“Kurultayımıza ilişkin kim tarafından ve hangi amaçla ortaya atıldığı belli olan mesnetsiz iddialara tutunup Cumhuriyet Halk Partisi’ne kayyım atanması için mahkeme kapılarında dolaşanlar umduklarını bulamadı” cümlesiyle başlayalım Kurultay sürecinde neler yaşandı meselesine…
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının, CHP Kurultayında ‘delege satın alındığı’ iddiası üzerine Ocak 2024’te başlattığı soruşturma, Kılıçdaroğlu’nun şaibe kuşkusuyla ilgili demecinin ardından tekrar gündeme gelmiş, soruşturma, CHP Bursa İl Başkanı Nihat Yeşiltaş hakkında iddialar ortaya atan Erkan Çakır ile ilgili suç duyurusunda bulunulmasıyla bir araya getirilerek bir yıldan fazla bekledikten sonra uygun zamanda yeniden canlandırılmıştı.
‘CHP’de neler oluyor?’ konu başlıklı konuşmaları yaparken, kurultay sürecini ve süreçle ilgili mahkemeye taşınmış iddiaları konuşmadan olmazdı elbette…
Kendisi ile ilgili iddialarda bulunan Çakır’ı hiç tanımadığını özellikle vurguluyor Yeşiltaş. “Kendisiyle ilgili çirkin ithamlarda bulunulan herkes itham edilen işleri yapmadığından eminse savcılığa gider ve gereğinin yapılmasını ister. Ben kendimden son derece emin olduğum için suç duyurusunda bulundum. Zaten şahıs verdiği ifadede; ‘Ben görmedim, ama duydum’ diyor. İddiasına göre Ferhat İşçimen’den duymuş. İşçimen’in ifadesinde de; ‘Ben Nihat Yeşiltaş’ı tanımam, böyle bir para alışverişine şahit de olmadım’ ibareleri yer alıyor” diyerek anlatıyor süreci.
İfadeler ortada, ancak CHP Bursa’nın Kılıçdaroğlu kanadı ‘hiçbir şey olmadıysa bile kesin bir şey oldu’ diyor. Konuyla ilgili Turgut Özkan ile görüştüğümü belirtmiştim. Özkan’ın iddiasına göre Bursa delegesi Kılıçdaroğlu’nu desteklemek için çıktığı kurultay yolunun sonunda vardığı salonda nasıl olduysa bir anda Özgür Özel’e destek verdi. Destek ilk turda daha azdı, ancak Özel’in daha güçlü durduğu anlaşılınca desteğin yoğunluğu da güçlüden yana arttı haliyle. Bu ani değişim doğal olarak bir takım çıkar ilişkilerine bağlanıyor ve işin sonunda ‘Rüşvetin belgesi olmaz, ama…’ diye başlayan cümleler kuruluyor.
Doğru rüşvetin belgesi olmaz, tam da bu nedenle ‘aldı’ demek de kolaydır, ‘almadım’ demek de kolaydır…
Konuyu bir de Nihat Yeşiltaş’tan dinlemek lazım, zira delegasyonun başında kendisi bulunuyor. Mahkemeye kadar varan iddialarda delegelere dağıtılmak üzere paralar aldığı iddia edilen, delegeleri ikna etmek üzere paralar aldığı iddia edilen, paralarla sürekli olarak ilişkilendirilen isim kendisi…
“Şimdi size bizim kurultay delege yapımızı anlatarak başlayayım” diyerek giriyor söze Yeşiltaş. Sonra da başlıyor anlatmaya; “Ben ilçe başkanlarının hepsini kurultay delegesi yazdım. Beni desteklemeyen ilçe başkanları da vardı onları da ayırt etmedim. Hepsi kurultay delegesiydi. Geçmiş dönem belediye başkanlarının tamamını yazdım. Daha öne milletvekilliği yapmış isimleri yazdım. Milletvekilleri zaten doğal kurultay delegesi. Sorarım size; siz kurultay delegelerini bu kadar politik kişilerden yazarsanız bunların fikirlerini parayla pulla ya da başka vaatlerle değiştirme şansınız var mı?”
Hayli iddialı bir soru…
Kurultaydan bir hafta on gün öncesinden hemen herkesin tarafının belli olduğunu, Bursa delegasyonunun neredeyse yarı yarıya Özgür Özel ve Kemal Kılıçdaroğlu arasında ikiye bölündüğünü belirtiyor Başkan Yeşiltaş. Ancak delegelerle kurultay öncesinde bir konuşma da olmuş elbet.
Talep de şu; “Bursa’dan parti meclisine, yüksek disiplin kuruluna, yani partinin yönetim kadrosuna kim aday olursa hep birlikte onu destekleyelim”
Yönetimde söz sahibi olmak, partinin organlarında Bursa’yı temsil etmek açısından son derece doğru bir yaklaşım bence.
Sonuçta Kılıçdaroğlu’nun seçimi kaybetmesiyle mesele gittikçe dallanıp budaklandı biliyorsunuz. Dallanıp budaklandıranlarla ilgili de pek çok bilgi, belge, şikayet var CHP İl Başkanlığı’nın elinde. İddia sahipleri de kendi ellerinde belgeler olduğunu söylüyorlar. Üstelik konu Bursa’nın kurultay delegelerini de itham altında bırakan suçlamalardan oluştuğundan delegeler toplu bir açıklama yapma ihtiyacı duymuşlar. Ancak Nihat Başkan böyle bir şey istemiyor; ‘Şikayet ettiğim adama karşı kendimi savunmaya geçmeyeceğim’ diyor.
Gelelim sıkça dile getirilen, ‘Senin oğlun İBB’de aynı dönemde işe başlamadı mı?’ iddialarına Yeşiltaş’ın verdiği yanıta…
Bilmeyenler için söyleyelim, Nihat Yeşiltaş’ı oğlu tiyatro sanatçısı. Dolayısıyla işini yapabileceği en doğru yer İstanbul. “Canan Kaftancıoğlu İl Başkanıyken çocuğum İstanbul Şehir Tiyatrosunun daha etkili olduğunu düşündüğü için o dönemde gidip kendi müracaatını yapmış. Aradan birkaç yıl geçti bu sürecin üzerinden, 31 Mart seçimlerinden bir yıl önce oğlumu mülakata çağırdılar. Mülakat iyi geçti, iş kabulü gerçekleşti ve en geç 6 ay içinde tamamlanacak olan bir sicil yoklaması süreci başladı. Bu süreç 4 ay içinde bitti bizim için. Sonra da oğlumu çağırdılar, iş başı yaptı. Bu konunun kurultayla, öncesiyle, sonrasıyla hiçbir ilgisi yok. Daha önce de burada kent tiyatrosunda sanatçıydı oğlum” diyerek tüm detayları aktardı Yeşiltaş. Buradaki tarihler baz alındığında Başkan Yeşiltaş’ın oğlu 2023 yılı yaz aylarında işe başlamış oluyor. Yeşiltaş 17 Eylül 2023 yılında göreve geliyor. CHP’nin 38. Kurultayı ise 2023 yılı Kasım ayında yapılmış. Şimdi ya pazarlık çok erken başlamış ya da konunun gerçekten birbiriyle bağlantısı yok.
Aslında bir siyasi figürün çoluk çocuğunun ne iş yaptığı, nerede yaptığı konusunu sorgulamak hoşuma gitmiyor hiç. Ama işte koltuklar böyle kıymetli olunca, atılan adım, alınan nefes bile sorgulanıyor bazen.
Bu pilav daha çok su kaldırır, biz de yazmaya devam ederiz…