Yasemin Güler
Yasemin Güler
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

Kütüphaneler uyumasa nasıl olur?

Yıldırım İlçesinde bugüne kadar yapılmış en güzel işlerden biri Mümine Şeremet Uyumayan Kütüphanesi.

Kütüphanenin özelliklerini zaten biliyorsunuz da ben yine de hatırlatmak isterim; efendim bu kütüphane gerçekten uyumuyor, yani 24 saat kütüphane olarak kullanıma hazır. Kütüphanede ders çalışmak isteyen çocuklar ve gençler için çorba, çay, kahve ikramı da var benim bildiğim.

Bu hizmetin neden önemli olduğu kısmına gelelim şimdi…

Günümüzde çocukların ve gençlerin büyük bölümü evlerinde, kendilerine ait odaları ve çalışma masaları olsa dahi ders çalışmak konusunda sıkıntı çekiyorlar.

Bizim gibi hayatı bir odaya sıkışmış ailelerin çocuklarına enteresan gelen bu kavramla bendeniz de bu yıl yüzleştim.

Evde çalışmaya motive olmaktan daha ziyade etrafta kullanabileceği ve sürekli dikkatini dağıtan görsel uyaranlarla dikkati dağılan çocuklara yeni dönemde rehber öğretmenler de bir kütüphane ya da ders çalışılan sessiz kafelerde çalışma önerisinde bulunuyorlar.

Özellikle üniversite sınavına hazırlanan çocukların dershanelerden çıkış saatlerinin akşam 20.00’ı bulduğu ve Uyumayan Kütüphane dışındaki kütüphanelerin en geç saat 21.00’de kapandığı düşünüldüğünde şehrin diğer bölgelerinde yaşayan, kendi odalarında çalışmak için konsantre olmakta zorluk çeken öğrencilere sadece kafelerde ders çalışma alternatifi kalıyor.

Hani diyorum zaten bir kütüphane var, içinde internet dahil her türlü sistem kurulu, neden bir vardiya çalışan daha istihdam ederek bu kütüphanelerin birkaç tanesi uyumayan kütüphane konseptine döndürülmesin…

Hem çok zor bir şey değil bahsettiğim hem de pek çok gence birden dokunma imkanı sağlayan bir hizmet.

Büyükşehir Belediyesi olur, Osmangazi Belediyesi olur, Nilüfer Belediyesi olur, hepsi en az bir kütüphaneyi bu konsepte döndürse daha iyi olur…

Siz bunu bir düşünün bence…

****

 

Gelir var, dağılım adaletsiz!

 

Dün yazdık, asgari ücretin verene çok, alana az gelen saçma bir şekle büründüğünü. Çünkü asgari ücretli de biliyor kendisine yapılan yüzde 30’luk zammı ancak Şubat ayında cebine koyacağını ve zaten bu sürece kadar gıda dahil pek çok ana tüketim malzemesinin en az yüzde 50 oranında zamlanacağını…

Ülkenin önemli bir kesiminin asgari ücret ve komşu ücretlerle geçindiği, kalan kesimin ise asgari ücreti bir akşam yemeğinde yediği düşünülürse, büyüyen ülke ekonomisinden alınan payın eşit paylaşılmadığı da ortaya çıkıyor.

Geldiğimiz bu durumun adına da ‘Gelir dağılımdaki eşitsizlik’ deniyor.

Geçen yıl da var olan gelir dağılımındaki eşitsizlik TÜİK’in açıkladığı verilere göre, 2024’te de devam etti.

En yüksek yüzde 20’lik gelir grubunun toplam gelirden aldığı pay yüzde 48,1 oldu. En düşük gelire sahip yüzde 20’lik grubun ise aldığı pay yüzde 6.3’te kaldı.

Yayınlanan verilere göre detaylar şöyle;

En yüksek eşdeğer hane halkı kullanılabilir fert gelirine sahip %20’lik grubun toplam gelirden aldığı pay bir önceki yıla göre 0,6 puan azalarak %48,1 oldu. En düşük gelire sahip %20’lik grubun aldığı pay ise 0,2 puan artarak %6,3 olduğu görüldü.

Bir de ‘Gini Katsayısı’ açıklaması mevcut verilerde.

Şöyle düşünün; katsayı “0” ise o ülkede bulunan herkesin eşit geliri, serveti var demektir. İdeal adalet. Katsayının“1” çıkması ise o ülkede bulunan tüm servetin tek kişide toplanması anlamına geliyor.

Ülkemizin Gini katsayısı bir önceki yıla göre 0,007 puan azalış ile 0,413 olarak tahmin edildi. Tüm sosyal transferler hariç tutulduğunda Gini katsayısı 0,476, emekli ve dul yetim maaşı dahil diğer tüm sosyal transfer gelirleri hariç tutulduğunda ise 0,423 olarak tahmin edildi.

Adaletli gelir dağılımından biraz daha uzaklaşmış görünüyoruz geçen yıla göre…

Bir şeyler oluyor, iliklerimize kadar hissediyoruz ve açıklayamıyoruz ya, işte TÜİK’in objektif olmaktan giderek uzaklaşan verilerine göre bile rakamlar ortada.

HABERLER