Önümüzdeki yerel seçimlere sırtında öyle bir yükle giriyor ki muhalefet, benim diyen kolay kolay taşıyamaz ağırlığını…
Tahmin edileceği üzere yüklerin en büyüğü, yerel seçimlerde muhalefet tarafından kazanılmasıyla büyük mutluluk yaratan Ankara ve İstanbul Büyükşehir Belediyeleri’nin yeniden kazanılıp kazanılamayacağı mevzusu.
Her iki büyükşehirde de muhalefet genelde değilse de tabanda ya bu büyük yükü birlikte omuzlayacak ya da İmamoğlu ve Yavaş her türlü dağınıklık ve kafa karışıklığına rağmen bahsi geçen iki büyükşehri alarak verilen savaşın galipleri olup yepyeni hikayeler yazacak.
Aksini düşünmek muhalefet için hayli yıkıcı senaryoları da beraberinde getiriyor…
Genel seçimlerden biliyoruz ki, muhalefetin ana bloğu ‘kazanacak aday’ tartışmaları ile tüketti propaganda sürecinin önemli bir bölümünü.
İki kutuplu ülkede muhtemelen görüp görebileceğimiz en geniş ittifak kurulmuştu işin başında. Seçimin kazanılamaması sonucunda ittifak darmadağın olurken, geriye her siyasi partinin kendi iddiası ve kendi adayları kaldı yerel seçimlerde…
Dolayısıyla 31 Mart yerel seçimi muhalefetteki siyasi partilerin kendi özgül ağırlıklarını aradıkları dağınıklığa karşılık yekpare kalan iktidar bloğunun hiç böyle bir derdin peşine düşmediği bir süreci yaşatacak bize.
Hayli avantajlı konumda olan iktidar, mevcut dağınıklığı daha çok kaşıyarak tarafları birbirinden uzaklaştırma yönünde bir eğilimi benimsemişken, muhalefet cephesinin de genel merkezler düzeyinde bir araya gelmek gibi bir talebi yok.
Ancak taban tam olarak böyle söylemiyor. Tabanın böyle söylemediğini de yine en iyi sokak siyasetinin ucunu bırakmadan çalışmalarını devam ettiren muhalefet partisi üyeleri biliyor.
Tartışmalar sadece İstanbul ve Ankara ölçeği ile de sınırlı değil elbette. CHP’nin yeni lideri Özgür Özel 2019 seçimlerinde kazanılamayan Bursa’yı da kazanarak, daha doğrusu kazanılmış şehirler kategorisinde İstanbul ve Ankara’nın yanına ekleyerek, bir başarı hikayesi yazmanın peşinde.
Yerelde işte tam bu noktada bir akıl ve gönül karışıklığı var. Muhalefet partileri bir yandan kendi özgül ağırlıklarını bilmeyi çok arzu ederken, diğer yandan ‘seçimi kaybettiren parti’ olmanın yükünü taşımaya hiç de hazır hissetmiyorlar kendilerini ve genel merkezin emirleri doğrultusunda hareket etmenin kendi tabanlarında yarattığı sıkışmışlığı derinden hissediyorlar. Yine de ‘yerelde bir aday üzerinde uzlaşma söz konusu olur mu?’ sorusu ‘Genel Merkez böyle bir karar vermeden asla!’ olarak yanıtlanıyor.
Bugün Norm Haber ailesini ziyarete gelen İYİ Parti Yıldırım İlçe Başkanı Serkan Beklen ve İYİ Parti Yıldırım Belediye Meclis Üyesi Mehmet Yılmaz ile yaptığımız sohbet esnasında tüm bu duyguların bir arada yaşandığını gözlemleme şansına sahip oldum.
Tabi İYİ Parti bünyesinde tüm ülke genelinde ve zaman zaman da Bursa yerelinde peş peşe gelen istifalar da süreci olumsuz anlamda tetikliyor.
Bugün de tam böyle bir gündü.
İYİ Parti Yıldırım Belediye Başkan Aday Adaylığını hayli kalabalık bir toplantı ile ilan eden İYİ Parti Yıldırım Belediye Meclis Üyesi Ferit Gürsoy, hem aday adaylığından çekildiğini hem de partisinden istifa ettiğini basına ilettiği açıklaması ve sosyal medyadan yaptığı paylaşımı ile duyurdu.
Gürsoy’un iddiası partisinin hiçbir programına davet edilmediği, yok sayıldığı yönündeydi. İstifa kararını kendi kendine almadığını, 200 kişilik bir partili çalışma grubu ile birlikte bu kararı verdiklerini belirtiyordu siyaset sahnesine ‘Yetiş Ferit’ lakabı ile çıkan Ferit Gürsoy.
İYİ Parti Yıldırım İlçe Başkanı Serkan Beklen ise Gürsoy’un istifa gerekçelerinin gerçekçi olmadığını, kendisinin aday adaylığı için resmi bir başvuruda bulunmadığını, sadece bir aday adaylığı duyurusu gerçekleştirdiğini belirtti.
Partide süregelen istifaların her siyasi partinin normal olarak yaşadığı süreçler olduğuna dikkat çeken Beklen; ‘İstifa edenlerin büyük bölümü küskünlerden ve parti içinde etkin varlık göstermeyenlerden oluşuyor’ diyerek savundu yaşananları…
Peki, gerçekten böyle mi?
Gerçekten İYİ Parti’de yaşanan istifalar olağan süreç akışı mı?
Doğrusu ben pek öyle düşünmüyorum…
İYİ Parti’nin belediye başkan aday adayları için yoğun görüşmeler yaptığını, partiye yapılan başvuruların dışındaki alternatifleri de değerlendirmeye çalıştığını ve 22 Aralık tarihine kadar geçecek süreyi en iyi biçimde kullanma gayretinde olduğunu söyleyebilirim.
Tam yeri gelmişken, İYİ Parti Bursa Büyükşehir Belediye Başkan Adaylığı için adı sıklıkla geçen, hatta en kuvvetli aday olarak dillendirilen İYİ Parti Bursa Milletvekili Selçuk Türkoğlu ile yaptığım görüşmeyi de aktarayım…
“Teşkilatımın bana olan güvenini ve bu makama beni layık görmesini büyük bir memnuniyetle karşılıyorum ve bana olan inançları için tüm teşkilatıma teşekkür ediyorum. Ancak süreç henüz tamamlanmamıştır. Büyükşehir belediye başkanlığı için adaylığım netleşmemiştir. Bize bir görev verilirse, görevden kaçacak değiliz elbette, ancak bu noktada bir açıklama yapmak için sürecin tamamlanmasını beklemek en doğrusudur. Bursa için omuz omuza birlikte mücadele ettiğim tüm partililere bana olan inançlarından dolayı teşekkür ederim”
Kafalar karışık, gönüller karışık, muhalefette işler bir hayli karışık…
Ne diyelim hayırlısı olsun…