Deveye demişler boynun neden eğri?
Nerem doğru ki demiş…
Tam da bu durumda ülkenin hali…
Bir yanda yan gelip yatarak görüp görebileceğiniz en sükseli hayatları yaşayan internet fenomenlerinin, ‘Nerden buldun sorusunu sormayacağız, yeter ki ülkeye para gelsin’ biçimli politika yüzünden, birer kara para aklama merkezi haline dönüştüklerine ilişkin gündem haberlerinin ayrı ayrı her günümüzü kapladığını görüyoruz.
Anlıyoruz ki, meğer bizim ülke dünyanın kara para aklama merkezi haline gelmiş…
Şimdiye kadar izlemediğimiz videoları açıp izliyoruz, salkım salkım altınlar, süslü püslü kadınların başlarından aşağıya dökülen dolarlar, içi gül dolu lüks arabaların, kapı kulplarına balon bağlanan villaların hediye edilmesi…
Bin bir türlü şımarıklık yaşanıyor…
Tüm bunlar olurken memleketim insanı durmadan artan kiralarla, ateşi düşmeyen sebze meyve etiketleriyle, artık sadece önünden geçmekle yetindiği süt ve süt ürünleri reyonlarının albenisine yenilmemekle, çoktan unuttuğu et ve et ürünlerini hatırlamaya çalışmakla ve şimdilerde en büyük dostu sayılabilecek tavuk ve balık fiyatlarının ne kadar arttığını hesaplamakla meşgul…
Bir de tabii bu bahsettiğim sükseli hayatları izleyip hayal kurmakla muhtemelen…
Çünkü sanıyorum bir ben kalmışım bu acayipliklerden uzak…
Olur tabi…
Normal sayılır böyle şeyler…
Demokrasiden bihaber, hukuk devleti olmaktan uzaklaşmış, kamucu politikaları terk etmiş ülkelerde böyle durumların yaşanması, en tepe ile onun dışında kalanların arasında git gide derinleşen bir uçurumun oluşması normal…
Tüm bu normalitenin tam ortasında ülkenin Sağlık Bakanının hastanelerin doktorsuz kalmasını açıklamak için, sağ elinin baş parmağı ile işaret parmağını birbiriyle buluşturarak, argoda para anlamına gelen işareti yapması da son derece normal…
Herhalde en son rahmetli dedemin bir arkadaşında görmüştüm böylesine basit bir yaklaşımı…
Tabii herkes motivasyonu kadar düşünüyor, sonra da bilinç altı bir anda bu motivasyonu kameralar önünde pat diye ortaya döküveriyor…
Vatandaşın geçiminin dışında barınma, eğitim, sağlık gibi alanlarla da başı dertte…
Barınma çok pahalı, eğitim devlet tarafından verilmekten giderek uzaklaşıyor, sağlık ise tam anlamı ile duvara tosladı…
Pandemi sürecinde insanlarını yaşatmak için insan üstü bir güçle çalışan sağlık emekçilerinin haklarını alamamalarının yanı sıra, sürekli ve sistemli biçimde şiddete maruz kalmaları ve ne yazık ki, işlerini doğru biçimde yapmaktan giderek uzaklaşmaları, tüm doktorları bu ülkede çalışmaktan bezdirdi desem herhalde yerinde bir tanımlama yapmış olurum…
Doktorların gittiklerini defalarca yazdık, yine yazacağız, özellikle uzman doktorları ve tecrübeli sağlık personelini kaybediyoruz. Üstelik bu insanlar öyle sayın bakanın parmakları marifeti ile yaptığı hareketin kapsadığı anlamda bir nedenle, sadece Arap ülkelerine gitmiyorlar, hatta Arap ülkelerine gidenlerden daha çoğunun Avrupa ülkelerine gittiğini, çünkü işlerini işlerinin gereği ne ise ona göre yapmak istediklerin söyleyebilirim.
Geçtiğimiz günlerde ayak üstü sohbet etme fırsatı yakaladığım Tabipler Odası Bursa Şube Başkanı Tufan Kumaş ile tüm bu konular üzerinde konuşurken daha da iyi anladım meselenin tam olarak ne olduğunu.
Ülkemizde bir kişinin yılda ortalama 10 kez sağlık kuruluşuna müracaat ettiği istatistiği Sağlık Bakanı Fahrettin Koca için övünülecek bir şeyken, gerçek bir doktorun gözünde bu durum hastanın iyileşmediği, dolayısıyla sağlık sisteminde bir yanlış işleyiş olduğu sinyalini veriyor. Çünkü Avrupa ülkelerinde insanlar yılda ortalama 3 ya da 4 kez doktora gidiyorlar…
Mesela Sağlık Bakanı Şehir Hastanelerinin işleyişi ile övünüyor, oysa Tabipler Odasına göre bu yıl hizmet ve kira bedeli olarak 84 milyar lira ödenecek olan 18 şehir hastanesinin yerine şehrin merkezinde, ulaşımı ve verdiği sağlık hizmetleri daha işlevsel pek çok hastane yapılabilir ve vatandaş bir nebze de olsa düşünülebilirdi…
Nitekim hali hazırda yatak kapasitesi tam doluluk gösteren Bursa’nın yeni hastanelere ihtiyacı da var gibi görünüyor…
Yeni hastane yapımına karar verilir mi, verilirse bu hastaneler nerelerde inşa edilir, ne kadar sürede hasta ile buluşur… Soru çok, doğru yanıtı verebilecek muhatap dahi yok…
Sorulara kurumlardan yanıt bulmak sizin işiniz diyenler için TBMM’de koskoca milletvekillerinin verdikleri soru önergelerine 15 gün içinde mecburen yanıt vermesi gereken bakanlıkların aylar sonra gönderdikleri tek cümlelik ve saçma sapan yanıtları hatırlatmak isterim.
Hali hazırda kapılarını açmayı bekleyen, ancak bir türlü tamamlanıp hasta kabulüne başlayamayan Ali Osman Sönmez Devlet Hastanesi güya bu yıl sonunda kapılarını açacaktı. Benim gördüğüm kadarıyla şimdilik böyle bir durum söz konusu dahi değil. Söylenenlere istinaden hastane çevresinde eczane falan açılmış, ama hastane inşaatı sürüyor…
Sağlık camiasında konuşulanlara bakılırsa Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Bursa’nın hastane eksikliğinin farkındaymış ve yeni hastaneler için kolları sıvamış…
Hadi bakalım hayırlısı, siz önce var olanı bitirip bir devreye sokun da ondan sonra zaten var olan ve işleyen, vatandaşın yerini yurdunu bildiği hastaneleri ‘Şehir hastanesi yapıyoruz, bu hastanelere ihtiyaç olmayacak!’ diyerek neden yıktığınızı daha sonra konuşalım…