Söylesem olmuyor, sussam gönül razı değil kavlinden günler yaşıyoruz bu ülkenin kadınları olarak. Aslında ‘6 yaş…’ deyip sussam, hepiniz durumu anlayacaksınız ve zaten ben de bu konuya pek değinmek istemiyorum.
Mesele yargıya intikal etmiş, inkar aşamasına geçilmiş, deliller ortaya dökülmüş…
Üstelik bu kez, ne mutludur ki, hükümetten de bahsedilen çirkinliğe tepkiler geliyor…
Tüm bu gelişmeler ülkece yakından takip ettiğimiz olaylar.
Bir de takip edemediklerimiz var.
Bir de eğitim güncesine her gün yenilerinin eklendiği çabalar, gayretler var…
Hatice Gani Erverdi Ortaokulu Müdürü Dursun Gültekin öğrencileri ve velileri ile Görükle Cevizlik Camii’nde buluşmak gibi bir çabanın içine girmiş nedense…
Öğretmenlerin veliler ve öğrencileri ile buluşacağı yegane yer okuldur. Okul çatısı dışındaki buluşma noktaları öğretmen, veli, öğrenci ilişkisinin dışında; dostluk, ahbaplık, arkadaşlık kavramlarının içinde yer alır. Böyle ilişkiler kurmak için de gelecek nesillerimizi yetiştirilmek üzere emanet ettiğimiz öğretmenlerin eğitim kurumlarını aracı olarak kullanması kesinlikle onaylanamaz bir davranıştır.
Önümde duran davetiyeye bakıyorum; ‘Ailesiyle birlikte gelen 3 öğrencimize kurayla hediyeler verilecektir’ ibaresi yer alıyor. Çocuklar gelmek istemezlerse arada hediye sözü ile kandırma da var yani.
Afişte yer alan kız öğrenci başörtülü. Veli olarak resmedilen anne figürü de başörtülü. Başı açık velilere ve öğrencilere bu buluşmada yer yok anlaşılan.
Elbette ve haklı olarak Eğitim İş Bursa Şube Başkanı Yeliz Toy’un tüm bu duruma toptan itirazı var. Şikayetler CİMER’e de yapılmış, ancak değişen bir şey olmamış.
“Hatice Gani Erverdi Ortaokulu, vakıf görünümlü tarikat ve cemaatlerin etkinlik alanına dönüştürülmüştür, cemaat yapıları bu okulda öğrencilerle sık sık bir araya getirilmektedir, böylece öğrencilere fikirlerini empoze etmeleri için okul yönetimi tarafından alan açılmaktadır. Tarikat ve cemaatlere alan açan bu okul müdürü ise amirlerince korunmaktadır!” diyor Toy yaptığı açıklamada.
Şimdi yapılması gereken; bu açıklamanın bir ihbar kabul edilmesi ve gerekli incelemenin ivedilikle başlatılması, kamuoyunun da konu hakkında bilgilendirilmesidir!
Herkesin dinini özgürce yaşamak hakkı mevcuttur, ancak bunun yeri okul değildir!
ASGARİ ÜCRETLİNİN PAZARLIK GÜCÜ ZAYIF
Daha toplantısı yapılmadan üzerinde konuşulmaya başlanan ‘Asgari ücret ne kadar olacak?’ sorusunun yanıtı asgari ücretliyi mutlu ederse hükümeti abad edecek, mutlu etmezse bedbaht edecek kadar büyük önem kazandı.
Çünkü, konuyla ilgili ilk toplantıyı değerlendiren açıklamalar yapan Türk-İş Genel Sekreteri Pevrul Kavlak’ın da değindiği gibi asgari ücret ülkenin küçük bir kesiminin aldığı ücret değil artık. Asgari ücret ülkenin önemli bir bölümünün aldığı ücret. Asgari ücretin biraz üstünde maaş alanlarla birlikte bu oran yüzde 50’nin üzerine çıkıyor.
Çıkıyor da asgari ücretliler birleşip aynı anda hareket edemediklerinden hep ezilmeye mahkum taraf oluyorlar. Oysa birlikte hareket etseler ciddi bir sarsıntı yaratırlar.
Açıklamasında yapılan ara zam da dahil olmak üzere tüm artışların zam furyasının içinde eriyip gittiğini vurgulayan Kavlak, benim meşhur ‘Ekonomi büyüyor da kime doğru büyüyor? Biz çalışanlar niye hissetmiyoruz bu büyümeyi?’ sorumu da yanıtladı.
Yanıt şöyle;
“Ülkemiz üçüncü çeyrekte yüzde 3,9 oranında büyümüştür. Sermayenin bu büyümeden aldığı pay, yüzde 54,6’dan yüzde 55’e yükselmişken, emeğin bu büyümeden aldığı pay, yüzde 29,8’den yüzde 26,3’e gerilemiştir!”
Ekonomideki büyüme çalışana doğru değilmiş. Hatta çalışanın payında bir gerileme olduğuna göre bizim için küçülmeden söz etmek lazım.
Ama işte dedim ya, örgütlülük yok!
Asgari ücretlinin elinde emekten gelen gücünü kullanmak gibi bir alternatif yok!
Pazarlık gücü zayıf!
Zaten asgari ücrete zam sürecine girildiğinde ilk gelen zam tahminleri ile birlikte çarşıda pazarda fiyatlar yukarı doğru hareketlenmeye başladığından, asgari ücretli parasını cebine koymadan önemli bölümünü piyasada eritmiş oluyor.
Artış ne kadar olur bilmiyorum, ama aynı oranda tüm ürünlere zam geleceğine, kalıbımı basarım.