Koca yazı yedik. Döndük, dolandık, yine geldik kürkçü dükkanına. Herkes deniz kokusunun burunlarda bıraktığı ferah duygudan arınıp bol egzoz kokulu şehir havasına adapte olmanın zorluğunu yaşarken, okula gidenler için durum bundan bir kademe daha zor.
Çünkü daracık sınıflarda balık istifi günler başlıyor, hatta ilk, orta ve lisenin ilk sınıflarına gidenler için oryantasyon süreci başladı bile…
Sorunları bitmek tükenmek bilmeyen Bursa eğitim camiasının ilk gün değerlendirmesini haftaya bırakarak yeni eğitim dönemi ile birlikte oryantasyon için okula adım atan öğrencilerin yeni eğitim müfredatı ile de ilk kez temasta bulunacaklarının altını çizmek lazım.
Pek çok kesimden pek çok eleştiri alan yeni müfredat, tam adıyla söyleyecek olursak, ‘Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’ iddialara göre beceri temelli bir model.
“Müfredat ağır olmakla eleştiriliyordu, sadeleştirdik. Toplumsal yapımızın ihtiyaç duyduğu bir müfredat oldu. Birinci sınıf yeni müfredat ve kitaplara sahip olacak. Diğer sınıflar eski müfredata devam edecek. 9 Eylül günü inşallah bu kitaplarımız sınıflarımızda olacak” diye bir açıklamada bulundu Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin.
Matematikçilere göre matematiğin en önemli konuları olan integral, türev, limit gibi hayattaki her şeyi bu temellere oturtabileceğiniz üniteler yok. Fizikte manyetizma yok mesela yeni müfredatta. Evrim teorisi zaten pas geçilmiş. Su döngüsü yok kimyada. İleride su sıkıntısı çekecek bir ülke için gerek olmadığını düşündüler herhalde.
Sınavlarda çocuklara neyi soracaklar çok merak ediyorum.
Bu sadeleşmiş haliyle eğitim camiasını şaşkına çeviren müfredatın en sade hale gelmesi için bir madde daha gerekliydi, o konuda da harekete geçilmiş. Hayat Bilgisi dersinin 1’inci sınıf 1’inci kitabının girişinde zaten 2013 yılından bu yana okutulmayan ‘Andımız’ın son cümlesi olan ‘Ne Mutlu Türk’üm diyene’ ibaresi yer almaktaydı. Bilin bakalım yeni kitaplarda durum nasıl?
Elbette ki, sadeleştirme kavramından ‘Andımız’ da nasibini almış, yeni kitaplarda kendisine yer bulamamış.
Bir ülkenin kimliğine yönelik silme işlemi nasıl uygulanır isimli çalışmada başarı giderek çıtayı yükseltiyor.
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin her yıl olduğu gibi bu yıl da devletin ücretsiz olarak öğrencilere ulaştırdığı ders kitaplarının deveye hendek atlatma faslındaki zorluğa benzeyen sınavlara hazırlanan öğrencilerimizin eğitimi için yeterli olacağı kanaatinde.
Ancak hem ben hem de benim gibi deneyimli tüm veliler biliyoruz ki, daha okulun ilk günü öğretmenler çeşitli kanalları kullanarak ‘kaynak kitap’ adı altında pek çok kitap isteyecek bizlerden ve yine biliyoruz ki, asıl dersler bu kitaplardan işlenecek. Yıllardır düzen böyle devam ettiğine, hususiyetle özel okullarda devletin verdiği kitaplar hiç işlenmediğine göre, ‘Bu kitaplar neden basılıyor? Kitapların basımından hangi yayın evleri kaç lira kazanıyor? Her yıl müfredat değişti diyerek değiştirilen kitapların tekrar tekrar basımı kimlere yarıyor?’ diye soruyoruz, zaman zaman da bu köşeden konuyla ilgili köşeyi dönenleri size aktarıyoruz.
Tüm bunlar olurken diğer yandan özel okul sistemi ile müşteriye dönüştürülen öğrenciler ve veliler okullarının sürekli olarak el değiştirmesi endişesi ile karşı karşıya da kalmış durumda.
Eğitimin paralı hale getirilmesi ve AK Parti’nin teşvikleriyle sürekli büyüyen, hormonlu bir yapıya dönen özel okullar artık öğrencisi ile birlikte satılan yerler olarak çıkıyor karşımıza. Hatta bazı okullara öğrencili ve öğrencisiz olarak iki ayrı fiyatlandırma yapılıyor.
Satış ilanlarında çeşitli özellikleri ve öğrenci sayısı belirtilen okullar kendine müşteri ararken, bugün itibariyle oryantasyon sınıflarına kapıların açılmış olması bu satış ilanlarının kalkması anlamına da gelmiyor. Anlayacağınız veli öğrencisini bir okula gönderiyor, ancak okulun adı, eğitim kadrosu, eğitim bedeli, eğitim şekli belki de sene ortasında değişecek!
Ne deniyordu AK Parti iktidarının ilk yıllarında, ‘Yaparsa AK Parti yapar’ gerçekten de bu kadarını kimse hayal edemezdi sanırım…