Yasemin Güler
Yasemin Güler
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

Milli Eğitim’de tuz da kokmuş balık da!

Bir ülkenin üzerinde temellendiği ana aksları vardır; adalet gibi eğitim gibi sağlık gibi… Bu aksları bozduğunuzda ülkenin gidişatını istediğiniz yöne çevirmeniz mümkün olur.

Uzun süredir üzerimizde böylesi bir sosyal deneyin yapıldığını düşünür hale geldim. Zira adalet denilen kavram giderek kişilerin kendi adaletini sağlaması ya da güçlüye boyun eğilmesi biçimine dönüştü. Sağlık hizmetleri malumunuz; ya zengin ol ya da hasta olma düsturuyla ilerliyoruz bu yolda.

Ülkenin gelecek nesillerinin inşa edildiği eğitim sisteminde de sağlık sistemine benzer bir motto benimsendi, hatta bu motto dahi benimsenemedi, zira zengin olmanız durumunda da eğitim için hayli yüklü bir para ödüyor ve çocuğunuzun adeta bir dahi olduğunu duyarak yıllarınızı harcıyorsunuz. Sonuç, devlet okulunda alacağınız verimle özel okuldan alacağınız verim arasında çok küçük bir fark ya oluyor, ya olmuyor…

Anlayacağınız iş şirazesinden iyice kayıyor bugünlerde.

İşte tam da bu nedenle bahsettiğim her üç alanla da özel olarak ilgilenme gayretindeyim. Son günlerdeki favori konum ise Bursa İl Milli Eğitim Müdürlüğünde neler oluyor, Hatay ve Bursa Milli Eğitim Müdürlerinin yerleri neden değişiyor, Milli Eğitim Bakanlığı deprem sürecinde neler yapıyor

Zaman zaman aldığım bilgilerden yola çıkarak üzerinde yazılar yazdığım bu üç soruya bir toplu yanıt da Eğitim İş Sendikası Bursa Şubesi’nden geldi.

Hem de ne yanıt, tokat gibi;

“Afet sürecinde devletin tüm kurumları kamuoyuna kendi sorumluluk alanlarıyla ilgili yaptıkları çalışmaları aktarırken, Milli Eğitim Bakanı Sayın Mahmut Özer’in de Meslek Liselerinde üretildiğini iddia ettiği, afet çadırı, uyku tulumu gibi malzemelerin üretim ve dağıtım aşamalarını anlatan filmlerini izledik. Sayın Bakan’a göre, Bursa Ömer Halisdemir Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nde atölyeler kurulmuş, metal aksamlarının üretimi bu okuldaki atölyelerde, kumaş malzemesi ise Osmangazi Borsa İstanbul Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nin atölyelerinde dikilmiş, AFAD standartlarında üretilen çadırlar TIR’lara yüklenerek 410 adet afet çadırı 22 Şubat’ta Bursa’dan deprem bölgesine gönderilmişti…

Bursa’da üretildiği söylenen o çadırlar aslında Bursa’da üretilmemişti!

Ne Ömer Halisdemir Meslek Lisesi’nde metal aksamı üretilmiş, ne de Borsa İstanbul Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nde kumaşları dikilmişti. Toplum böylesine büyük acılar çekerken, yüz binlerce yurttaş ağır kış koşullarında geceyi sokakta geçirirken, hastalar, yaşlılar, kadınlar ve çocuklar çadıra ihtiyaç duyarken Milli Eğitim Bakanlığı deprem bölgesinden satın aldığı çadırları Gaziantep’ten Bursa’ya göndermiş, satın alınan bu çadırlar Ömer Halisdemir Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nde açılarak üzerlerine MEB logoları yapıştırılmış ve yeniden paketlenerek TIR’larla deprem bölgesine gönderilmiştir!

Başka bir ülkede olsa böyle bir skandal Milli Eğitim Bakanının koltuğuna mal olur. Öyle affını falan istemekle kalmaz doğrudan özür dileyerek istifa eder.

Bizde ne olur?

Muhtemelen hiçbir şey.

Deprem bölgesinde soğuktan titreyen eller kızarır da, namları yürüyecek diye dolaplar çevirmeye çalışanların yüzleri bile kızarmaz yaptıkları ortaya çıktığında.

Milli Eğitim Bakanlığının şimdiye kadar yaşadığı en büyük skandal bu olabilir bence ahlaki açıdan bakıldığında, ancak tek skandal değil elbette. Üstüne üstük skandalların bir bölümü de Bursa Milli Eğitim Müdürlüğü çatısı altında gelişiyor.

Kısa süre önce Bursa İl Milli Eğitim Müdürü Serkan Gür’ün yeni görev yeri Hatay olarak belirlenmiş, Hatay Milli Eğitim Müdürü de Bursa’ya gönderilmişti. Tam bu esnada Serkan Gür’ün deprem bölgesindeki önemli çalışmaları nedeniyle bu göreve geldiğine dair söylentiler yaydığına ilişkin duyumlar aldığımı belirtmiştim, hemen ardından da Hatay’a tayini çıkınca istifa ettiği söylentilerinin olduğundan bahsetmiştim.

Tam da söylediğim gibi olmuş. Serkan Gür’ün istifa haberini resmi olarak da duyduk artık. Fakat görev değişikliği nedeni ilginç.

Genç gazeteci meslektaşlarımın belgeleriyle ortaya döktüğü Bursa İl Milli Eğitim Müdürlüğü’ndeki 6 personelin açığa alındığı soruşturma görev değişikliğinin en önemli nedeni.

Soruşturmayla ilgili Yeliz Toy’un açıklaması şöyle;

“2020 yılından bugüne kadar yapılan okul güçlendirmesi, yıkılan okulların hurda diye tabir edilen geri dönüşüm malzemelerinin akıbeti ve bir takım okul ihalelerinin, kapsamlı bir şekilde araştırıldığı süreci biz de Eğitim-İş olarak yakından takip etmekteyiz. Ancak görünen şudur ki, Bursa İl Milli Eğitimde tuz kokmuştur.  Okullar üzerinden yürütülen yolsuzlukların ve usulsüzlüklerin boyutu göründüğünden çok daha büyüktür…

Serkan Gür Milli Eğitim Bakanlığı’nın Bursa’daki çadır skandalının paydaşı ve yürütücüsü olarak görev yapmış, bu suça da ortak olmuştur!”

Anlaşılan o ki, bahsi olunan soruşturmada dönemin Milli Eğitim Müdürü Serkan Gür’ü de sorumlu görmek gerekiyor. Zaten böyle de olmuş. Hatay’da görevlendirilmesi bu nedenle. Tek neden bu da değil, fakat şimdi burada bahsetmeye gerek yok diğer nedenlerden. Bizi kamu çıkarları ilgilendirir.

Kendisiyle yaptığım ilk görüşmede, Bursa’ya gelip koltuğuna oturduğu ilk ayın içinde olması lazım; ‘Ben şimdi sizinle başka bir ortamda eğitim sisteminin sorunlarını da tartışacak kadar delikanlı bir kardeşinizim…’ diyen Gür’ün sorunların nerede başladığını, boşlukların nerede doğduğunu iyi bildiği muhakkak…

Şunu biliyoruz; Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer Bursa’ya yapılan atamalarda yakın çevresinden kişiler seçmeye özen gösteriyor. Bursa atamalarının hemen hepsinin Özer ile özel hayatında bir temasları var, en azından eskiden temaslı olduğu kişiler bahsettiklerim.

Bu güzel akıllar da böyle böyle geliyor herhalde bu başlara…

Tıpkı balığın baştan kokması gibi…

NOT: Dünyanın en emekçi insanları, 8 Mart Emekçi Kadınlar Gününüz kutlu olsun. Biz kadınlar biliriz bir tek bizim halimizi. Beni sorarsanız emeğimin, ekmeğimin peşindeyim; her emekçi kadının olduğu gibi…

HABERLER