Yasemin Güler
Yasemin Güler
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

Mesele ‘liyakat’

Son dönemlerde en çok konuşulan, anlamı üzerinde en çok durulan, hatta yerli yersiz kullanılmaya bile başlanan kelime ‘liyakat!’

Arapça ‘lyk’ kökünden gelmiş olan liyakat kelimesi layık olma manasına gelmektedir. Türkçe olarak yaraşmak, yakışmak ya da uygun olmak da denebilir. Özellikle görevine uygunluk işaret eden kullanımıyla bakıldığında ise ‘Bir kişinin, kendine iş verilirken güven duyulmasını elde ettiren kalitesi, o işe yaraşması, yeterlilik’ anlamlarında kullanılmaktadır.

Kelimeyi kökünden başlayıp incelememizi tamamladığımıza göre, DEVA Partisi’nin bundan sonra muhtemelen ayda bir yapacağı durum değerlendirmesi içerikli basın toplantısına katılan bir köşe yazarı olarak, bu kelimeye neden bu kadar taktığımı da anlatmalıyım size.

Çünkü bence toplantının ana gündem maddesi ‘liyakat’ kelimesinin gizeminde saklıydı.

Toplantı öncesinde ve toplantı sonrasında konuştuklarımız, toplantı içeriğinde yapılan eleştirilerle örtüştürüldüğünde şunu söylemek mümkün.

Zamanında liyakatli kadrolarla; yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklarla mücadele etmek için göreve gelen, görevinin ilk yıllarında mücadelesi konusunda önemli mesafeler kat eden AK Parti, geldiğimiz noktada mücadele ettiği tüm Y’leri bağrına basmış, adeta savunur hale gelmiştir ve şimdi bir L’nin kaybettirdiklerine bakmaktadır!’

Bir sabah kahvesi eşliğinde başlayan, ardından içilen çaylarla devam eden toplantıda, öncelikli olarak sahada olmak için verilen çabayı anlattı DEVA Partisi Bursa İl Başkanı Serkan Özgöz. Ardından da içinde bulunduğumuz ekonomik durumu kısaca özetledi;

Çin tipi büyüme duvara tosladı. Faiz anaparayı geçti, temerrüte düşme riski var! Yani faizi ödenemediği için anaparanın da geriye istenmesi!”

Önemli ve endişe verici bir ekonomik bilgi…

Siyasetçiler tarafından hissettirilen ülke atmosferinin; ‘LGBTİ+ leri ne yapacağız, türbanlıları nerede konumlandıracağız, terörist misin değil misin, ahlaklı mısın değil misin’ kıskacına özellikle sokulmak istendiğinin altını dikkatlice çizdi Özgöz. Gerçeklerin mutfaktaki yangında, gözlerde sönen umut ışığında olduğunu da hatırlatarak.

Toplantı çerçevesinde zaman zaman köşeme taşıdığım 2040 Çevre Düzeni Planının hazırlıkları konusunda muhalif bir bakış da edindik.

Merinos’ta halen çalışmaları devam eden ve Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş tarafından 4 ayda tamamlanacağı söylenen plana katkı sunmak için DEVA Partisi Yönetim Kurulu Üyesi Mine Norşon da katılmış görüşmelerin bazılarına. Ancak edindiği izlenim belediye tarafından oluşturulan ekibin böyle bir planı yapacak yetkinlikte, yani ‘liyakatte’ olmadığı yönünde!

Gerekenler yapılmayınca şehri planlamaya BTSO Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Burkay soyundu. Yeni sanayi bölgeleri ihtiyacı var diyor, yerlerini planlıyor. Şu anda Burkay’ı eleştiriyor gibi görünüyorum, ama bir gerekliliği dile getiriyor. Gerekli planlama yapılsa herkes kendi işine bakar” diyen İl Başkanı Özgöz’ün söylemi ile birebir örtüşüyor yapılan açıklamalar.

Peki nasıl yönetiliyor Bursa?

İşi bilen adamların lafının dinlenmediği, tamamen siyasi kafa ile kararlar alınan bir rant şehrine döndü Bursa. Kişisel tercihler, ricalarla iş yapılıyor. Vatandaşın çıkarı düşünülmüyor. Şehrin bütün sorunlarının ardında kişiye göre iş yapmak, kötü yönetim, akraba belediyeciliği var. Plansızlık var, kötü yönetildiği için kötü finansal tercihler var!” diyerek konuya bakış açısını ortaya koydu DEVA Partisi Bursa İl Başkanı Serkan Özgöz.

Söz döndü dolaştı yine o meşhur kelimeye ‘liyakat’e geldi anlayacağınız.

Liyakatli kadrolar iş başında olduğunda, bilimin ışığında yol alındığında gerek ülke gerekse şehir gündeminde çok başka konuların konuşuluyor olacağı net.

Bizim de bisiklete binen başbakanımızı yolda selamlamak, parkta yanımıza oturup sandviçini yiyen belediye başkanımızla sohbet etmek hakkımızdır diye düşünüyorum.

HABERLER