İşimiz gazetecilik, haberin kokusunu yüz metre öteden alırız. Hatta bazen koklamamıza bile gerek kalmaz. Ses tonundan, mimiklerden hissederiz bize gelişini.
Geçtiğimiz günlerde halini hatırını sormak için aradığım kız kardeşimde bir telaş hissedince meselenin arka yüzünü soruşturdum biraz. Yeğenimin de gittiği bir okulda ortaokul öğrencilerinden biri sınıf arkadaşını bıçaklamış. Elbette ortalık karışmış.
Belli ki, okulda bir güvenlik açığı var, çünkü sorarlar adama; ‘bu çocuk bu kesici aleti okula nasıl soktu?’ diye…
Daha okullar açılalı ne kadar oldu ki…
Başladı yine eğitim yuvası olması gereken okullardan şiddete yönelik haberlerin gelmesi derken, Eğitim İş Sendikası Bursa Şube Başkanı Yeliz Toy;
“Son günlerde okullarda üst üste yaşanan kazalar, okul güvenliğinden endişe edeceğimiz bir boyuta ulaştı!” uyarısında bulunan bir basın açıklaması yaptı.
Öncelikle yaşanan kazaları şöyle bir sıralayalım;
“*11 Ekim’de Orhangazi’de bir lise öğrencisinin, sınıfının bulunduğu 4. kattaki camdan atlaması sonucu yaşamını kaybetmesi…
*İki gün önce Nilüfer Vardar Anaokulu’nda okula o gün nakil geldiği iddia edilen okul öncesi öğrencisinin, sınıfının bulunduğu ikinci kat camını açarak aşağıya atlaması…
*Dün ise Yıldırım Profesör Fuat Sezgin Anadolu Lisesi’nde öğle saatinde öğrencilere personel yetersizliği nedeniyle sınıf temizletilmesi esnasında yaşanan kazada bir öğrencinin parmağının kopma riski taşıyacak derecede yaralanması…” diye sıralıyor Toy açıklamasında son 10 günün kaza bilançosunu.
Tablo karanlık ve aydınlığa ulaşması için öncelikle okulların, ardından da tüm toplumun yapması gerekenler var.
İlk olarak şunu belirtmek lazım ki;
“Kamusal alanlar içinde en güvenli yer olması gereken okulların, zemininden tavanına, duvarlarından camlarına kadar güvenlik politikası kurallarına uygun olarak düzenlenmesi gerekmektedir!” uyarısında bulunan Yeliz Toy’a yürekten katılıyorum.
Özellikle Vardar Anaokulu’nda yaşanan olayın gerçekleşmesinde öğrencinin dönem ortasında okula nakil gelmesi ve camlarda koruma kilidi olmaması iki büyük etken. Öğrencisini tanıma fırsatı bulamayan bir öğretmenin kalabalık bir sınıfı idare etmeye çalışmasının yanında güvenlik önlemlerinin alınmamış olması felakete yol açmış adeta.
Hani Allah korumuş denilecek cinsten bir olay.
Profesör Fuat Sezgin Anadolu Lisesi’nde sınıf temizliği yaparken yaralanan öğrencinin yaşadıkları için de söyleyecek birkaç sözüm var.
Henüz okullar açılmadan Eğitim İş Sendikası bu konuda Milli Eğitim’e defalarca uyarıda bulundu. Şu anda okul müdürlerinin daha önce İŞKUR vasıtasıyla iş bulmamış temizlik personeli arayışı içerisinde olduğuna dair bir yazı da yazmıştık meseleyi aydınlatan.
Sonuç olarak okullarda yeterli temizlik personeli yok, ancak ihtiyaç çok. Var olan ihtiyacı kimi okullar velilerden yardım alarak, kimi okullar öğretmenleri görevlendirerek kimi okullar da bu olayda olduğu gibi öğrencileri görevlendirerek gidermeye çabalıyor.
Her biri birbirinden vahim durumlar…
Bu kez gencecik bir öğrencinin parmağını kaybetme riskinin olması ise ayrıca üzüntü verici. Milli Eğitim’in başında olanların yanlış politikalarının bedelini gencecik çocukların parmaklarıyla ödemelerini onaylamak mümkün değil.
Daha ne kadar saçmalayacaksınız çok merak ediyorum doğrusu!
Gelelim Orhangazi’de yaşanan olaya.
Rahmetli evladımızı ve ailesini hiçbir konuda yargılamak gibi bir niyetim olmadan şunu söylemek isterim ki; son dönemlerde kitap raflarına, gençlerin çeşitli platformlarda izledikleri dizilere, tiktok fenomenlerinin çektikleri video içeriklerine şöyle bir göz attığınızda karşınıza çıkacak en baskın iki kavram ‘intihar’ ve ‘ölüm’
Düşünsenize çocuklar arasında şöyle bir moda var şimdilerde; ‘Başkası adına utanmak!’
Çocuklarımızın göz göre göre bu kavramlar üzerinden baskı altına alınması bence çok endişe verici. Bu konuyu yakın zamanda psikolojik açıdan değerlendirerek yazmak niyetindeyim. Okulların rehberlik birimlerinin de bu konularda özel bir çalışma yapmaları bence çok yerinde olur.
Aileleri de şimdiden uyarmak istiyorum; çocuklarınızın eriştikleri içerikler konusunda uyanık olun, en azından olmaya çalışın ve onları, her ne sorun ile karşılaşırlarsa karşılaşsınlar, sonsuz sevgi ile bağrınıza basacağınızı hissettirin, söyleyin.
Dış etkenlerin şiddet diline karşılık, ailesinin sevgi dilen sarılmasına izin verin…