AK Parti’nin bayramlaşmasının geçmiş programlara göre giderek daha sönük bir hal aldığını yazmıştık. Ramazan Bayramı’nda sorumluluğu programın bayramın birinci günü yapılmış olmasına atmıştık, Kurban Bayramı bizi yalancı çıkardı.
Artık kendi partililerinin dahi yeterince ilgi göstermediği, ‘salonlardan taşan parti’ olma misyonunu ‘salonları dolduramayan parti’ olmaya bırakan bir hal var iktidarda.
İşin bu kısmı sandığa nasıl yansır şimdiden tahmin etmek zor.
Vatandaşın oy verirken göz önünde bulundurduğu kriterler enteresan.
Ancak gelinen noktada yaşanan ekonomik kriz halkı öylesine bunaltmış durumda ki; tepkiler gözle görülür, elle tutulur hale geldi.
Bu siyasi iklimde AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın parti mensuplarından talebi, önce kendi ailelerinden başlayarak gönüller kazanmak, halkın arasına karışmak oldu.
Tecrübeli bir siyasetçi vatandaşa dokunmadan sandığa gidilmemesi gerektiğini iyi bilir bu ülkede.
Hal böyle olunca, emir de büyük yerden gelince, parti yöneticilerine düşen de bu talebi gerçekleştirmekti.
Bu çerçevede protokolün biraz dışına çıkarak Trabzon Meydan Parkı’nda düzenlenen bayramlaşma programına katılan Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank;
“Yeter ki Trabzon bizim arkamızda dimdik dursun. Bu ülkenin başaramayacağı hiçbir şey olmaz!” deyince vatandaşın tepkisi gecikmedi.
“Ekmek 8 lira, unun çuvalı 500 lira oldu. Nasıl olacak bu?”
Bakan, “Evet, evet. Değerli kardeşlerim. Sıkıntılarımızın olduğunun farkındayız” diyerek konuyu geçiştirmeye çalışırken korumaları da vatandaşa müdahale etmeye çalışıyordu. Bakan büyüklük gösterdi, gönüllere girmek için olsa gerek;
“Elleme, elleme tamam. Kalsın orada. Kalsın, kalsın” dedi.
Sonrasında yaptığı açıklama daha da komik Sayın Bakanın;
“Değerli kardeşlerim. Bundan iki kabine toplantısı önce sayın cumhurbaşkanımız bizi topladı. Dedi ki, ‘değerli arkadaşlar evet bir fiyat artışı sorunu yaşıyoruz, ama şu anda özellikle sabit gelirlilerle ilgili vatandaşımızın sıkıntısı var.’ Dedi ki biz vatandaşlarımızı enflasyona ezdiremeyiz.”
Asgari ücrete yapılan artışın ardından tüm ürünlere büyük bir hızla zam geldiğini ve asgari ücretin çalışanların cebine girmeden erimeye başladığını tam da bu noktada belirtmek istiyorum. Çünkü vatandaşın enflasyon karşısında ezdirilip ezdirilmediği konumuz.
Sayın Cumhurbaşkanının Bakanlar Kurulu’nda Bakanlarına yaptığı bilgilendirme son derece isabetli aslında. Ülkede ‘sadece’ sabit gelirlilerin fiyat artışları ile ilgili bir sorunları var.
Mesele şu ki, ‘sadece’ diye sıfatlandırılan sabit gelirliler; memurları, işçileri, emeklileri yani ülkenin yüzde 80-85 gibi bir oranını oluşturuyor.
9 günlük bayram tatilinde Muğla yollarında 5 saatlik araç kuyruklarını bu sabit gelirlilerin oluşturmadığı da çok açık.
Şu da çok açık ki, sabit gelirliler ciddi bir ekonomik krizin pençesinde çırpınırken memleketin geriye kalanı artan fiyatlardan hiç haberi yokmuş gibi, artışlardan hiç etkilenmiyorlarmış gibi bir yaşantı sürüyorlar.
Ülkenin büyük bölümü giderek fakirleşirken bir kısım azınlık zenginleşmeye devam ediyor ve gelir adaletsizliği koca bir uçurum olarak karşımızda duruyor.
Bursa’da sabit gelirlilerin yeni gündemi Muğla yollarına düşüp tatil yapmaktan ziyade BESAŞ ekmeğinin fiyat artışını nasıl tolere edecekleri oluyor haliyle.
Yazımın başında Bakan Varank’a ekmek fiyatını soran vatandaşın haklı isyanına artık Bursalılar da katılıyor. BESAŞ’da 400 gram ekmeğin satış fiyatı 4 liraya çıkmış durumda. Sağlıklı beslenmek adına beslenme uzmanlarının sürekli olarak önerdikleri tam buğday unlu ekmeğin satış fiyatı ise 7 lira 50 kuruş olmuş.
Vatandaşın karın doyurmak için en çok kullandığı gıda maddesi olan ekmeğin fiyatında devletin sübvanse etmesine rağmen yaşanan bu hızlı artışın karşısında o gönüller nasıl kazanılacak, vatandaşın arasına nasıl karışılacak, gelir adaletsizliği nasıl açıklanacak bilemiyorum…
Yani vatandaşa bu ülkede 500 liraya bir lahmacun yiyebilenlerin ve bunu büyük bir keyifle yapanların olduğunu söylerken nasıl bir yol izleyecek AK Partililer?
Nasıl açıklanacak bu gelir adaletsizliği?
Çünkü artık ‘arkamızda durun, her şeyi hallederiz’ biçimli hamaset karın doyurmuyor gibi…