Önce ekonomik verilere, sonra yaşadığımız hayata, en son da gidişata bakarak şunu söylemek mümkün; ülke iyiye gitmiyor.
Anlı şanlı pek çok firmanın konkordato ilan ettiğini, iflasını açıkladığını, konkordato ilan etmek için sıraya girdiğini, konkordato talebinde bulunduğu halde bu talepleri kabul edilmediği için durumu idare etmeye çalıştığını duyuyoruz.
Öyle üç beş kişinin çalıştığı, kendi halinde küçük esnaf işletmelerinden bahsetmiyorum. Zaten öyle bir durum olsa dükkanı kapatıp giderler, büyük ihtimalle iflas eden işletmeler arasında bir sıra numarası olarak tarihe gömülürler.
Bahsettiğim büyük, kocaman, yüzlerce, hatta bazen binlerce kişinin çalıştığı işletmeler…
Hurafe kabilinden konuştuğumu düşünenlere işi resmi kanallardan doğrulayan bir seminerden bahsetmek isterim. Gazetelerde şöyle küçücük yer bulan, BTSO Akademi projesi kapsamında düzenlenen “Ekonomik Krizden Çıkışta Konkordato” konulu bilgilendirme seminerinden söz ediyorum.
Firmaların teker teker battığı, iflas haberlerinin ardının arkasının kesilmediği Bursa’da gidişatı toparlamanın yöntemi olarak iş insanlarına ‘konkordato ilan etme’ semineri verildi!
Elimdeki bilgilere göre sadece Ekim ayında küçüklü büyüklü 157 firma kapanmış, 2024 yılının başından itibaren 1346 firma iflasını açıklamış.
Ekonomiyi tartıp biçenler, objektif görüş belirtme cesaretini gösterenler 2024 yılının zor, 2025 yılının daha da zor olacağı konusunda 2023 yılındayken dahi bilgi veriyorlardı aslında. Söylenenler gibi de oldu, olmaya devam ediyor.
Bu da demek oluyor ki, önümüzdeki süreçte kapısına kilit vuran, iflasını açıklayan, konkordato ilan eden, konkordato ilan etme kuyruğunda kendisine sıra gelen firmaların sayısı her geçen gün artacak.
Peki, biz ne yapıyoruz bahsettiğim cendereden çıkmak için ‘konkordato ilan etme semineri’ vermek dışında?
İlginçtir, yeni sanayi bölgeleri oluşturmak için çabalıyoruz canhıraş…
Bir yandan firmalar iflaslarını vermek için yarışıyor diğer yandan sanki üretim sınırlarımızın en üst seviyesindeyiz, sanayi bölgelerimiz harıl harıl çalışıyor gibi yeni sanayi bölgelerinin planını yapıyoruz.
Şehrin Anayasası olacak olan 1%100.000’lik planla ilgili yapılan çalışmaları herkes kendi cephesinden yorumlayınca, kimi yeni sanayi bölgeleri oluşturulsun, şehir içindekiler bu bölgelere taşınsın diyor, kimi yeni konut bölgeleri oluşsun diyor.
BTSO Yönetim Kurulu Üyesi Alparslan Şenocak, konuyla ilgili ‘Bursa İnşaat Sektörü Strateji Raporu’ istişare toplantısında yaptığı açıklamada; “Mevcut durumda Bursa’daki sanayi alanlarının yüzde 45’ini plansız sanayi alanları oluşturuyor. Organize sanayi bölgeleri dışında yer alan, kent içerisinde kalmış dağınık ve küçük ölçekli sanayi yapıları ve atölyeler kentin dışında planlanacak çevreyle dost, altyapısı uygun ve sürdürülebilir üretime katkı sağlayacak yeni nesil planlı bölgelere taşınmalıdır. Böylece kent içinde boşaltılan bu alanlar rezerv alan olarak değerlendirilerek kentsel dönüşüme katkı sağlanmalıdır. BTSO olarak biz bu konudaki irademizi de ortaya koyduk” diyor.
Söylenenler çok güzel, sanayi bölgelerinin oluşması aşamasında plansız sanayi bölgesi olarak yapılaşmaya başlaması ve sonrasında ıslah OSB olarak bir kontrol mekanizması içine girmesi, ardından organize sanayi bölgesi ilan edilmesi süreci de doğru.
İşin garip olan tarafı sürekli olarak yeni sanayi bölgeleri oluşturulmasına rağmen bu sanayi bölgelerine hali hazırda var olan sanayi bölgelerinden bir taşınma olmaması…
En bariz örnek olarak OTOSANSİT’i gösterebiliriz sanırım. Özellikle Yalova Yolu üzerindeki oto tamircilerinin toplanacağı bir sanayi bölgesi olarak kurulan, Yalova Yolunun daha güzel bir çehreye bürünmesi açısından buradaki işletmelerin Ankara Yolundaki OTOSANSİT’e taşınacağını öngörenler ne yazık ki, yanıldılar.
Şimdilerde OTOSANSİT pek az kullanışı olan bir alan olarak varlığını sürdürüyor, OTOSANSİT’e taşınacağı düşünülen tamircilerin hepsi de Yalova Yolu üzerindeki yerlerinde durmaya devam ediyor.
Küçük işletmeleri dahi yerlerinden alıp başka bir lokasyona taşımak bu denli zorken, dev makineleri ile üretime devam eden tesislerin bir yerden başka yere taşınmasının mümkün olup olmadığını uzun uzun sorgulamak gerek.
Bir de elbette Bursa’nın daha kaç tane OSB’ye kucak açacağına, bu denli yıpranmayı daha ne kadar kaldıracağına, tarım arazilerini hangi noktaya kadar sanayiye kurban edeceğine bir bakmalı…
Dedim ya, bir yandan iflasın eşiğindeki sanayici için yol gösterici seminerler verilirken, aynı çatı altında sanayicinin hali çok iyiymiş gibi yeni sanayi bölgeleri oluşturmak için ön hazırlık yapılması hayli dikkat çekici!