Yasemin Güler
Yasemin Güler
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

Sağlıkta çeteler devri!

‘Yeni doğan Çetesi’ üzerine yazmak için Bursa Tabip Odası’nın bir açıklama yapmasını beklediğim konular arasındaydı. Açıklama bugün itibariyle geldiğine göre konuyu en başından ele alalım…

Bebek acil hastalarını anlaşmalı hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve 12 bebeğin canice ölümüne neden olan ‘yeni doğan çetesi’ne ilişkin soruşturmada ilk tutuklamalar 22 Nisan 2023 tarihinde yapılmış. Bu süreçte 22 kişi tutuklanarak cezaevine koyulmuş.

Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu, yaşanan bu insanlık dışı olayın aydınlatma süreci ile ilgili konuşurken;

“Bir tane CİMER başvurusuyla çeteyi çökerttik. Hiç kimsenin gözünün yaşına bakmıyoruz, bakmayacağız. 10 hastaneyi kapattık bugün. Eğer biz yakalarsak böyle canileri, içimizdeki çürük elmaları ayırmaya gücümüz yeter, bunu herkes gördü. Bu, devletimizin gücünü gösterir. Bu 6 ay evvel yapılmış bir operasyon. Artık adli ve idari süreci olan bir soruşturma. Bunun sonucunda da bu insanlar her türlü cezayı çekecek, göreceksiniz.” dedi.

Burada dikkat edilmesi gereken bir cümle var; ‘Eğer biz yakalarsak!’

Ya yakalayamazsanız, ya yakalayamadıklarınız…

Bakan’ın bu sözleri, Türkiye’nin sağlık sisteminin esasen ‘Allah’a emanet’ olduğunu teyit ediyor.

Çünkü böyle vakaların yakalanma ihtimalinin binde, hatta milyonda bir olduğunu bu türlü iblisçe işlere soyunanlar da biliyor. Yakalanırlarsa da siyaset ve tarikat bağlarıyla paçayı sıyıracaklar olup bitecek…

Büyük müjdelerde devletin elinden alınıp özelleşmeye teşviki hızlandırılan sağlık hizmeti tıpkı eğitim sektöründe olduğu gibi bir çürümüşlüğü, içi boşalmışlığı, bir suistimale açıklığı da beraberinde taşıdı günümüze…

Bakanlık, hastaneleri ve özel klinikleri fiziksel özellikleriyle denetliyor. Cihazlar, binanızın özellikleri, personel sayınız gibi maddelerde yönetmeliklere aykırılık yoksa Sağlık Bakanlığının işi bitiyor.

Oysa sağlık hizmetinin tam olarak başladığı nokta burası. Fiziki yeterliliğin sonrasında hekimlerin ve sağlık personelinin yeterliliği, yapılan uygulamaların etikle bağdaşması, hasta iyiliği açısından neyin gerekli olup olmadığı meselesi asıl denetlenmesi gereken konular.

Sağlık işini, kâr maksimizasyonunu hedefleyen özel sektöre devrederseniz, üstüne pek çok alanı denetim dışı bırakırsanız, aşırı kâr hırsıyla sistemin orasının burasının delinmesine şaşırmamalısınız aslında. Belki de en çok bu kadar başıboşluğun içinde bu işlerin nasıl olup da ortaya çıktığına şaşıyordur yetkililer…

Şimdi yaşanan felaketin ardından bebeklerin dışında yaşlıların ve kendini savunamayan diğer sağlık hizmeti alması gereken kesimlerin de benzeri şeyler yaşadıklarına yönelik ihbarlar yağıyor konuyla ilgilenenlere.

Zaten okumuş insan, hele hele doktor sevmeyen bir ülke olarak nam salmamıza ramak kalmıştı, şimdi bir de bu işin patlamasıyla birlikte Sağlık Bakanlığı’nda işlerin, mesleki yeterlilikler ve liyakat üzerinden değil, tarikat bağları üzerinden yürüdüğünü de öğrenince işler iyice karışacak orası kesin…

Bursa Tabip Odası da yaşananlar karşısında sessiz kalmadı elbette.

Bursa Tabip Odası Başkanı Kadir Binbaş, yaşanan olaydan dolayı öfke duyduklarını belirterek; “Hekimler olarak kamuoyunda büyük yankı uyandıran yeni doğan bebek ölümleri nedeniyle öfkeliyiz. Bu sağlık skandalı sadece ailelerin yaşadığı acılarla sınırlı kalmıyor, aynı zamanda kamu vicdanına ve toplumsal barışa büyük bir darbe vuruyor. Sağlık hakkının giderek daha fazla ticarileştirilmesi ve “Sağlıkta Dönüşüm Programı” adı altında temel sağlık hizmetlerinin dâhi özelleştirilmesi, bu tür trajik olayların artmasına zemin hazırlamaktadır. 2008 yılından bugüne kamudaki yenidoğan yoğun bakım yatak sayısı %177 artmışken özel sektördeki yenidoğan yoğun bakım yatak sayısı %416 artmıştır. Bu cinayetlerin temelinde kamu eliyle hizmet sunumunun terk edilmesi yatmaktadır. Yıllardır bu sürece karşı çıkıyor, itirazlarımızı en yüksek sesle dile getiriyoruz. Sağlıkta özelleştirmenin ölüm getireceğine dair tüm çığlıklarımıza rağmen, sağlık yöneticileri kulaklarını tıkamış, gözlerini kapamıştır” diyerek çok güzel özetledi tüm süreci…

Bir acı gerçek daha gün yüzüne çıktı Kadir Binbaş’ın yaptığı açıklamayla; Türkiye’de yeni doğan uzman sayısında ciddi yetersizlik var!

Özel hastaneler de uzman sayıları yetersiz olmasına rağmen yatak sayıları yüksek yenidoğan bölümleri açmaya devam ediyorlar.

Her meslekte mesleğini en iyi biçimde yapanlar kadar mesleğinin yüzkarası olanlar da var elbette. Ancak konu hekimlik olunca, mesleğinin yüzkarası olanlar pek çok insanın canına mal olurken pek çok insanın da hayatının kötüleşmesine neden olabiliyor.

Hiçbir doktorun ‘yeni doğan çetesi’ni savunması mümkün değil. Hatta bundan sonrasında eminim ki, kurumlar kendilerine yöneltilen şikayetleri daha bir can kulağı ile dinleyecek, en ufak ipucunun arkası derin derin aranacaktır.

Önümüze daha ne skandallar düşecek kim bilir…

HABERLER