattı, yerinde izledi, operasyon sonrasında da gereken açıklamaları yaptı kamuoyuna.
20 Eylül’de düzenlenen operasyonlarda 130 noktada 132 kişi yakalandı, 7 Kasım’da düzenlenen operasyonlarda ise 70 adresten 95 uyuşturucu satıcısı gözaltına alındı.
Operasyonun adı ‘Kökünü Kurutma Operasyonu’ oldu.
Kameralar karşısında uyuşturucu ile mücadelede yapılanları anlatan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu;
“Haftada ortalama 5 bin uyuşturucu satıcısını gözaltına alıyoruz!” diyordu.
Soylu’nun açıklamalarının yayınlandığı haber portallarında yapılan yorumlar ise dikkat çekici.
‘Önemli olan baronları içeri almak Sayın Bakan! Satıcı içeri alınır, güzel, ama üretici başka satıcı bulmakta zorlanmaz!..’
Hadi buna bir de ben ekleme yapayım;
‘Kertenkelenin kuyruğunu kesmek yetmiyor, kesiyorsunuz bir daha uzuyor, kesiyorsunuz bir daha uzuyor, kertenkelenin başını ezmek gerekiyor!’
Çünkü kertenkelenin başını ezmezseniz, siz arkanızı döner dönmez aynı olaylar yeniden cereyan etmeye devam ediyor.
Haftada 5 bin satıcının yakalandığından bahsedilince insanın kanı çekiliyor. Bu kadar satıcı yakalanıyor ve halen uyuşturucu satışı devam ediyorsa, bu işin içinde kaçırdığımız bir ayrıntı var demektir.
Saadet Partisi Yıldırım İlçesi Yıldırım Mahalle Başkan Yardımcısı Hüseyin Çil’in gönderdiği görüntüler 7 Kasım tarihinde düzenlenen operasyonun üzerinden 17 gün geçmeden Bursa’da benzer manzaraların yaşandığına dikkat çekiyor.
UNESCO Dünya Mirası Listesine giren Yıldırım Bayezid Cami, medrese, imaret, hastane, ahır, mektep, mutfak, hamam ve türbeden oluşan külliye etrafındaki manzara içler acısı.
Külliyenin hemen yanında ilkokul, ortaokul, lise ve halı sahanın bulunması, yani bölgenin çocukların ve gençlerin uğrak noktalarından olması daha da üzücü.
Hani insan hangisine yansa bilemiyor; UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne 2014 yılında alınan Yıldırım I. Bayezid Külliyesi’nin uğradığı tahribata mı üzülmeli, yoksa çocukların, gençlerin arasında umarsızca alınıp satılan, kullanılan uyuşturucu maddelerin varlığına mı?