Malum, Milli Eğitim sistemimiz öğrencilerin eğitimlerinde bir mükemmeliyet yakalamış olacak ki; bir sonraki aşamaya geçerek öğretmenlerin mükemmelleşmesi için de adımlar atmaya başladı. Tıpkı öğrencileri gibi bir bir kariyer basamaklarını tırmanıyor 30-40 yıllık öğretmenler.
Uzun zamandır çeşitli platformlarda yaptığı açıklamalarla öğretmenliğin zaten bir uzmanlık mesleği olduğunu ve öğretmenlerin uzman olarak mezun olduklarını belirtiyordu Eğitim İş Bursa Şube Başkanı Yeliz Toy.
Buna karşılık kariyer basamakları projesini sonsuzca destekleyen Eğitim Bir-Sen kan kaybetmeye devam ediyor gibi görünüyor.
Meseleye öğretmenlerin gözlükleri ile de bakmak lazım. Milli Eğitim Bakanlığı öğretmenlerin büyük bölümünün sınavlara katılım sağlamasını bir olumlama olarak algılamış olsa gerek ki, yüzde 95’lik bir kesimin uygulamadan memnun olduğunu açıklıyor çeşitli vesilelerle.
Hemen hatırlatayım; öğrencilerin ve velilerin büyük bölümü çocuklarının geleceğinin 3-5 saatlik sınavlarla belirlenmesini onaylamıyor, ama öğrencilerin yüzde 100’ü lise ve üniversite giriş sınavlarına katılıyor.
Kısacası katılım onaylamak demek değildir!
Eğitim İş Bursa Şubesi’nin öğretmenler arasından yaptığı araştırma da benzeri sonuçları ortaya koymuş.
Öğretmenlerin yüzde 98.2’si Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun mesleki sorunlarına çözüm üretmediğini belirtmiş, yüzde 97.4’ü Kariyer Basamakları Sınavına başvuru nedeni olarak ekonomik durumlarını göstermiş, yüzde 96.8’i ekonomik getirisi olmasa sınava girmeyeceğini söylemiş ve en kötüsü de yüzde 93.2’si kariyer basamakları sisteminin çalışma barışını bozacağını ifade etmiş.
Çocukları nitelikli, niteliksiz diye ayırdığınız sistemin pek güzel çalıştığını düşünüyor olmalısınız ki, şimdi de öğretmenleri kariyerli kariyersiz diye ayıracaksınız.
İşin doğrusu şu; öğretmenin seçimi geçim!
MEMLEKET PARTİSİ’NDEN İLGİNÇ TEKLİF
Bir süredir hem sosyal hem de sosyal olmayan medyada gündem olan, gündem olması için haklı olarak uğraşılan bir konu var; ‘evimdeki yabancı kim?’
Uzun süredir her an baskın seçim olacakmış gibi çalışmalarını sürdüren muhalefet partilerinin dilinden hiç düşmeyen meselelerden biri ‘seçim güvenliği’ meselesi.
Bu iki ana başlığı birleştirdiğimizde vatandaşın evine nasıl kayıt oldukları bilinmeyen yabancıların seçim güvenliğini ihlal etmenin bir yolu olarak kullanılacağı ve bu yabancıların vatandaş yapılarak oy kullanmalarının sağlanacağı sonucuna varabilir miyiz?
İYİ Parti Genel Başkan Başdanışmanı Aytun Çıray konuyu değerlendirirken, “Seçim güvenliği konusunda büyük bir alarm işareti. Ne yazık ki, bu siyasi iktidar seçmen kütüklerini, bir kanunla Yüksek Seçim Kurulu’ndan alıp İçişleri Bakanlığı emrine verdiği için artık seçmen kütükleri de güvenlikleri açısından sorgulanır hale gelmişlerdir” diyerek tezimi doğrular açıklamalarda bulundu yakın zamanda.
Üzerinde düşündüğüm konu seçim güvenliği olunca, Memleket Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Yalova Milletvekili Özcan Özel’in bu konuda yaptığı basın toplantısına katılmak mecburi oldu.
Konuşmasında muhalefet partilerinin henüz kazanamadığı seçimin zafer sarhoşluğu içinde olduğunu belirten Özel;
“Muhalefet ülkenin gündeminde olmayan sorunları tekrar pişirip, yapay gündemler yaratarak iktidara güç kazandırmak yerine, adil bir seçim için sandık ve seçim güvenliğinin öneminin farkına varmalıdır. Seçim güvenliğini sağlayabilmek için daha önceki seçimlerde sivil platformların göstermiş olduğu çabanın bir benzerini bizler de siyaset ötesi bir duruş ile gösterebiliriz” dedi.
Geçtiğimiz günlerde Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce’nin İstanbul’da yaptığı açıklamanın bir benzeri idi aslında dinlediğimiz.
Konuşmanın devamı şöyle geldi:
“Türkiye’ye yeni bir ittifak gerek. Seçmen İttifakı! Seçmen İttifakı’nın yanında Sandık İttifakı da lazım. Bu konuda da tüm muhalefet partileriyle birlikte çalışmaya hazırız. Bizler, Memleket Partisi olarak 6’lı masaya buradan sesleniyoruz; ‘Gelin, sandık sandık paylaşalım. Sandıklara birlikte sahip çıkalım! Ortak bir çalışma yapmak için isterseniz illeri paylaşalım, isterseniz her ilde ilçeleri paylaşalım. 64 milyon seçmeni, örgütlerimizle birlikte mahalle mahalle çalışalım. Bu, yalnızca bir partinin tek başına yapabileceği bir iş değil! Memleket Partisi olarak, bunu tek başımıza yapamayız.”
Yani, Memleket Partisi seçimler için değil de seçim güvenliği için ittifak istiyor.