31 Mart ile Temmuz ayı sonu arasında tamı tamına dört ay var. Bu dört ayda Bursa gibi önemli bir zaferin kazanıldığı, iki üç belediyenin dışında hakimiyet kurulamayan bir ilde Büyükşehir Belediyesinin dahi CHP tarafından alındığı düşünülürse CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in bir dizi temas ve yapılan icraatları incelemek için şehre gelmesi şaşırtıcı olmazdı elbette.
Talihsizlik o ki, ben yokken gelmiş kendisi. Oysa ben Sayın Özel’i çok daha öncesinde bekliyordum Bursa’ya. Bazı sebepler hasıl olmuş, aralar bozulmuş, düzelmiş derken geliş tarihi tam da benim yıllık iznime rast gelmiş bu mühim ziyaretin.
Gelecek tabii adam; çünkü biliyor arkasında bir garibanlık ve iktidardaki umursamazlık rüzgarı varken aldığı yerel seçim galibiyetine bir de genel seçim galibiyeti ekleyip yıllar sonra partisini iktidar yapmak istiyorsa elindeki kaynakların vatandaş üzerindeki etkisini iyi tahlil edip tartmalı, ekibini bu tahlil ve tartı sonuçlarına göre oluşturmalı, sonrasında da daha şimdiden dillendirilmeye başlanan erken genel seçim için hazırlıklara başlamalı. Genel Merkez düzeyinde erken genel seçim çağrıları için bastırılırken, yerelde vatandaşı en çok, en sıkı nasıl kucaklarız da gönüllerine kadar inceden sızarızın hesapları yapılmalı.
Bunun için de seçimleri kıran kırana bir mücadele içinde geçen kadın kollarından başlanmalı etki tepki ölçümüne. Önümüzdeki sürecin en çok çalışanı yine kadınlar olacak ve Bursa örgütü içinde bir ayrışma mevcutsa eğer, bir an önce tatlıya bağlanmalı ki, omuz omuza çalışmak mümkün olsun.
Bunun dışında, dört ayın sonunda yapılan atamaların liyakat esaslı olup olmadığından tutun da atananların yedikleri yemeğin, yaptıkları gezilerin, gezilerdeki taleplerinin dahi hesabı tek tek yazılıyor kara kaplı deftere. Hem de öyle AK Partili siyasetçiler ya da seçmenler tarafından değil, bizzat CHP’li siyasetçiler ve seçmenler tarafından. Asla ve kata gözardı edilmemesi gereken bir parti gerçekliğidir bu!
Bilinmesi önemli, zira hep söylediğim gibi; bu parti, içinde var olarak konuşabilen insanların partisi. Küsenlerin, küstükleri halde partisi için canını dişine takarak çalışanların partisi. Aslında hep kendi partileri daha iyi, daha liyakatli, daha güzel işler yapsın isteyenlerin partisi. Dolayısıyla, eleştiri yöneltenlerin eleştirilerindeki haklılık payını sorgulamayı unutmamak önemli.
Zaten bahsedilen konular bir bütünlük içinde ‘bu işi nasıl çözeriz’ nezaketi ile görüşülmüş. Çözülür mü? Ben bundan sonra çözüme yönelik bir yaklaşım olacağını düşünmüyorum, ancak bundan daha ileri adımların atılması ihtimalini de öngörmüyorum. Bu ziyaret, bir ‘dur’ işareti niteliğinde olmuş kadrolaşma hareketinin beğenilmeyen taraflarına yönelik.
Kadrolaşma hareketinin beğenilmeyen taraflarına diyorum, çünkü hali hazırda belediyelerde seçimlerden birkaç ay öncesinde kadroya geçmiş çalışanlar dışında, çalışan çıkarma girişiminde bulunan henüz olmadı. Dolayısıyla kadrolar halen eski kadrolar olarak mevcudiyetini koruyor büyük ölçüde.
Haaa… İş yapılabiliyor mu bu kadrolaşma biçimiyle? İşte orası tartışılır, hem de biz basın mensupları nezdinde değil, baya baya belediyeyi yönetmeye çalışanlar düzeyinde bu konunun bir tartışmaya açılması giderek daha çok ihtiyaç halini alır duruma gelmek üzere…
Bir de işin tehditler boyutu mevcut.
Elbette güç el değiştirince kraldan çok kralcı olanlar da yer değiştiriyor. Yeni kralcılar ölçüyü öylesine bir kaçırmış ki, tehditler havada uçuşuyor…
AK Parti iktidarı döneminde aba altından gösterilen sopalara tepki gösteren CHP belediyelerinin ve parti yönetiminin böyle durumlara mahal vermemesi, mahal vermemeyi öğrenmesi lazım, aksi halde başınız ağrır. Hem de öyle başka partilerin seçmenleri ve siyasileri ile değil, bizzat kendi partinizin içini dışını bilenlerle uğraşmak durumunda kalırsınız, kalıyorsunuz da.
Tüm bu veriler bir araya getirildiğinde CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Bursa’dan hangi duygularla ayrıldı sorusuna; ‘Bir tür tam tatmin olmamışlık hissi ile’ yanıtını verebiliriz sanırım.
Sonraaaa… Bir de parti içi muhalefet etme durumu mevcut unutulmaması gereken. Özel’in ziyareti bir olağanüstü kurultay talebi gündeme gelirse kendisine kimin ne kadar destek vereceğini anlamayı kolaylaştırması bakımından da önemli.
Çok yakında kimler kimler ile kabilinden bir birliktelik ve rakip eleme durumuyla karşı karşıya kalabilir CHP!
Örgütün içinde olmayı seven, zaten örgütün tam da içinden gelen, enerjisi ile beklenmedik bir performans sergileyen CHP Genel Başkanı Özgür Özel, önümüzdeki genel seçimlerde kendisine Cumhurbaşkanlığı koltuğuna aday olmayı uygun görürse ihtimaline karşılık bir hareketlilik var parti içinde.
CHP Eski Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu bir süreç işaret ederken, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu da hedeflediği Cumhurbaşkanlığı koltuğuna adaylık ihtimalinden vazgeçmek istemiyor.
Şimdi siz bu ikiliyi bir araya getirdiğinizde ne görüyorsunuz?
Ortada bir çiğ çiğ yeme planı var da anlayan anlamıştır diyerek ben konuyu bu kadarla kapatmanın ve ileriki süreçte; ‘Aaaaa… Kimler kimler ile berabermiş meğer…’ demenin tadını çıkarmayı tercih ediyorum. Bence aklı başında tüm okuyucularım zaten durumu anlamıştır diye düşünüyorum.
Şöyle bir deşeledikten sonra hem parti içinde hem de parti dışında siyasi mücadelesini sürdürmek için mevcut yoklaması yapan, aynı zamanda ilk dört ayın icraatları açısından Bursa’yı değerlendiren Özgür Özel’den hızlı bir biçimde aksiyon alması bekleniyor. Hem parti yönetimleri hem de yerel yönetimler konusunda.
Bakalım gelecek, neler getirecek…