Deveye demişler, ‘boynun neden eğri?’, demiş ki, ‘nerem doğru?’
Eğitim sistemimizdeki eksiklikler üzerine konuşurken söylenecek ilk söz bu olur herhalde. Hakikaten de neresinin doğru olduğunu tam kestiremediğimiz, uzun vadeli değil, kısa baypas çözümlerle ilerlemesini tercih ettiğimiz eğitim sistemindeki sorunlar yakamızı bu yıl da bırakmıyor maalesef.
2022-2023 eğitim öğretim yılı hepimize hayırlı uğurlu olsun!
Bu yıl da okullarımız ayrı bir curcuna ile merhaba dediler öğrencilerine.
İlk sorundan başlayalım;
Bir süredir okullardaki kadrolu temizlik personeli meselesini kökten çözen, yani kadrolu temizlik personelini kaldırıp yerine geçici işçi statüsünde alımlar yapan, bu işçi alımlarını da İŞKUR üzerinden yürüterek işsizlik rakamlarında bir değişiklik yaratır mıyız umudu güden Milli Eğitim Bakanlığı’na ne desem bilemiyorum.
Konu zaten zırvalık düzeyinde. Çünkü iş dünyası içinde az çok bulunmuş herkes bilir ki, işe başlayan bir kişinin adaptasyon süreci en az 2 ay sürer. Siz ilk dönem için 4.5 ay, ikinci dönem yine 4.5 aylık geçici personel çalıştırıyorsunuz okullarda ve sonra da tam performans bekliyorsunuz! Şaşkınım doğrusu.
Bundan daha vahim olanı da var; bu okullarda çalıştırılacak personelin çok güvenilir olması beklenir, zira burası okul, yani her yaş grubu ve cinsiyetten çocuk var. Bu çocukların zarar görmemesi için tüm okul çalışanlarının, buna temizlik personelleri de dahil son derece güvenilir kişiler olması öncelenmelidir. Merak ediyorum, böylesine büyük güven sağlayan bu kadar çok kişiyi nasıl buluyorsunuz da bizim çocuklarımızı emanet ediyorsunuz?
İşin şaka gibi olan kısmı ise İŞKUR’un okullarda temizlik personeli alım koşularını değiştirmesi sonrasında okulların temizlik personeli bulamaması.
Eğitim İş Bursa Şube Başkanı Yeliz Toy;
“İŞKUR bünyesinde son 5 yılda 9 aydan fazla istihdam edilmemiş olmak ve hane gelirinin 8 bin 250TL’nin altında olması gibi kurallar nedeniyle okullarda çalışacak yardımcı hizmetli bulunamıyor. Bursa’da okul müdürlerinin köy köy dolaşıp İŞKUR’da 9 ay çalışmamış işçi aradığı bir süreci yaşıyorken, yapılması gereken bu akıl dışı kuralı ortadan kaldırıp, okulların yardımcı hizmetli sorununu çözmektir!” diyerek ortaya koyuyor yaşanan sıkıntıyı.
Akıl alır gibi değil! Ne demek okul müdürlerinin köy köy dolaşıp temizlik personeli araması!
Sorunun bir an önce çözüme kavuşturulması için gereken düzenleme acilen yapılmalıdır. Siz ülkede işsizlik oranları düşmüş gibi göstereceksiniz diye çocukların pislik içinde okula gidip gelmesine nasıl gönlünüz razı oluyor!
Gelelim ikinci ve her yıl düzenli olarak gündeme gelen en kadim sorunumuza:
Kaynak kitaplar…
Malum, ülkemizde eğitim özel sektör ve devlet okulları arasında bölüşülmüş durumda. Şanslı azınlık özel okullarda çocuklarına eğitim aldırır ve öğrenciler bu okullarda girecekleri sınavlara iyi imkanlarla hazırlanırken devlet okullarında böyle bir durum söz konusu değil.
Meselemiz devlet okullarındaki öğretmenlerin öğrencilerine kaynak kitap önermeleri, bu kaynaklardan ödev vermeleri.
Biri üniversitede biri lisede iki kızım var, yeğenlerim de eğitim sisteminin içinde. Özel okullarda da devlet okullarında da kaynak kitap olmadan ders işlendiğine hiç şahit olmadım. Sadece devletin verdiği kitaplar üzerinden ders işleyen devlet okulu öğretmeni de görmedim, özel okul öğretmeni de.
Yani, kaynak kitap isteniyor olması bu yıl ilk kez yaşanan bir durum değil. Hatta konu öylesine normalize olmuş ki, devlet bu yıl kaynak kitapları da ücretsiz dağıtacağına yönelik bir açıklama yaptı. Ancak kaynak kitaplar çocukların ellerine henüz ulaşmadı çünkü yılbaşına kadar süresi var bu işin.
Yakın zamanda kaynak kitap satışlarından rant elde etmeye çalışan okul müdürleri ve öğretmenler olduğuna yönelik haberler yansıdı kamuoyuna. Konunun doğruluğu nedir bilmiyorum. Bir ihbar varsa Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından araştırılmaya mahkumdur.
Ben şunu söyleyebilirim; ya devlet dağıttığı kitapların içeriğine uygun sınavlar yapsın ya da yaptığı sınavların içeriğine uygun ders kitapları dağıtsın. Böyle bir durumda deste deste kaynak kitap almaya gerek kalmayacağı gibi öğretmenlerin üzerinde her yıl bir baskı unsuru olarak kullanılan ‘kaynak kitap aldırdı’ soruşturmaları da tarihe karışır.