Şehrimizin maşallahı var…
Gün geçmiyor ki, sosyal medyada adından en çok söz ettiren konular arasında yer almayalım.
Dün de tam böyle bir gündü.
Sosyal medya üzerinden paylaşılan, Bursa AFAD İl Koordinasyon Merkezinde çekilen görüntülerde çok sayıda konteyner görülüyor ve deprem bölgesine sevk edilmediklerine dair iddialar yer alıyordu.
Sosyal medyada son derece güçlü olan DEVA Partisi bu ayrıntıyı kaçırmadı elbette.
Ayrıntı günlük siyasete alet edilmeyecek kadar da önemliydi, bu hassasiyet de gösterildi zaten. Zira yine dün akşam televizyondan bir açıklama yapan AHBAP Başkanı Haluk Levent, “Ben 1999 depreminde bir hata yaparak çadır kentlere ağırlık verdim, ancak çadır kentler çok geçici bir çözüm, depremzedeler için asıl çözüm konteyner kentler ve prefabrik kentlerdir. Satınalmalarımızı buna göre yönlendiriyoruz” dedi.
Depremin yoğun olarak yaşandığı 1999 tarihi benim için öğretici olduğu kadar benimle birlikte meselenin başka boyutlarını yaşayanlar için de öğretici olmuş.
Çok net…
Ben kendi adıma işlerin şu sıralama ile ilerlediğini öğrendim; deprem, enkaz altında kalış, yardım bulamayış, yardımın geç gelmesi nedeniyle yaşanan ölümler, yardımlar için geç de olsa organize olunmasıyla başlayan umutlu arama kurtarma çalışmaları, yaşam zorluklarının son safhalara ulaşması, hijyen sorunları, bulaşıcı hastalıklar, yağma, vahşileşme, son olarak da çocuk kaçırmalar…
Bölgeden son aldığım haberlerde gelinen nokta son dönemecin de yaşandığı yönünde.
Benim tecrübelerim daha çok acılara yoğunlaşmış deneyimler. Haluk Levent’in deneyimleri ise umuda yönelik…
Dolayısıyla, üstelik de bu soğuk havalarda, yüz kişiye verilen üç beş çadırla işlerin yürümeyeceği aşikar. Konteyner kentler, prefabrik yapılar çok acilen ulaşılması gereken çözümler arasında.
Çünkü kesinlikle biliyorum ki, depremzedelerin bir bölümü bölgeden ayrılıp güvenli alanlara geçmeye ikna olsa dahi, aileden en az bir kişinin bina enkazını beklemekle görevli olarak kalmasını isteyecekler. Kolay değil, insanlar kocaman ömürlerinin en değerli varlıklarını bırakmışlar enkazın altında. O varlıkları; yani yakınlarının cenazelerini, enkaz altında kalan hatıralarını, belki ulaşma umuduyla değerli eşyalarını arayacaklar…
İşte tam da bu noktada konteynerler çok önemli. Hem temiz hem sıcak hem de güvenli bir alan depremzedeler için. Medeniyetin ilk adımı gibi düşünün…
Şehrimizin konteyner stoğunu ortaya çıkaran görüntüler dolaşmaya başlayınca sosyal medyada DEVA Partisi Bursa İl Başkanı Serkan Özgöz de işin peşine düşmüş.
Çok da iyi bir iş yapmış.
“Konteynerlerin sahada olduğu doğru. Bursa için ayrılan 100 konteynerin 8’i sevk edilmiş. 92’si halen bekletiliyor. Bekletilme sebebi Osmaniye AFAD’dan resmi talep yazısının gelmemiş olması! Telefonla sözlü bildirim yapılmış, konteynerler istenmiş, ancak Bursa AFAD resmi yazı bekliyor!” diyor Özgöz.
Her konuda aynı durumda değil miyiz?
Depremzedelere yardım için koşan maden işçileri uzun süre kendilerine izin verilmesini beklemediler mi?
Hep bir tensip buyurma telaşesi olmadı mı bizi bu kötü günlerin daha da karanlık batağına iten…
Gerek deprem bölgesinden gerekse bölgeye çeşitli biçimlerde yardım ulaştırmaya çalışanlardan sürekli olarak AFAD çalışanlarının ne kadar özveri ile uzun saatler mesai yaptıklarını işittik. Bir yandan da liyakatli yöneticilerin yokluğu nedeniyle sarf edilen çabaların çokça beyhude yere harcandığını eleştiri kesemize koyduk, koymalıyız…
DEVA Partisi Bursa İl Başkanı Özgöz’ün gözlemleri de bu noktada tüm yorumlarla örtüşüyor.
“Bugün üzülerek gördük ki, bu konteynerler 3 gün önce de 2 gün önce de gidebilirdi ya da sosyal medyada haber olmasa, hiç gitmeyebilirdi… Durum bu kadar net! Siyasi iradenin, sorumluların işi, gelen eleştirileri bastırmak, susturmak değil, aksine çözüm üretmek. Milletimiz çözüm bekliyor” diyen Özgöz, bugün konudan sorumlu vali yardımcısı ile görüşmüş.
Bu görüşmenin ardından AFAD bahçesinde bekleyen 30-40 kadar konteynerin daha yola çıktığı bilgisi de kendisine iletilmiş.
Konuyu gündeme getiren, depremzedeler biraz daha korunaklı yerlerde barınabilsinler diye kendini riske atan hemşerimle ilgili şimdiye kadar bir soruşturma başlatıldığı bilgisini almadım. Umarım almam da. Zira kendisi yazıların gelmesini, tensiplerin buyurulmasını hızlandırmış bir katalizör görevi görmüştür.
Var olsun…
Bundan sonra Bursa’yı gezerken gözlerimiz daha bir açık olsun, deprem bölgesine gitmesi gerekirken burada yazılı emir bekleyen daha neler var acaba?