Yasemin Güler
Yasemin Güler
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

Kronik hastalara ilaç yine yok!

Eğer kronik bir hastalığınız varsa hayatta istemeyeceğiniz durumlardan biri güne ilacınızın piyasada olmadığına yönelik bir haber alarak başlamaktır.
İlacınızın bir saati, sizin hastalığınızı frenleyen bir sistemi, dolayısıyla vücudunuzun yaşamını normal seyrinde devam ettirebilmek adına bu ilaca ihtiyacı mevcuttur, fakat gelin görün ki, reçeteli, raporlu, doktorunuzun sizin için uygun olduğunu düşündüğü bu ilaç eczane raflarında yoktur. Hatta iş o boyuta gelmiştir ki, ilacınız uzun süredir raflardaki yerinde değildir.
Eczacınız, aileniz, arkadaşlarınız el ele verir, eczaneleri, ecza depolarını araştırır, ilaçların sevkiyat tarihlerini gözden geçirir, kısacası eldeki tüm imkanları zorlayarak birkaç kutu ilaca ulaşmaya çalışırsınız.
Bu arada yüreğiniz ağzınızdadır, ertesi güne nasıl devam edeceğinizi hesaplamaktasınızdır…
Biliyorum ki, ülkemizde ilaç yokları artık standart bir duruma dönüştü.
Misal şu an piyasada sıklıkla bulunamayan ilaçlar arasında var olan epilepsi ilaçlarının hastalar açısından bir muadiline geçiş neredeyse imkansız olduğundan büyük zorluklar yarattığını biliyor musunuz?
Epilepsi ile ilgili yapılan uzman açıklamalarında; “Her hastanın nöbetlerini durduran antiepileptik ilaç o kişi için vazgeçilmez ve kutsaldır. Epilepsili hasta kırılgandır. Depresyon, kaygı bozuklukları sık görülür. Hastaların, epilepsi ilaçlarına erişimi bu ve benzeri sebeplerle çok önemlidir. Hiçbir antiepileptik ilaç bir diğerinin yerini tutamaz!” açıklaması gelmiş taaaa… 2020 yılında. Piyasadan çekilen ilaçlarla ilgili bilgilerin yanı sıra epilepsinin tedavisinin ne kadar kritik olduğuna da değinilmiş açıklamalarda.
Fakat bizde uzman açıklamalarına verilen kıymet pul kadar bile değil…
Cumhurbaşkanı Kararı ile ilaç fiyatlandırmasındaki Euro kurunun yüzde 23,5 oranında artırılmasının ardından gelen tüm öngörüler, kur seviyesinin güncel kurun çok altında olmasından kaynaklı olarak piyasada bulunamayan ilaç sorununun devam edeceğini işaret ediyordu.
Piyasada yok olan ilaçların sayısında bir miktar iyileşme olsa da kronik hastalıkların tedavisinde kullanılan ilaçların yokluğu halen sürüyor…
“İlaç fiyatlarının belirlenmesinde kullanılan Euro kuru yüzde 23,5 artışla 21,67 TL’ye yükseldi. Ancak kur seviyesinin güncel kurun çok altında olmasından kaynaklı olarak piyasada bulunamayan ilaç sorunu halen devam ediyor. Devletin kendi yeniden değerlendirme oranı dahi 43.93 iken ve ilaç fiyatlarına yapılan artış bunun çok altında kalıyorken ilaç yoklarının ortadan kalkmasını beklemek zaten şaşırtıcı olur” diyen Eczacılar Odası Bursa Şube Başkanı Adnan Erakın;
“İlaç yoklarına yönelik önemli bir diğer neden de ilaçlarda dışa bağımlı olmamız!” diyor.
Hatırlarsınız bundan birkaç yıl önce muadil ilaçlara yönlendirilmişti vatandaş. Elimize aldığımız her ilaç için ‘Bunun Türkiye’de üretileni çıktı, şimdi o ilaca geçeceğiz’ diyerek bizi ikna etmişti doktorlarımız.
Yerli malı yurdun malı sözünü halen unutmamış olan bizler de elbette sevinerek kendi ilaç sanayimizin ürettiği ilaçlarla tedavi olmaya başlamıştık.
Gelin görün ki, Vehbi’nin kerrakesi pek öyle değil…
“Raflarımızdaki ilaçların yüzde 60’ı yerli üretim, ancak hammaddenin yüzde 80’i dışarıdan geliyor. yani aslında ilaç üretimi konusunda dışa bağımlı ülkelerden biriyiz!” diyerek çok önemli bir noktanın altını çiziyor Başkan Erakın.
Mesele sadece kronik hastaların tedavisi için gereken ilaçlarla bitmiyor biliyorsunuz. İlaç sanayi çoktan akıllı ilaçlara geçti ve akıllı ilaçlar en çok kanser hastalarının tedavisinde kullanılıyor. Haliyle doktorlar da hastalarına daha az zarar veren ve tedavi ediciliği daha güçlü olan, yan etkisi nedeniyle daha hafif bir süreç geçirmelerini sağlayan akıllı ilaçlardan reçete ediyor.
Avrupa İlaç Ajansı tarafından tüm dünyada ruhsatlandırılmış 167 tane akıllı ilaç mevcut. Bu ilaçların yüzde 70-80 kadarı Avrupa ülkelerinin tedavi sisteminde kullanılıyor.
Türkiye 167 akıllı ilacın sadece 3 tanesini ödüyor!
Peki hastalar nasıl tedavi oluyor?
İlk ilaç tertiplerini kendi paraları ile satın alarak SGK’ya dava açıyorlar ve sürecin sonraki kısmını buna göre işletiyorlar. İlk ilacını alacak, avukat tutup dava sürecini bekleyecek durumu olmayanlar ne oluyor?
Doğrusunu isterseniz bizdeki sosyal devlet bu durum pek umursamıyor.
Artık Türkiye piyasasında ilacını satmak istemeyen ilaç şirketlerinin mevcudiyeti de var bu tablonun içinde, bazı ilaçlarını Türkiye piyasasından çekmiş olan ilaç şirketleri de…
Türkiye’de bir hastanın yenilikçi tedavilere ve yeni ilaçlara erişim oranı ne yazık ki, çok düşük. Ama ne gam, ölen ölsün kalan sağlar bizimdir mantığı ile birlikte her eve en az üç çocuk sloganını işleterek bu sorundan kolaylıkla sıyrılabileceğimizi düşünüyorum ironisini de buraya koyarak yazıyı kapatayım. Yoksa işin ucu hayli kötü yerlere gidecek…

HABERLER