Dün itibariyle tam altı saat otuz dakika ekranda kaldık. Norm Haber yazar kadrosu olarak siyaset arenasında Cuma gününden bu yana yaşadıklarımızı aydınlatmaya, kendi penceremizden anlatmaya çalıştık. Bu süreçte geçmişi de çekiştirdik, bugünü de özetledik, geleceği de tahmine yönelik çaba gösterdik.
Yayın boyunca ileri sürdüğüm en temel argümanı sizinle paylaşmak istiyorum;
İYİ Parti’nin Şahin kanadı partisinin uzlaşmacı üslubundan rahatsız olduğu gibi bir biçimde ittifakı HDP’nin desteklemesinden de rahatsızlık duyuyordu. Hasılı kelam partilerinin adının HDP ile anılmasını asla kabul etmiyorlardı.
Diğer taraftan HDP de İYİ Parti ile bir arada olmak konusunda çekincelere sahipti. Tabanını konsolide etmek konusunda sorun yaşıyordu. Oy kaymalarının olacağı aşikardı. Burada altını çizmek lazım ki, muhafazakar Kürt seçmenin oyları zaten AK Parti’ye gider her daim.
Sadece HDP değil ittifakın dışında kalan sol partilerin de elle tutulur nedenlere ihtiyacı vardı desteklerinin tam olduğunu söylemek için.
Son olarak Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığını CHP seçmeninin bir bölümü de uygun görmüyor, çeşitli platformlarda bu dile getiriliyordu.
Tüm bu gerekçelerin kendi içinde haklı ve tutarlı olduğunu düşünsek bile hesap var kitap var. Her işin bir matematiği var…
Hasılı kelam, Millet İttifakı’nın elini daha da güçlendirmesi gerekiyordu, ama bu konuda manevra kabiliyeti sınırlıydı ve genişleme yol alamıyordu.
CHP Genel Başkanı ve Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun tüm hafta sonu söylemlerinde yer alan ‘Halil İbrahim sofrası’ istenilen genişlikte kurulamıyordu.
Cuma günü bir kavga ile başlayan, herkesin yüreğini ağzına getiren olaylar silsilesi sonunda öyle bir yere bağlandı ki; bir yandan HDP dahil olmak üzere tüm siyasi partilere Millet İttifakı çatısı altında birleşme çağrısı yapıldı, diğer yandan Akşener’in isteği olan Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş isimleri Cumhurbaşkanı Yardımcılığı görevine aday oldu, dolayısıyla Şahin kanat bir nebze de olsa rahatladı, masanın güçsüzleşmesinden korkan herkes Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığı etrafında birleşti ve itirazlar azaldı…
Şöyle bir baktığımda gerçekten de taşların yerine oturduğunu, kaybedeni olmayan bir uzlaşmanın sağlandığını görüyorum.
Kabul, herkesin her istediği, istediği biçimde gerçekleşmedi. Ancak içinde bulunulan süreç, yürütülmeye çalışılan demokratik platformun genişliği, bazı özverileri beraberinde getiriyor.
Demokrasi böyle işler, unutmuştuk, hatırlayalım…
Bugün konuştuğum tüm İYİ Partililerin de CHP’lilerin de yüzleri gülüyordu.
Bundan sonrasını izlemek daha da keyifli olacak bence…
***
BİZ ŞİMDİ NE YAPACAĞIZ?
Siyasetin hızına yetişmeye çalışırken deprem konusunu unuttuğumuz sanılmasın.
Yaşanan felaketin hemen ardından, ilçe belediyelerden başlayan, ‘altında dükkan olan binaların denetlenmesini’ amaçlayan ve sonrasında Bursa Büyükşehir Belediyesinin kapsamlı çalışmasına kadar uzanan bir ‘hızlı bina taraması’ protokolü imza altına alındı. Bu sayede de şehrimizin bina envanterinin çıkarılması amaçlandı.
Buraya kadar her şey ilk adımlar için uygun ve yerinde, hatta sevindirici gelişmeler yaşananlar. İşin bundan sonraki kısmında vatandaşın kafası biraz karışıyor.
Bana da sıkça sorulan, ‘Biz şimdi ne yapacağız?’ sorusunun yanıtını Yapı Denetim Kuruluşları Birliği Bursa Şube Başkanı Esra İnhanlı verdi;
“Öncelikle hızlı taramanın detaylı bir performans analizi olmadığını bilmemiz lazım. İnşaat mühendisi ve mimar gençlerden oluşan eğitimli bir ekip, 2004 yılından önce inşa edilmiş binalardan başlayarak, sahada yapacakları gözlemlerin bir yazılımda statik derecelendirmesini yaparak, yapı sahiplerine binaları hakkındaki risk durumunu bildirecekler.
İşin ücretsiz kısmı buraya kadar! Bu kısmın ekonomik bedelini belediyeler karşılıyor.
Bundan sonraki süreçte, ‘detaylı performans analizi yapılması gerekir’ denilen yapılar için yetkili inşaat mühendisleri tarafından çalışmalar başlatılacak.
Yapılacak çalışmanın kesinlikle 2018 yılında hazırlanan Türkiye Bina Deprem Yönetmeliğinde belirtildiği şekliyle yapılması gerekir.
Aksi takdirde hatalı sonuçlar oluşması mümkündür.
Binada güçlendirme önerildiği takdirde güçlendirme projesi ve ruhsatı alınarak yapıların güçlendirme uygulamalarının yapılması başlayacaktır.
Güçlendirme işlemi için ruhsat alımı gerektiğinden, tüm kat maliklerinin onayı gerekmektedir!” diyor İnhanlı.
İşin kentsel dönüşüm kısmı ise biraz daha karmaşık. Çünkü bu kez işin içinde belediyelerin kentsel dönüşüm planlarının yanı sıra, müteahhitlerle yapılacak anlaşmalar da giriyor. Anlayacağınız bu bölüm daha binaya özgü olduğundan mutlak suretle belediyelerden bilgi alarak ilerlemeniz gerekecek.
Kolay olmayacak, ama dönüşeceğiz…