Bu aralar Bursa’nın maşallahı var…
Gelen gidenin haddi hesabı yok diyeceğim, ama biz zaten hiçbir soruya yanıt vermeyen, mümkünse vatandaşla en asgari düzeyde temas kuran ve şehri olabildiğince hızlı terk eden hükümet temsilcilerine alışığız.
Bu kez bambaşka bir itibar var üzerimizde…
Geçtiğimiz hafta CHP’nin Önceki Dönem Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ziyaret etmişti Bursa’yı. Hatırlarsanız bu konu üzerine detaylı bir kulis yazısı yazmış, ziyaretin önemli bir bölümüne şahitlik eden tek gazeteci olarak görüşlerimi aktarmıştım.
Bugünkü ziyaretçimiz ise İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve Türkiye Belediyeler Birliği Başkanı Ekrem İmamoğlu’ydu.
İmamoğlu TBB Başkanı olarak gerçekleştirdiği resmi ziyaretin dışına baş başa görüşmelerin de eklendiği bir zaman dilimi planlamıştı Bursa gezisi için, fakat ‘bir sabah ansızın gelebiliriz’ diyerek gece güne kavuşmadan kapısı çalınarak gözaltına alınan ve kürsüden;
“Bugün sabah 6’da anlamsız bir şekilde, İstanbul’un en büyük nüfusa sahip olan bir Belediye Başkanını sırf algı yaratmak adına evine baskın yaparak gözaltına almanın ahlakı, gerekçesi nedir?” diyerek sorguladığı Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer’in yaşadığı vakanın vuku bulmasıyla birlikte nabız yoklama tadındaki bu görüşmeler rafa kalktı.
Fakat CHP’liler siyaset erbabıdır. Sebebi ziyaret STK Buluşmalarının yapılacağı toplantı salonunun bekleme bölümünde herkesin dilindeydi.
Çeşitli rivayetler ve çeşitli varyasyonlar denendi, akıllar zorlandı…
İlk gözlem olarak İmamoğlu’na vatandaşın büyük teveccühü olduğunu söylemek lazım. İmamoğlu da bu büyük teveccühü bazı makamlara taşımayı ister elbet. Fakat bu iş için kendisinin riskli bir durumu mevcut malum. Hakkında ilerleyen, hatta aldığım duyumlara göre kararı verilerek sonlanmış bir dava mevcut. Dolayısıyla İmamoğlu’nun bir noktada elini ayağını bağlayan yargı sürecine de dur diyecek şekilde düşünülmeli manevralar.
İddia şudur ki; Ekrem İmamoğlu ve Kemal Kılıçdaroğlu arasında bir ittifak sözkonusu, bu ittifak kimi söylentilere göre İmamoğlu’nu CHP’ye Genel Başkan yapmak niyetinde. Zaten bir olağanüstü kongre çağırısı ile kasım ayı itibariyle imzaların toplanmaya başlayacağı, aralık ayı itibariyle de CHP’nin olağanüstü kongreye gideceği sıkça dillendiriliyor. Bir diğer iddiaya göre ise İmamoğlu’nun CHP’nin cumhurbaşkanı adayı olması yönünde söz birliği edilmiş durumda.
Fakat Mansur Yavaş gibi önemli bir figür de var CHP çatısı altında ve ikinci döneminde Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığını harika biçimde götürüyor. Yavaş’ın CHP kanadından Beştepe’deki Cumhurbaşkanlığı Sarayına giden tek isim olmasından da yola çıkılarak, ‘Acaba önümüzdeki süreçte AK Parti cephesi Mansur Yavaş’ı Cumhurbaşkanlığı yarışında destekler mi?’ soruları soruluyor kulislerde.
Tüm bu ‘Acaba…’ ların arasında önce Kılıçdaroğlu’nun, ardından İmamoğlu’nun Kasım ayı içinde de Yavaş’ın Bursa’yı ziyaretleri hayli manidar.
Eeee… Dedik ya, kıymete bindi Bursa…
Ekrem İmamoğlu’nun bir yandan Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey ile aralarının ne kadar iyi olduğuna, ne kadar uyumlu çalıştıklarına sıkça vurgu yapan konuşmalarının hemen öncesinde tarihi bina önündeki konuşmasında siyasetçilerin bulundukları makamların emanetçileri olduğunu hatırlatması da bu noktada yoruma açık bir cümle olarak kaldı akıllarda.
Kulisleri kenara bırakırsak karşımızda dersine çok iyi çalışmış bir TBB Başkanı vardı. Bursa’nın ihracat rakamlarının 2018 yılından bu yana hızla düştüğünü, konkordato sayılarının artığını söyledi.
Benim gibi bu şehri seven tüm gazetecilerin sıklıkla dillendirdiği Bursa’nın ihmal edilmiş oluşuna da vurgu yaptı İmamoğlu konuşmasında;
“Bursa’nın eğitim yatırımlarına bakınca çok eksik bir tablo görülüyor. Kayıtlara göre öğrenci sayısı nüfusa oranla Türkiye genelinde 72. sırada. Bunlar çok acı rakamlar. İlköğretimde ders başına düşen öğrenci sayısı ve öğretmen sayısı Bursa, Türkiye’de en kötü 10 şehirden biri…
Yolda söyledim. Nedir Allah aşkına o TOKİ konutları başkanım? Bunu kentsel dönüşüm olarak düşünüp harekete geçiren anlayışla bu iş çözülemez…” cümleleri şimdiden sorunlara çözüm sözü olarak kayıtlara geçti.
Bol bol sarıldılar Bozbeyle, bol bol poz verdiler kameralara, ‘Kozahan yıkılacak sandık…’ diye tarif etti bir meslektaşım Kapalıçarşı’daki kalabalığı…
Bu arada STK buluşmasına katılmadan salonu terk eden akademik oda temsilcileri olduğunu da belirtmekte fayda var.
Erken gelenin yer kaptığı, beş yıldızlı otellerin havuz başı şezloglarına havlu bırakarak yer tutulması gibi yer rezerve edildiği oturma alanında nezaketle davet edilen, katılımlarının onur olacağı söylenen akademik oda temsilcilerine hususi bir alan ayrılmadığından Jeoloji Mühendisleri Odası Güney Marmara Bölge Temsilcisi Mehmet Yıldız ve İnşaat Mühendisleri Odası Bursa Şube Başkanı Atilla Erdem ‘oturacak yer bulamamak sebebiyle’ salonu terk etti.
Bundan sonraki toplantılarda dikkat edilmesi gereken bir nokta bu. Davetli protokole yer ayrılmalı ki, çalışma zamanından ayırarak Bursa’nın sorunlarına katkı koymak adına toplantılara katılan bu isimler garip durumlara düşürülmesin!
İttifaklar düğümü giderek merak uyandırıyor, kulisleri hareketlendiriyor anlayacağınız. Sırada Mansur Yavaş var, bakalım o ziyaret sonrası neler konuşulacak…