Yasemin Güler
Yasemin Güler
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

Kimi cam siliyor, kimi özel okul parası yetiştiriyor…

Bir ülkenin kodlarını değiştirmekse hedefiniz bu işe eğitimden başlarsınız. Yaklaşık 12 yıl kadar sürecek olan bu çalışma sonucunda toplumda var olandan çok farklı kodlar üzerinden eğitim alan çocukların artık kendi kodlarına benzer insanlar yetiştirmeleri daha kolaydır.

12 yılın sonunda kazanan siz olursunuz, eğer yeni bir toplum yapısı yaratmak isterseniz bu iş için de yine en az 12 yıllık eğitim sürecini göze almanız gerekir, tabi öncesinde yapılması gereken hazırlıkları da düşünürsek süreyi helalinden 15 yıla uzatabiliriz.

Bizim için sürenin 22 yıl gibi hatırı sayılır geçmişini ele almak suretiyle vardığımız yerin ne olduğunu ara ara anlatmaya çalışıyorum. Çocuklarımın halen bu eğitim sisteminin içinde savrulduğu düşünüldüğünde mevcut konuları çokça konuşacağız gibi görünüyor.

Geçtiğimiz günlerde Osmangazi Belediyesinin özellikle sınav sürecine hazırlanan öğrencilerin yararlanabileceği dijital eğitim destek projesinden bahsetmiştim size. Eğitimdeki fırsat eşitsizliğinin önüne geçmek için atılan bu minicik adımın dahi çocukların gözünde nasıl bir ışıltı yarattığını anlatmaya çalışmıştım.

Gelin şimdi de devletin eğitim politikası üzerinden yürüttüğü ÇEDES projesine bir göz atalım…

Eğitimde fırsat eşitsizliği ne kadar desteklenebilirse bu ve benzeri projeler sayesinde o kadar destekleniyor diyerek en son söylenecek sözü en başta söyleyerek başlayalım incelememize.

Efendim malumu aliniz milletvekillerimizin, bakanlarımızın, devletimizin büyük erkanlarının ve iş dünyasının kayda değer isimlerinin tekmilinin birden çocukları artık Türkiye’de eğitim almıyor, fakat nedense bu isimlerin tamamı Türkiye’deki eğitim sistemini yürekten destekliyor.

En çok da ÇEDES projesini…

Proje kapsamında neler yapıldığını merak edenler için birkaç ana başlık sunacağım; ‘Soran olursa camideyiz’ başlığı altında ilkokul düzeyindeki çocuklar okuldan çıkarılıp camiye götürülüyor misalen, ‘Temiz okul, temiz sınıf’ başlığı altında ellerinde bezlerle sınıflarının camlarını kapılarını siliyor öğrenciler (temizlik için personel istihdamı yapamayan Bakanlığın bulduğu şahane bir kılıf) Öğrenciler projenin adında olduğu gibi Çevrelerine Duyarlı olup, Değerlerine Sahip Çıkmıyor, bir tür dini eğitimden geçiriliyor.

Camilerde toplantılar düzenleniyor, namaz öncesi camiler okulda eğitim alması gereken çocuklara temizletiliyor. İşin dini eğitim kısmına karşı değilim. Yeter ki, adını doğru koyun, dini eğitim almak isteyen çocukları, çocuklarına dini eğitim vermek isteyen aileleri bu konuda eğitim verecek okullara yani İmamhatip Ortaokul ve liselerine yönlendirin ve eğitimin diğer kısmında kalmak isteyenlere de dünya standartlarında eğitim verin.

Millet yapay zekanın ilerideki gelişiminin mesleklere ve yeni dünya düzenine nasıl yansıyacağını tartışırken, mümkünse bizim çocuklarımız camilerin, sınıfların camlarını temizlemek yerine bir bilgisayarın kapağını kaldırsınlar ve bu konuda yetkin öğretmenlerinden dersler alıp dünya standartlarını yakalasınlar.

Çok mu şey istiyoruz?

“Emekçiler yoksullukla mücadele ederken çocuklar, ÇEDES adı altında yemekli, namazlı, temizlikli etkinlikler için cami, genç ofis, gençlik merkezi gibi mekanlara taşınıyor. Vakıf adı altında tarikat ve cemaatlerle yapılan protokoller hızla artıyor. Ülke gündemi, asgari ücret, enflasyon ve Ocak ayı zam oranları iken, laiklik karşıtı uygulamalar yoksulluğu sömürerek okulları ve çocukları hedef alıyor.

Okullarda büyüyen açlık riskine karşı MEB, bir öğün yemek taleplerine kulak tıkarken, Müftülükler eliyle beslenmeli etkinlikler yapıyor. Yoksulluk toplumsal bir gerçek iken devletin bunu ortadan kaldırmak için yapması gerekenler Diyanet eliyle yaptırılıyor.

Ülke siyaseti kapalı kapılar ardında pazarlıklara, halk açlığa-yoksulluğa, öğrenciler imamlara emanet!” diyen Eğitim-İş Genel Özlük-Hukuk ve TİS Sekreteri Yeliz Toy’a bu konuda bir kulak vermenizi şiddetle tavsiye ederim.

Haaa…

Bu cenderenin içinden çocuğumu kurtarmak için özel eğitim kurumlarına yönlenirim diyenler için de bedellerin gün geçtikçe daha ağırlaştığının altını çizmek gerekiyor.

Milli Eğitim Bakanlığı’nın Özel Öğretim Kurumları Yönetmeliği’ndeki formüle göre özel okullar gelecek yıl en fazla yüzde 54,8 oranında zam yapabilecek. Kıyafet ve etüt gibi hizmetlerin zam oranı ise en fazla yüzde 49,8 olacak.

Demek ki, özel okullar aradaki açığı servislere yapılacak zamlarla kapatacak!

Hiçbirimiz saf olmadığımıza, aradaki farkın bir biçimde kapatılacağına emin olduğumuza göre benim bulduğum en akla yatkın formül bu.

Eğitim söz konusu olduğunda, hepimiz aynı gemideyiz kimimiz kaptan köşkünde kimimiz ambar bölümünde. Gemi su almaya başladığında ilk önce ambardakiler ölür, onlar ölene kadar biri bizi mutlaka kurtarır diye düşünüyorsanız kaptan köşkünün keyfini çıkarın şimdilik, bir de Titanik nasıl batmıştı hatırlayın isterim…

****

AK Parti için muhalefet önerileri

Uzun süredir Bursa’da düzgün, yapıcı, itici güç oluşturacak bir muhalefet anlayışının eksikliğinden dem vuruyorduk. Kongre sürecini tamamlayan AK Parti’den muhalefet etme konusunda ilk hamle geldi. AK Parti Bursa İl Başkanı Davut Gürkan sosyal medyasından;

“Değerli hemşerilerim; ‘güldüreceğiz, gülümseyin, her şey çok güzel olacak’ diye yola çıkan CHP’li belediyelerin neler yaptığını hep birlikte izliyoruz!

-Otoparkları ücretsiz yapacağız demişlerdi, şimdi rekor zamla ‘U’ dönüşü yaptılar!

-İşçinin, emekçinin ekmeği ile oynamayız dediler, 1700 kişiyi (Belediye şirketleri dahil) işinden gücünden ettiler.

-Sosyal yardım dediler kim faydalanmış bilen yok!

-Ulaşım desen fecaat, yolları, alt yapıyı görüyoruz çukur, çamur!

-Büyükşehir Belediyesi’nde skandallar bitmiyor. İç kavgalar, iş bilmeyen kıyak atamalar! derken… Bursa’mız hak etmediği bir anlayışla yönetilmeye çalışılıyor!

CHP’li ilçe belediyelerinin beceriksizliklerini de çok yakından biliyoruz. Onları da yazacağız.” şeklinde bir mesaj paylaştı.

Otoparklar konusuna katılmamak elde değil gün gibi ortada mesele. Sebepleri ile açıklandı durum, fakat itiraz etmek elbet muhalefetin hakkıdır.

Bunun dışında küçük birkaç önerim olacak; muhalefetin en güzeli basının karşısında, ekranlar önünde, açıklamalarla yapılır. Çok şükür AK Parti’nin böyle organizasyonlar için gücü kuvveti yerinde. O halde sesinizi daha etkin duyurmak adına daha vurucu basın toplantıları ile ilerlemeniz yerinde olacaktır. İddiaların güçlenmesi açısından belgeler ile desteklenmesi kıymetlidir. Elinizdeki belgelerin kamuoyu ile paylaşımı söylediklerinize güç katar. İddialarınızın ardından yapılması gerekenlere yönelik önerileriniz olursa yapıcı bir muhalefet gütmüş olursunuz, dolayısıyla durum Bursa’nın da hayrına seyreder. Sonrasında ‘Biz bunu önermiştik, yapmadılar’ deme fırsatını yakalamış olmak da yanınıza kar kalır.

Bozbey’in aylık değerlendirme toplantılarının benzerlerini Bursa’nın ana muhalefeti olarak AK Parti’nin de düzenlemesi keyifli bir seyir yaratır herkese…

HABERLER