Bursa nedense partilerin genel başkanları tarafından teğet geçilmesiyle anılır oldu son zamanlarda. Geçtiğimiz günlerde ‘Milletin Sesi Mitingi’ için Bursa’ya gelecek olan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da şehrimizi teğet geçmiş ve Canan Kaftancıoğlu’nu yalnız bırakmadıklarına vurgu yapmak üzere mitingi İstanbul’a çekmişti.
En kısa zamanda şehrimize geleceğini, Bursa’yı çok önemsediğini söyler genelde böyle durumlarda genel başkanlar.
CHP Genel Başkanı da aynı şeyleri söylemişti, bir farkla; Kemal Kılıçdaroğlu sözünü tuttu, programında yaratabildiği ilk fırsatta Bursalıların gönlünü almaya geldi.
Nilüfer Belediyesi’nin Lozan Antlaşması’nın 99. Yılı için organize ettiği “Büyük Balkan Buluşması” CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun katılımıyla gerçekleşti.
Bir göç ve göçmen şehri olan Bursa açısından son derece anlamlı bir organizasyondu katıldığımız. Balkan yöresinin türküleri ve dansları ile beklenen Kılıçdaroğlu’nun protokol masası da mübadelenin canlı tanıkları tarafından donatılmıştı.
Bir yanına 106 yaşındaki Fikriye nineyi diğer yanına ise 93 yaşındaki Halil dedeyi alan Kılıçdaroğlu’na hem vatandaşın hem de yakın şehirlerden gelen mübadillerin ilgisi büyüktü.
Sürekli dağılıp dağılmayacağından dem vurulan altılı masanın tüm temsilcileri organizasyonda yerlerini almıştı. CHP’nin ileri gelen tüm simalarını görmek de mümkündü. Çevre illerin mübadil derneklerinden önemli bir katılım sağlandığı göze çarpıyordu.
Program öncesinde yaklaşık 3 bin kişinin katılımının beklendiği bilgisi vardı elimizde. Eğer masaların doluluğu ile bu rakamı karşılaştırırsak hedefe ulaşıldığını rahatlıkla söyleyebilirim.
“Mübadiller bizim zenginliğimizdir” diyen Nilüfer Belediye Başkanı Turgay Erdem’in ve Bursa’nın bir göçmen kenti olduğunu hatırlatan CHP İl Başkanı İsmet Karaca’nın ardından kürsüye Prof. Dr. İlber Ortaylı’nın çıkması bekleniyordu, ancak Kemal Kılıçdaroğlu, bu ülkenin zor yetişen değerlerine gösterilmesi gereken saygının biçimini bize hatırlatırcasına konuşmasını yapmak üzere kürsüye çıktı.
Benden büyük, gönülden bir alkış aldı bu davranışı. Hanidir görmediğimiz, görmeyi çok özlediğimiz, bilgiye ve bilime gösterilen saygının vücut bulmuş haliydi davranışı.
Önemli başlıklar vardı Kılıçdaroğlu’nun konuşmasında.
“Bu ülkeye bağımsızlığı getiren, Milli Kurtuluş Savaşını veren, hayatı savaş meydanlarında geçen, savaşı bitirdikten sonra savaşın acımasızlığını bütün dünyaya haykıran hemşeriniz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün koltuğunda oturuyorum, onun hakkını vermeye çalışıyorum. Bu nedenle 85 milyonu kucaklıyorum” diyerek başladı konuşmasına.
Öylesine uzun, dikkat gerektiren cümleler kurdu ki; siyasi parti liderlerinden genelde görmeye alıştığımız üzere gözlerim promter aradı, ama Genel Başkan elindeki küçük not kağıtlarından yararlanarak konuşuyordu.
Bir takdiri de buradan kazandı Kılıçdaroğlu. Öyle karşınızdaki ekrandan okumadan, insanların gözlerine bakarak, uzun ve etkili cümleler kurmak kolay değildir.
“Tek bir arzum var…” diye başlayan cümleleri ile ‘ülkenin kalkınması, büyümesi, ötekileştirmenin son bulması, çocukların yatağa aç girmemesi, güçlü bir Türkiye’nin ayağa kalkması, eşitlik, barış içinde yaşamak…’ dileklerini sıraladı.
Son günlerde adeta bir moda halini alan Lozan Antlaşmasına yönelik eleştiriler ve bazı hayali senaryolar geliştirmek meselesi de vardı CHP Genel Başkanının konuşma gündeminde.
“Lozan’ı eleştirenler Türkiye’yi bilmiyorlar sevmiyorlar, cumhuriyetini demokrasiyi sevmiyorlar…” dedi Kılıçdaroğlu.
Hem ülkemizin hem de şehrimizin önemli sorunlarından biri olan, Suriyeli ve Afgan göçmenler meselesi ile ilgili pek çok yerde söylediklerini yineleyen ve mültecileri davulla zurnayla ülkelerine göndereceklerini belirten CHP Genel Başkanı,
“Meclis açıldığında vereceğimiz ilk kanun teklifi Lozan’ın bir bayram olmanın kabul edilmesi için olacak” diyerek mübadillerinin alkışlarını aldı.
Balkan göçmenlerinden Mustafa Kemal Atatürk’ün hemşerisi olarak Atatürk’ün kurduğu partiye katılmalarını ve birlikte mücadele etmeyi isteyen CHP Genel Başkanı,
“Büyüyen bir Türkiye vadediyorum size. G 20’den düşen bir Türkiye değil! Bizim saraylara ihtiyacımız yok. Bizim Çankaya’da oturan, onurlu insanlara ihtiyacımız var!” diyerek bitirdi konuşmasını.
Kılıçdaroğlu alkışlarla kürsüden inerken, kürsü de bulunduğu yerden kaldırıldı, sahneye oturumu rahat bir koltuk getirildi ve alkışlar içinde Prof. Dr. İlber Ortaylı göründü…
İlber Hocanın Lozan Antlaşması ve üzerinde dönen tartışmalarla ilgili anlattıklarını da ayrı bir yazıda aktaracağım sizlere.
Bu ülkenin yetişmesi zor değerlerine saygıyı eksik etmeyelim.
Arada kaynamasın bunca önemli tarih bilgisi…