Aslında hepimiz ‘Hayvanları Koruma Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’ yürürlüğe girdiğinde neler yaşanacağını biliyorduk. Bir kısmımız bu konu ile ilgili mücadele etmeyi seçti, bir kısmımız konuyu görmezden gelme yolunu tercih etti.
Sonuç olarak tahmin edilen gerçeklerin yansımalarından bir kupleyi geçtiğimiz günlerde Gemlik Hayvan Barınağında köpeklerin birbirini yemesi ile sonuçlanan feci olayla gördük.
O zaman da sordum, şimdi de hatırlatmakta fayda buluyorum; Bursa Veteriner Hekimler Odası Başkanı Yönetim Kurulu Başkanı Veteriner Hekim Melike Baysal; “Devletin belirttiği rakamlardan yola çıktığımızda ülkemizde 4 milyon 500 bin sahipsiz sokak hayvanı bulunuyor. Yine devletin rakamlarından yola çıktığımızda ülkemizde 105 bin hayvan kapasiteli 355 barınak mevcut. Şimdi ben de soruyorum; sokaklardan toplamamız emredilen 4 milyon 395 bin sahipsiz hayvanı nereye koyacağız?” diyor.
Yasa namına işletilen prosedürlerin hiçbirinde bu sorunun yanıtı yok.
Bir de akıllılık yapılıyor ve yasa değişikliği metninde hayvanların öldürülmesinden bahsedilmiyor, fakat gelin görün ki, barınaklarda yapılan kısırlaştırmalar ve tedaviler sonrasında bakımları sona erdiği halde konaklayan hayvanlar sahiplendirilmedikçe yerleri boşalamayacağı için yaşanan tıkanıklığın çözümü ile ilgili bir bilgi de yok!
Hayvan sahiplenme ile ilgili kurallar da değişikliğe uğradı. Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı; “Hayvan bakımevleri, doğal yaşam alanları ve özel hayvan yaşamevlerinin haiz olması gereken şartlar ve çalışma yöntemleri ile sahipsiz hayvanların popülasyon kontrolü kapsamında buralarda yapılacak iş ve işlemler sıralandı. Yönetmelik, hayvan refahının korunması, gözetilmesi ve hayvanların sağlıklı koşullarda yaşamlarını sürdürmeleri için son derece ayrıntılı düzenlemeler içermektedir. Ayrıca yerel yönetimler başta olmak üzere tüm ilgili kesimlere de bu konuda sorumluluklar yüklemektedir.” diyor, fakat ‘kaç belediyenin barınağı var, bu barınakların kapasitesi nedir, ülkede bir sahiplendirme seferberliği mi başlatılacak sorularının yanıtı yok!’
Yeni yasaya göre hayvan bakımevleri doğal yaşam alanları ve özel hayvan yaşam evlerinde küçük ırklar için 8 metrekare, büyük ırklar için 10 metrekare refah şartı öngörülüyor, belediyelerin barınaklarında üst üste yaşam mücadelesi veren, sürü psikolojisi ile güçsüz olanı alan koruması güdüsüyle parçalayan, strese girmiş hayvanlar görülmüyor.
Ağustos ayında yapılan kanuni değişiklikle nüfusu 25 binin üstünde olan yerel yönetimler, bütçelerinin binde 5’ini, büyükşehirler ise binde 3’ünü sahipsiz hayvanların bakımı ve rehabilitasyonuna ayırmakla yükümlü tutulmuştu.
Yönetmelikle ise, yerel yönetimler, hayvan bakımevinin ve doğal yaşam alanlarının kapasitelerinin ildeki sahipsiz köpek sayısına kıyasla yeterli olduğuna il hayvanları koruma kurulunca karar verilinceye kadar, kanun kapsamında ayırmak zorunda oldukları mali kaynağın asgari yüzde 50’sini hayvan bakımevi ile doğal yaşam alanı yapımına veya mevcutlarının kapasitesini arttırmaya harcamakla yükümlü tutuldu.
Konuyla ilgili sosyal medyasından bir açıklama yapan, Bursa Veteriner Hekimler Odası Yönetim Kurulu Başkanı Veteriner Hekim Melike Baysal;
“Kanundan daha kötü bir yönetmelik yayınlandı. Gerçeklere ve bilime aykırı bir gerekçe ile kanun yapıldı ve uygulatılmaya çalışılacak.
Çalışan belediyelere darbe çalışmayanlara ise ödüldür bu kanun. Ne meslek örgütlerine danışıldı ne belediye veteriner hekimlerine ne de meslek örgütlerinin açıklamaları dikkate alındı.
Belediye meclisinden ötenazi kararı çıkarttırmak hem belediyeyi hedef haline getirmek hem de büyük acziyettir bir devlet için!” diyor.
Merdiven altı hayvan üretimlerinden, yasadışı hayvan ticaretinden, yurt dışından bavulların içinde, pet şişelere sokularak ülkeye getirilip satılmaya çalışılan minicik canlardan kimse bahsetmiyor hala…
Düzenlemeye göre vatandaşlar hayvan bakımevlerinden, il hayvan koruma kurullarının belirlediği sayıda hayvan sahiplenebilecek. Bu demek oluyor ki, gönüllüler barınaklardan hayvan kurtarmak konusunda ciddi sorun yaşayacak.
Yasanın tek güzel tarafı var, aynı takvim yılı içerisinde birden fazla hayvanını kaybedenler ile hayvanını aynı takvim yılı içerisinde birden fazla kez kaybedenler 3 yıl süreyle hayvan bakımevlerinden hayvan sahiplenemeyecekler.
Kısacası sokaklarda giderek artan sahipsiz köpek popülasyonunun önüne geçmek için hazırlandığı iddia edilen yasa değişikliği ve düzenleme bu konudaki hiçbir yaraya merhem olmadığı gibi barınakların kısırlaştırma konusundaki oranlarını düşürdüğünden, ellerini kollarını bağladığından hayvan popülasyonunun artmasına neden olmaktan, zorda kalanların da hayvanları öldürmesine neden olmaktan başka bir işe yaramıyor.
Bu saydığım işlerin hayırlı işler olduğunu da kimse iddia edemez herhalde.
Hem veteriner hekimlerin hem de gönüllülerin ‘bize süre verin, devletin kaynaklarını dahi kullanmadan bu işi kısırlaştırma ile çözelim’ diye göklere yükselen feryatlarına tıkanan kulaklar sokaklarda daha vahşi bir iklim hakim olduğunda bakalım kimleri duyacak?