Ben küçükken birimiz hastalandığımızda hastaneye annem ve kardeşimle birlikte en az üç kişi giderdik.
Yalan yok şimdi.
Birimiz doktor kuyruğunda, birimiz ilaç kuyruğunda, birimiz de tahlil kuyruğunda beklerdik.
Hele hele ailemizin yaşlılarından birini doktora götürmüşsek, ilk işimiz pek az olan bekleme koltuklarından birini kapmaya çalışmak olurdu, çünkü işimizin ne zaman biteceğini kestirmek çok zordu.
Kuyrukta sırası yaklaşan sırasını uzun süredir birlikte ayakta beklediği kuyruk arkadaşına emanet eder, koşarak hasta olan kişiyi çağırırdı.
Size garip gelmiş olabilir, ama insanlar hastane kuyruklarında arkadaş olur, sohbet ederek vakit geçirirdi. Öyle su gibi akıp gitmezdi kuyruklar…
Anlattıklarımın bundan 40 yıl önceki mevzu olduğunun altını çizmek isterim. O dönemden bu yana hem dünyada hem de ülkemizde ciddi değişimler gerçekleşti.
AK Parti iktidarında vatandaşı en çok mutlu eden ve en çok oy almalarını sağlayan icraatlardan biri sağlıkta özelleştirmenin özendirilmesi olmuştu. Hiç yalan yok, bana da iyi gelmişti bu uygulama. Tam da ciddi hastalıklarla boğuştuğum, üstüne üstük iki küçük çocuğumun olduğu zamana rast gelen uygulama benim için şahaneydi.
Çünkü hayli ucuzdu özel hastanede tedavi olmak. Masrafların büyük bölümünü devlet ödüyordu. Biz hastalar ya da hasta yakınları da daha ihtimamlı hizmet alıyorduk.
Ancak şunu hiç unutmuyorum.
Yıl 2005, o zaman tedavimde bana yardımcı olan çok kıymetli doktorum, geçmiş dönem CHP Bursa Milletvekili, Genel Cerrah Ceyhun İrgil şöyle demişti:
“Şimdilerde sağlığın özelleştirilmesi hepimizin hoşuna gidiyor, ancak böyle devam ederse yakın zamanda devlet hastanelerinde kritik ameliyatları yapacak yetkinlikte doktor bulamayacaksınız. Herkesin özel hastanelere gitmeye gücü yok, olan gariban vatandaşa olacak…”
2005 yılında sağlıkta olabileceklere ışık tutan sevgili doktorum geleceği çok da güzel okumuştu.
Tam da dediği gibi oldu.
Hatta çok daha fazlası oldu…
Sağlıkta devrim yapmak için yola çıkan AK Parti hükümetleri döneminde sağlıkta duvara nasıl tosladığımıza ilişkin pek çok yazı yazdım bu köşeden. Doktorların, sağlık çalışanlarının, eczacıların, hatta tıp fakültesi öğrencilerinin dertlerini anlattım size.
Kimse kulak asmadı yapılan çağrılara.
Önce özel hastanelere, sonra özel muayenehanelere giden doktorlar şimdilerde yurt dışına çevirdi yönünü.
Televizyonlarda sıklıkla hastane açma müjdeleri verilse de vatandaşın kafasında şu bilgi var artık;
‘Hastane var, doktor odaları var, alet edevat var, doktor yok!’
Çok doğru…
Hastanelerdeki polikliniklerin birkaçı çalışıyor sadece. Pek çok poliklinik de kapı duvar. ‘Doktor yok’ sözünün altını boşaltmak maksadı ile doktorları sürekli farklı hastanelerde görevlendiriyorlar, bu durum da hasta takibini zorlaştırıyor, hatta hastanın doktorunu takibi de tam bir bilmeceye dönüyor.
Öyle bir hal aldı ki bu durum, hastalar randevu alamıyor. Tüm randevular, tüm bölümler için, tüm hastaneler için, tüm şehirler için dolu. İnsanlar bir devlet hastanesinde bir doktorun kapısını çalabilmek adına araya tanıdık koymaya çabalıyor. Milletvekillerine edilen telefonların bir bölümü ‘falanca bölümden bana randevu alır mısın?’ ricası ile çalıyor.
İşlerin bu kısmı da ayyuka çıkınca, sıra hastaneden randevu alınmasına geldi.
Hoppalaaaa…
Döndük mü 40 yıl önceki senaryoya.
17 Ekim tarihinde geçmiş dönem Osmangazi Belediye Meclis Üyesi Cemil Aydın bir fotoğraf yönlendirmişti mesaj kutuma.
Doğrusu çocukluğumu hatırladım.
İnsanlar sabahın erken saatlerinde girmişler hastanede randevu kuyruğuna.
Bu kez bir fark var elbette. Benim çocukluğumda kuyruk ne kadar uzun sürerse sürsün işimizi bitirirdik hastaneye gittiğimiz gün. Burada durum pek öyle değil. Erken gelen randevuyu alıyor, kalanlar şansını bir sonraki gün yine denemek zorunda.
Doktorlara getirilen 5 dakikalık muayene zorlamasına rağmen sağlıkta son geldiğimiz nokta bu. Hepimize hayırlı uğurlu olsun.
Randevu alınamayan, bir diğer kurum da Nüfus Müdürlükleri. Başka bir yazının konusu olsun artık…
Bu arada şehrimiz için halen çabalayan, düşünen, araştıran Cemil Aydın’ın Doğanbey TOKİ konutlarının bulunduğu bölgede bir ilköğretim okulu ve sağlık ocağı açığı olduğu yönündeki bilgilendirmesini de çok kıymetli buluyorum.
İlgililerin bilgisine…