Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’in Ocak ayı değerlendirme toplantısının pek çok önemli konu başlığını içerdiğini bir önceki yazımdan hatırlayacaksınız. Sadece çevre sorunlarına değinmeye çalıştığım bu yazının aksine bu kez sadece mali sorunları irdeleyeceğiz birlikte.
Belediyenin mali tablosunu tüm açıklığı ile gözler önüne seren ve çeşitli harcama kalemlerinden yapılan tasarruflarla mali tablonun kötüye giden dengesini düzeltmeye çalışan Bozbey’in belini en çok büken BUSKİ oldu tahmin edeceğiniz gibi.
Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin iştirakler ve BUSKİ ile birlikte toplam borcu 32 milyar liraya yaklaşmış. Bu borca uzun vadeli borçların da dahil olduğunu ekleyelim, hesap şaşmasın.
Özellikle BUSKİ’nin mali tablosunun şehri aşağı çeken hali gözden kaçacak gibi değil. Döviz cinsinden alınan krediler nedeniyle borç giderek katlanıyor. Kısaca şöyle özetleyelim; BUSKİ’nin borcu son 10 ayda yüzde 36 oranında artmış. Bunun yanında yıl sonuna kadar yapılması gereken 25 milyar lira kredi ödemesi var. Tekrar ediyorum, tüm bu ödemeler dövizle alınmış borçlanmalara dair! Yine tekrar ediyorum, BUSKİ’nin borcu yıl sonuna kadar 25 milyar liraya varacak!
Bahsettiğimiz borç miktarının yatırım bütçesine yüzde 60’lık bir yansıması olduğu iddia ediliyor. 10 ayda BUSKİ’nin borcunun 5 milyar lira daha artmış olması şehrin cebinde kocaman bir delik olduğunu gösteriyor bize.
Başkan Bozbey, döviz cinsinden alınan kredilerin önemli bir bölümünün aslında devletin kendi kurumlarının yapacağı yatırımları BUSKİ’nin üstlenmesinden kaynaklandığını belirtti kürsüden yaptığı konuşma sırasında. Bunun en bariz örneği ise Çınarcık Barajı yatırımı oldu tahmin edeceğiniz gibi.
Önceki hatalı yatırımlar ve borçlanma biçimlerinden kaynaklanan mali zorlukların yanında devletin geçmiş alacaklar için kaynaktan yaptığı 1,1 milyar liralık vergi ve SGK prim borcu kesintisini de unutmamak lazım. Bahsedilen 1.1 milyar liranın yatırım olarak yansıması 4.5 milyar olarak açıklandı Bozbey tarafından.
Mali tablo karanlık, hem de pek karanlık.
Büyük beklentilerde çeşitli illerden yapılan transferlerle oluşturulan belediye kadrosunun Bursa’yı içinde bulunduğu açmazdan kurtarması umut ediliyor.
Aslında yanlış yatırımlar ve olmayacak dualara amin demek biçimindeki yatırım üstlenmelere alışkın bir şehir Bursa. Tam da bu nedenle bir türlü belini doğrultamıyor ve yapılması gereken işleri erteleyerek bütçesini faklı yönlere kaydırıyor yıllardır. Bir Timsah Arenamız var malum. Şehir olarak halen parasını ödemeye çalıştığımız, belediyenin bütçesinde halen önemli bir ödeme kalemi olarak duran. Şimdi bir de Çınarcık barajımız mevcut. Alinur Aktaş’ın ‘Yapımını biz üstlendik’ diye gururla söylediği, Başkan Bozbey’in ise ‘şehrin belini büken bir yatırım, DSİ bunu yapacakken neden belediye üstlenmiş, üstelik de döviz cinsinden kredi ile borçlanarak yapmaya kalkmış anlamak mümkün değil’ dediği…
‘Her yiğidin kendine has yoğurt yiyişi var’ diyeceğim de bu yoğurt yeme meselesi gelip bizim şehrin sofrasına çökünce içimden gelmiyor böyle iyimser yaklaşımlar. Üstelik merkezi hükümet ve belediye başkanlığı arasında parti farklılığı yaşandığında devletin devamlılığının esası da ortadan kalkıyor, dolayısıyla merkezi hükümet ve belediyeler şehir ve şehirlinin faydasını düşünmek yerine bir güç savaşına giriyorken hiç öyle iyimserlik falan kalmıyor insanda…
Bir de şu meşhur Alan Başkanlığı hadisesi var değinmek istediğim.
Uludağ Alan Başkanlığının hem Uludağ açısından hem de şehir açısından olumsuz pek çok tarafının bulunacağının altını kalın kalemlerle çizen Akademik Oda temsilcileri ile birlikte bu konuda ciddi bir mücadele verdiğimizi, pek çok yazı yazdığımızı, Bursa basınının çevreye duyarlı tüm gazetecilerinin konuyu köşelerine taşıdığını hatırlatmak isterim.
Sonuç elbette elde var sıfır nezaketsizliğinde bir sonuçtu. Alan Başkanlığı Uludağ’da hakimiyetini kurdu. Öyle böyle bir hakimiyetten bahsetmiyorum. Milli Parklar ortadan kalktığı gibi Bursa Büyükşehir Belediyesi dahi Uludağ Alan Başkanlığı Yönetiminde yer almıyor…
Bahsettiğim bu durumun acısı en çok Kartalkaya’da yaşanan yangın faciasının ardından hissedildi. Başkan Bozbey, “Ulaşım, su, otopark, itfaiye ve diğer alanlarda sorumlu olacaksınız, ama Alan Başkanlığı Yönetimi’nin danışma kurulunda etkili yer alamayacaksınız. Nasıl Alan Yönetimi bilemiyorum! Orada yapılan işleri birebir takip ediyoruz. Yetkileri çok fazla. Büyükşehir Belediyesi’ne ait otoparkları kaldırdılar, özel şirkete verdiler. Problem oldu. Yine biz devreye girdik. Otobüs gönderdik. ‘Otobüsü çekin, gerek yok’ denildi. Şikâyetler olunca kabul etmek zorunda kaldılar. Bu konuda Valimize destekleri için teşekkür ediyorum. Alan Yönetimi’nin bir kez daha kendini gözden geçirmesini, Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin Alan Yönetimi içerisinde etkin yer alması gerektiğini hatırlatmak istiyorum” diyerek seslendi kürsüden…
Uludağ Alan Başkanlığı’nın yönetimini bir kez daha gözden geçirmesini danışma kurulu içerisine akademik oda temsilcilerini ve Bursa Büyükşehir Belediyesi’ni de etkin görev alacak biçimde dahil etmesini bir kez de biz talep edelim…